* Fotoğraflar: İsmail Daye
"İyi sayılırım. Yani, yaşıyoruz. Kendi ürettiğimiz çileği ilk kez dün yedik. Kendi ürünümüzü yemeye başladık."
Ukrayna'nın Zaporijya kentine 25 kilometre uzaklıktaki 10 bin nüfuslu Bilenke köyünde yaşayan İsmail Daye'ye - biraz da tedirginlik ile - nasıl olduğunu sorduğumuzda bize kısaca böyle cevap veriyor.
Bilenke'nin karşı kıyısında, köye 30-35 kilometre mesafede Zaporijya nükleer santrali bulunuyor. Santral bölgesinde ise Rusya askerleri...
Nükleer santral bölgesindeki Rusya askeri yoğunluğunun son dönemde arttığını dile getiren Daye, Zaporijya'nın özellikle Mariupol'den tahliye edilen sivillerin sığınma yeri gibi olduğunu aktarıyor.
Bilenke'de benzin ve tuz fiyatları son dönemde neredeyse iki katına çıkmış; bölgede benzin bulmak ise neredeyse imkansız. Ham maddesi buğday olan unlu mamüller de fiyatı artan, çeşitliliği azalan ürünlerden...
Fakat Daye yine de Bilenke'de mutlu ve iyi bir yaşamları olduğunu söylüyor:
Türkiye'ye gidersem ekonomik terörün içine gireceğimi düşünüyorum. Emekli maaşıyla orada aç kalacağımı düşünüyorum. Orada açlıktan ölmektense burada savaşta ölmek sanki daha iyi gibi geliyor bana...
Rusya'nın Ukrayna'yı işgali ile başlayan savaşın üçüncü ayını doldurduğumuz bu günlerde, 2016'dan bu yana Ukrayna'da yaşayan İsmail Daye, Zaporijya izlenimlerini bianet ile paylaştı...
Yerinden edilen halk
Sivillerin tahliyesi için Rusya kuşatması altındaki Mariupol'den Zaporijya'ya insani koridorlar açılmıştı. Şehirde bunun etkilerini görüyor musunuz? Son dönemde yaşadığınız bölge nasıl değişti?
Zaporijya şu anda çevreden, Mariupol'den ve çevre ilçelerden gelen insanların sığınma yerine dönüştü. 120 bin civarında, hatta daha fazla insan geldiği söyleniyor şu anda. Benim yaşadığım köyde de bu şekilde gelen insanlar olduğunu görüyorum. Zaporijya pazarında görüyorum, semt pazarında, halk pazarında görüyorum. Esnaf ayakkabı, gıda, birtakım şeyler dağıtmaya çalışıyor onlara. Yardım dağıtım çalışmaları devam ediyor.
Fiyat artışları
Onun dışında... Biraz önce yaşadığım on bin nüfuslu köyün merkezine gittim. Şu anda ciddi şekilde benzin sıkıntısı var. Bundan 10-15 gün önce benzinin fiyatı 34-35 grivnaydı (1 Türk Lirası: 1,83 Ukrayna Grivnası). Şu anda 70 grivna... Benzin fiyatı iki katına çıkmış durumda. Ona rağmen köyde şu anda gittim, benzin yok. Benzin istasyonu kapalı.
Artı olarak tuz sıkıntısı başladı. Çünkü tuz üretim merkezinin kapatıldığı, şu anda üretimin durdurduğu şeklinde basın da haberler geçiyor.
Markete sordum tuz var mı diye. Tuz fiyatı iki katın üzerine çıkmış. Açık tuz satıyorlar. Paket bile değil yani... Tuz yok. Olanın da fiyatı iki katın üzerine çıkmış durumda. Kilosu 10 grivnalık tuz şu an 24 grivna.
Bugün markete baktım, ekmek ve lavaş var. Ama ekmek çeşitliliğinde sanki biraz azalma gördüm. Ekmek var. Fakat fiyatlar çok arttı burada. Öncesinde 5-7 grivna olan lavaşın fiyatı şu anda 20 grivnaya çıkmış durumda. Yani, 10-11 liraya çıkmış durumda.
Bölgede Rusya askeri yoğunluğu
Burada şöyle bir endişe kaynağı oluştu: Bizim karşımızda, nehrin karşısında Zaporijya nükleer santrali var. Biz oraya 30-35 kilometre mesafede, nehrin karşısındayız. Köyün hemen karşısında Vasilivka kasabası var.
O Vasilivka kasabasında 20 bin civarında bir nüfus olduğu söyleniyor. Son günlerde orada kasabanın nüfusundan çok Rusya askeri, yığınak olduğu söyleniyor. Bu, yerel basında yazılıyor; söylenti değil.
Şimdi bu benim açımdan da bir endişe kaynağı. Ben de bunu anlamaya çalışıyorum, sanırım buradaki pek çok insan gibi... Buradaki Rusya askeri yoğunlaşmasının nedeni nedir diye anlamaya çalışıyorum.
Referandum hazırlığı mı?
Orada, nükleer santralin olduğu bölgede bir referandum söylentisi var. 15-20 gün içinde bir referendum yapılarak orada yaşayan insanlara "Bizimle (Rusya) yaşamak ister misiniz?" diye sorulacağı söyleniyor. Acaba ona bir hazırlık mı? Olabilir diye düşünüyorum.
Onun dışında, hiç dillendirmek istemiyorum ama... Birkaç gün öncesine kadar buradan gidiş gelişlerde, şehire giderken kimlik kontrolü yapılmıyordu. Öylesine bakılıyordu. Ben özellikle haftasonları işim gereği şehire gidiyorum. Son günlerde her seferinde kimlik kontrolünden geçiyoruz; bu özellikle erkeklere yönelik bir durum.
Alışma ve tedirginlik arasında Zaporijya
Buralarda bir tedirginlik biraz daha artmış durumda. Mesela, son günlerde siren daha fazla çalmaya başladım. Son 3-5 gündür...
Evvelsi gün çok büyük bir patlama oldu. Gece 3 civarıydı. Vasilankya'ya yakın bir bölge var; patlamanın orada olduğunu okuduk. Biz duyduk o patlamayı. Çok kötü bir patlamaydı; roket saldırısıydı.
Siz Ukrayna'daki basını takip ettiğinizde ve genel olarak halkın tavrına baktığınızda nasıl bir izlenim ediniyorsunuz? Haberlerde bir azalma ya da bir tür alışmadan söz etmek mümkün mü?
Son günlerde milliyetçi rüzgar yoğunlaştı. Dil daha çok Ukrayna diline kaydı. Burada artık Rusya yayınlarını izlemek güç hale geldi.
Biz de aynı şeyin içerisindeyiz: Olanlar ne kadar objektif yansıyor? Ne kadar geliyor? Ne kadar yansıyor? Yani, evet, okuyorum. Ben Rusya basınını takip etmeye çalışıyorum, yerel mecraları mutlaka izliyorum. Bilenke'nin Telegram kanalı var. Çeşitli yerlerden izliyorum.
Ama ben de ne kadar sağlıklı bilgi alıp almadığım konusunda çok emin değilim. Çünkü tedirginlik var. İnsanlar ve ben de bir takım şeyleri söylerken kendimizi kısıtlamak durumunda kalıyoruz. Çünkü bir takım bilgilerin askeri bilgi kapsamında girdiği söyleniyor.
Bilenke'deki tek Türkiyeli
Ben ayın 18'inde Zaporijya'daydım. Orada büyük bir mağaza var. Ukrayna mağazası. Zaporijya'nın belki de en büyük alışveriş merkezi. Orada altın ve bilgisayar mağazalarının yeni yeni açılmaya başladığını gördüm. Tam açılmamıştı ama tedirgin bir şekilde yeni yeni açılıyordu.
Bir taraftan da halk daha rahat; çoluk çocuk çıkıyor. Alışılmış gibi bir durum görüyorum. Yani, o doğru. Örneğin, bir önceki gidişimde bir müzik grubu görmüştüm. Zaporojya Kozaki müzik grubu... Şarkılar söylüyor, müzik yapıyor, orduya para topluyordu. Müzik yayını yapıyordu.
Ben bunları görüyorum. Bir taraftan halk alışmış gibi yaşıyor. Bir taraftan da... Belki de yabancı olduğumdan kaynaklı olabilir. Yani, burada tek kalan yabancı, Türkiye'den tek kişi benim. Başkalarını arıyorum, hakikaten arıyorum. Yok. Yani, bir kişi yok. Özledim yani.
Burada bayağı bir Türk arkadaşım vardı, dostum vardı. Türkiye'ye gittiler. Bir kısmı Avrupa'ya geçti. Köyde yaşayan genç bir arkadaşım vardı; o Almanya'da. Sığınmacı olarak Almanya'ya geçti, çalışıyor orada.
Ben tek kaldım burada. Yani birisinin yaşadığını öğrendim, konuştuk onu da. Ama Zaporijya bölgesinde yok; başka kimse kalmadı. Eskiden değerlendirmeyi daha iyi yapabiliyordum. Kendi dilimle, ana dilinde değerlendirme yapmak daha kolay, daha rahat oluyor.
Türkiye'deki kriz mi, Ukrayna'daki savaş mı?
Şimdi ben karşıda olup bitenleri anlamaya çalışıyorum. Acaba ne oluyor? Çünkü karşıda olabilecek şeyler benim de yaşamımı doğrudan etkileyecek. Ve bunu anlamak için Türkiye'deki arkadaşlarımı arıyorum, oradan destek almaya çalışıyorum. Siz ne görüyorsunuz? Bir bakın, diye.
Burada mutlu, iyi bir yaşamımız var. Türkiye'ye gidersem ekonomik terörün içine gireceğimi düşünüyorum. Yani şokun, terörün... Ben emekli maaşıyla orada aç kalacağımı düşünüyorum. Orada açlıktan ölmektense burada savaşta ölmek sanki daha iyi gibi geliyor bana.
Benim emekli maaşımın bir günlük tutarının beş tane marul ettiğini söylüyorlar. Beş tane marul... Yani beş tane marulla... Ben hakikaten düşünemiyorum. Burada en azından ekonomik olarak bir problem yok. Hakikaten kentin üretim merkezindeyiz. Köyümüzün toprakları çok verimli. Çok rahatım. Ekonomik olarak hiçbir sıkıntımız yok.
(SD)