Zaporijya boşalıyor, tren istasyonunda neredeyse yürünemiyor bile. Türkiye elçiliğinin düzenlemesi ile iki otobüs yola çıkıyor; Zaporiya’dan İstanbul'a yollardan insanları toplaya toplaya gidecekler.
Bu otobüs, Türkiye'de çocukları, yakınları olan Ukraynalıları da taşıyor(muş). Bu bilgiyi Mehmet gittikten sonra telefonda söyledi, Türkiye'deki çocukları için çok ağlayan bir kadın vardı, önceden bilsek ona da söylerdik.
Arkadaşım Mehmet "Onca hapisliklerden, işkencelerden sonra nihayet TC'nin 'şevkatli kolları' beni de buldu, İstanbul'a götürecek," diyor.
Hafta başlıyor
Bu sabah itibarıyla bir heyecan başladı yeniden. Oysa hafta sonu her şey yolundaydı sanki. Zaporijya’da barikatlar oluşturuluyor. Buranın en büyük market zincirinin depolarında bir haftalık stok kaldığı da söyleniyor.
Köyümüz Belinkaya'dan (Bianka) da gitmeye hazırlananlar olduğunu duyuyorum.
Zaporijya Nükleer santrali bölgesinde çatışmalar ve bombalamalar kesildiği için artık bu anlamda sessizlik var.
Akşamları hava karardıktan sonra tam karartma uygulanıyor. Karartma geceleri hala devam ediyor. Sadece burada değil Zaporijya genelinde bu karartma geceleri uygulanıyor.
Savaşın tatili
Hafta sonları zaten hep farklıdır değil mi? Hafta sonlarının burada çok farklı geçtiğini zaten biliyordum ve böyle bir durumun ortaya çıkabileceğine hazırlıklıydım.
Bunu nereden mi tahmin ettim, açıklayayım: Günlük koronavirüs verilerini basından her gün düzenli takip ederim. Her nasılsa hafta sonları koronavirüs bile tatile çıkar, veriler düşer.
Sürekli kendi kendime; hafta sonları koronavürüs bile tatile çıkıyorsa savaşın da burada tatile çıkması çok normal diye düşünmüştüm ki, aynen de öyle oldu.
Her ne kadar içki reyonlar kapalı olsa insanlar bir kısım ihtiyaçlarını önceden stokluyor tabii. Ayrıca burada ev yapımı alkol üretimi çok geleneksel ve çok yaygın. Hafta sonu dinlenerek gerilimden kurtulma yolunu seçtiklerini düşünüyorum. En azından yaşadığım yörede böyle.
Yoldaşım Mehmet'le
Dün öğle sonrası Türkiyeli arkadaşım, yoldaşım Mehmet bize geldi, sonra yürüyüşe çıktık birlikte. Bugün de onu Zaporijya'ya uğurladık, Türkiye Elçiliği otobüsüyle İstanbul yollarında şimdi.
Çay içtiğimiz kafede televizyonda bu kez müzik yayını vardı. Kafede, çaylarımızı getiren garson kadın Mehmet'in “Ben her şeyin güzel olacağına inanıyorum, olumlu düşünün lütfen!” sözüne karşılık, umutlu ve neşeli bir şekilde “Her şey güzel olacak” diye yanıtladı.
Mehmet 25 kilometrede beş kez aramaya denk geldiğini, askerlerin Türk olduğunu öğrenince çok iyi davrandıklarını, neredeyse kimliğine bile dikkatli bakmadıklarını anlattı.
Bayraktar
Burada Türklere karşı çok büyük bir sempati var, Bayraktar şarkısı herkesin dilinde. Önceki gün doğan bir bebeğe Bayraktar ismi verildi.
Neden bu kadar arama yapıldığını Mehmet'le konuşurken belki de askerler birbirlerine güvenmiyorlar ya da işi sıkı tuttuklarındandır diye düşündük.
Mehmet'in şöyle bir durumu da var; henüz Ukrayna'da kalıcı oturumu yoktu. Benim var mesela. Kalıcı oturumu olanları Avrupa ülkeleri kabul ediyor. Mehmet bu nedenle Türkiye'ye dönüyor aslında.
Çocuklar
Çocukları sokakta görmeyeli çok olmuştu. Sokakta çocuk görmek bir mutluluk! Hatta bir vesile ile komşu çocuklarından evimize gelenler de oldu. Onların nasıl güzel ve özel çiçekler olduğunu bir kez daha fark ettim.
Çocuk özlemişim.
Bu yörenin en büyük marketi raflarına bakınca insan ekmek sıkıntısı devam ediyor diye düşünmekten kendini alamıyor. Raflarda çok az ekmek vardı. Diğer ürünlerde bir sıkıntı gözükmüyor.
İçki, yoksunluklar
İçki reyonu hala kapalıydı. İçki satışlarının özellikle bu dönemlerde yapılmadığını, insanların ayık kalmasının istendiğini öğrendim.
Cep telefonlarına hala kontör yüklenemiyor. Terminaller kapalı. Açık içme suyu hala bu markette yoktu. Bankamatiklerden para çekme sorunu devam ediyor.
Benzin istasyonunda birkaç araba gördüm. Sonra istasyon kapatıldı. Belki çok az bir benzin vardı ve o da bitti.
Gitar
Özel olarak benim ruh halimi öğrenmek mi istiyorsunuz? Tamam onu da yazıp yazımı sonlandırayım.
Bomba sesleri gelirken elimde gitarla sokağa fırlayıp şarkı söylemek istemiştim aslında. Çevremde nasıl karşılanacağını bilmediğimden cesaret edememiştim.
Epeydir elime almadığım gitarı tıngırdatıp şarkılar söyledim evde. Cesaret geldi adeta! Sesim çok çıkmadı ama, olsun. Yarın bugün çok çıkaramadığım sesimi daha fazla çıkarmak niyetindeyim. (İD/APK/HA)