Kızıldere Katliamı: 12 Mart muhtırası sonrasında devlet şiddeti artarken, Türkiye Halk Kurtuluş Parti-Cephesi (THKP-C) ve Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO) militanı 11 kişi Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan ve Hüseyin İnan'ın idamını engellemeye çalışırken Tokat'ın Niksar ilçesine bağlı Kızıldere köyünde kıstırıldılar. 30 Mart 1972 günü Mahir Çayan, Sinan Kazım Özüdoğru, Hüdai Arıkan, Ertan Saruhan, Saffet Alp, Sabahattin Kurt, Nihat Yılmaz, Ahmet Atasoy, Cihan Alptekin, Ömer Ayna askerler tarafından öldürüldü; Ertuğrul Kürkçü yakalandı. Kızıldere Katliamının sorumluları hala serbest.
Ece Yıldız ile Nadire Mater'in hazırladığı On'ların anılarını, düşüncelerini ve duygularını bir araya getiren yazı dizisini okumak için tıklayın. |
O gün öldürülenlerden Sinan Kazım Özüdoğru'nun ağabeyi Emin Özüdoğru, Kızıldere Katliamı'nın 43. yılı için yazdı.
* * *
On'lar ne istediler? On'ları katledenler kimlerdi? On'lar kimin için Kızıldere’ye gittiler?
Önce on'ların hayatına bakalım… Varsıl ya da yoksul ailelerin çocukları olarak aralarında hiç bir ayrıcalık izin vermediler. Huzurlu, güleryüzlü, paylaşımcı ve mutlu bir toplumla birlikte yaşamak ortak paydalarıydı.
Nerelere, ne için koştular?
Toprakları ellerinden alınan köylülerin topraklarına sahip olmaları için köylülerin yanında olmak için koştular, üretim alanlarında, özellikle fabrikalarda ürettiklerinden yeterli paylarını alamayanların yanlarına koştular, köylünün ürettiklerinin bedelini tefecilerin ellerinden kurtarmak için koştular.
Okudukları okullardaki eğitim sisteminin çarpıklığını düzeltilmesini; ortak anlayışla demokratik bir düzenin mutlak faydalı olabileceğine inanan bireyler yetiştirilmesini; toplumun huzurunun kendi huzurları ile birlikte tesis edilmesini istedikleri için koştular.
Demokratik bir sistem içerisinde yasamanın yürütmenin ve yargının birbirlerinin iç işlerine karışmadan yürümesi için koştular.
Bu ve buna benzer isteklerinin çoğaltılması mümkün ama bunları o günleri yaşayan ve bugünkü bilim insanları olanlara bırakmanın daha doğru olacağına inanıyorum.
Ya katliam yapmak için koşanlar kimin adına, ne için koştular?
Yukarıda sıraladığımız sorunların halledilmesini istemeyenler verdi emri.
Egolarını yenemeyenlerin ayarttıkları kimseler, bu yaşadıkları düzenin kendilerine de bir huzur getirmeyeceğini bildikleri halde emir verenlerin emrini geri çevirmediler. Kan dökmeye hevesli çıkarcıların emirleriyle donanımlı faşizan ordusuyla hiç kimseyi incitme idealleri olmayan on'ları taammüden top atışına tuttular. İçeri girdiklerinde ölülerin bile alınlarına kurşun sıkarak ancak tatmin olmuşlardır.
Geleceğin genç beyinlerin öncülerini katlettiler ve ortadan kayboldular. Bize bu acıları verenler açığa çıkıp yargıç önünde anlatmalıdır ki biz de suçlunun kim olduğunu öğrenelim.
Şimdi bu suçluların suçlarının karşılığı nedir? (EÖ/HK)