Geçen ay, Türkiye’de bir aylık tatilin ardından geri döndüğümde Zaporijya’yı daha kötüleşmiş durumda bulduğumu yazmıştım. Bu durum her gün daha da kötüye giderek, özellikle elektrik kesintileri noktasında kendisini açıkça ortaya koydu.
Elektrik sıkıntısı, köyün üzerinde uçan dronları, patlamaları adeta unutturarak birinci gündem maddesi olarak ortaya çıktı. Son günlerde yaşadığım köyde günde 17 saate varan elektrik kesintileri olmaya başladı. Uzun saatlere varan kesintilerin dışında bir de belirtilen saatlerde elektriklerin verilmediği ya da daha geç bir saatte verildiği durumlar yaşanıyor. Özetle, düzensizlik hâkim olmaya başladı. Bunun açıklaması ise adeta yok.
Köyde yapılan tarım, elektrik enerjisine bağlı olduğundan yaşananlar herkesi derinden etkiledi. Olanağı olanlar jeneratörlerini çalıştırmaya başladılar. Köyü aldı bir jeneratör gürültüsü ki demeyin gitsin. Elektrik şarjlı jenerotör kullananlar ise elektriğin yeterli sürede açık olmamasından dolayı şarj edecek zamanı bulamadıklarından sıkıntı çekmeye başladılar. İnsanların sıkıntısı ve kızgınlığı artık yüzlerinden okunuyor. İki gün önce bu durumu protesto etmek için kent merkezindeki valilik binası önünde gösteri yapılacağını öğrendim.
Uzun süredir kent merkezine gitmemiştim. Erkenden bu gösteri için köyden yola çıktım. Kent merkezine vardığımda her tarafı jeneratör seslerinin kapladığını gördüm. Kentin en işlek caddesi adeta canlılığını kaybetmiş ve jeneratör seslerinden insanlar birbirlerini anlayamaz duruma gelmişti. Kent merkezindeki halk pazarına şöyle bir göz attım. Neredeyse bütün ürünler adeta el yakar durumdaydı. Bir zamanlar burada bu mevsimde 8-10 grivna olan domates, bugünlerde 55-60 grivnaydı. Diğer ürünler de el yakıyordu. Bunun nedenlerinden birisinin son günlerde burada neredeyse ölümcül bir duruma gelen, sebzeleri yakan güneşin olduğunu düşünüyorum. Diğer bir nedense, kentin asıl tarım havzalarının Rusya’nın işgal bölgelerinde kalmış olması olabilir.
Protesto yapılan alana gittiğimde epey bir insanın toplandığını gördüm. Özellikle kadınlar ağırlıktaydı. Bir kısım protestocu ana cadde üzerinden yan yola çıkan arabaların geçişine izin vermediler. Çok sayıda polis vardı. Fakat polis kitleye hiçbir müdahalede bulunmadı. Adeta seyirci konumundaydı. Herkes bol bol fotoğraf ve video çekti. Polisin de kitleyi videoya aldığını gördüm. İnsanlar yetkililerin, savaşın elektrik sıkıntısına yol açtığı ve bunun kabul edilmesi gerektiği savını kabul etmediklerini belirttiler. Çünkü kentte de şöyle bir durum söz konusu; bazı bölgelerde elektrikler hiç kesilmiyor. Bazılarında ise makul sayılabilecek şekilde aralıklı veriliyor fakat bizim gibi bazı bölgelerdeki insanlar adeta elektrik yüzünden işkence çekiyor. Ukrayna’nın diğer şehirlerinde de sıkıntıların buna benzer olduğunu dinliyor ve okuyorum. Ayrıca oralarda da protestoların başladığını okudum.
Bir kadın elindeki kartona yazdığı “halk için elektrik” dövizini her tarafı dolanarak gösteriyordu. Fotoğrafını çekebilir miyim diye sorduğumda büyük bir memnuniyetle poz verdi.
İnsanların konuşmalarından çok kızgın olduklarını anladım ve eylem bir hafta sonra aynı saate, yine aynı yerde buluşma randevusu ile son buldu.
Öyle gözüküyor ki elektrik sıkıntısı, yaşadığım yerin en can alıcı sorunu olarak varlığını uzunca bir süre daha sürdürecek…
(İD/VC)