Sevgili arkadaşım,
Canım kardeşim.
Arka koltukta Nuray Mert uyuyor biliyorsun. Yanda da Oral Çalışlar.
Kahire’den İskenderiye’ye gidiyoruz.
Uyanma.
Kıyamam.
Ama...ama biz rahat uyuyamıyoruz Hrant.
Senden sonra uyku haram.
Söyleyemiyorum ama... hak etmiyoruz senin arkadaşlığını.
Mahcubuz sana.
Eksiğiz.
Utanıyoruz yapamadıklarımız için.
Ufalıyoruz.
İçimiz daha çok kanıyor artık “Sarı Gelin”de.
Uykularımızı kaçırıyor yaşadıklarımız Hrant.
Duruşma mizansenli “Sözde Hukuk” seanslarından kahroluyoruz.
“Vatan söz konusu olursa akan sular durur” diyen savcı ve hakimlerden,
Ve hamasetle beslenen, siyasetle güçlenen “Milli” çetelerden sıkıldık.
Biz de rahat değiliz Hrant.
Tedirginiz.
Hiçbir şey değişmedi, hiçbir şey. Her şey aynı.
“Demokratikleşememe” yine esas konumuz. 301 de.
Cemil Çiçek mi? Artık Adalet Bakanı değil.
Değil ama, “Her şeyden sorumlu bakan”.
Cemil Çiçek’in Adalet Bakanlığı yaptığı bir ülkede yaşadık ve yaşıyoruz işte.
Alınyazımız.
Başka bir şey söylemiyorum gerisini sen anla.
Bir de...Bir de Hrant, “Hepimiz Hrant’ız”, evet “Hepimiz Hrant’ız”,
Ve “Hepimiz Ermeni’yiz” de,
Hiçbirimiz “Sana layık” değiliz.
Anlıyorsun değil mi ?
Sana mahcubuz.
“... rağmen” bir şeyler yapmalıydık, yapabilirdik.
Yapmadık.
Ne olur uykunu bölme.
Yüzümüze bakarsan “Yerin dibine” gireceğiz. (ŞH/TK)