Hekimler medyadan, özellikle de sağlık ve tıpla ilgili haberlerden oldukça rahatsızlar. Meslek örgütleri gerek kendi gözlemleri, gerekse üyelerinden yansıyanlardan yola çıkarak bu konuda üzerine düşen görevleri yerine getirmek istiyor.
Muhtemelen en kolayı olduğu için de akla gelen işlerden birisi olarak da “haber ve yayın taramaları” yapmayı düşünüyorlar. Öncelikle durumu sergilemek amacına yönelik bu taramaların sonuçlarıyla, rahatsızlıklarını somutlaştırmak, kamuoyu oluşturmak ve kendilerine bu anlamda dayanak sağlamayı düşünüyorlar.
Bu çalışmalarda neye ve nasıl bakılacağı, nelerin ortaya konulabileceği konusunda daha derin ve çok yönlü düşünmek gerekir. Hekim örgütleri bu taramaları yaparken, haberlerdeki “hekim ya da sağlıkçılarla, sağlık kurumları ve onların yöneticileri”nin paylarını öncelikle irdelemeliler.
Çünkü bu haberler genellikle “tıp ve sağlık sektörünün talebi, özendirmesi, işbirliği; en azından yardım ve katkısı”yla ortaya çıkmakta ve yayınlanmaktadır.
* * *
Diğer yandan yalnızca bu tür “taramalar”ın yeterli olmayacağı bilinmeli, bu konuda yapılacak çalışmalar tek yönlü ve tek boyutlu olarak düşünülmemelidir. Her konuda olduğu gibi bunun da “bir çok tarafı” vardır. Ancak onların işbirliği ile bu alanda gelişme sağlanabilir.
Tabii ki “rahatsızlığı en çok olan ve değişimi en çok isteyenler” yapılacak çalışmalar için daha çok kaynak ayırmalı ve emek akıtmalılar.
Daha önce de yapılan benzer çalışmaları süreçleri, sonuçları ve eksikleriyle irdelemek; elde edilen bilgilerin ışığında da, örneğin daha somuta yönelik bir “çalıştay” gibi toplantı ya da toplantılar yapmak, bir “yol haritası” çıkarmak ve bu amaçla herkesin kendi yapacaklarını ortaya koymasını sağlamak ve bunları gerçekleştirmek gerekir.
* * *
Bu toplantılara konunun tüm taraflarının katılmaları sağlanmalıdır:
- Sağlık alanının özel ve kamusal tüm kesimleri,
- Gazetecilik ve medya alanının ilgili tarafları,
- Sağlık hizmetinden yararlananlar, hastalar, yakınları ve temsilcileri,
- Kamu yönetiminin unsurları,
- Hukuk alanının ilgilileri,
- Tüm bu tarafların “akademik” birimleri, uygulayıcıları ve temsilcileri
bu toplantı ve etkinliklere mutlaka katılmalıdırlar.
Toplantılarda öncelikle yaşanan somut durum, nedenleri ve ilgili kesimlerin bundaki paylarıyla birlikte saptanmalı, sorunlu noktalar belirlenmeli, başta eğitim ve bilgi eksikliğine bağlı olanlar olmak üzere tüm noktalarda çözümler üretilmeli, tüm kesimler için rehberler oluşturulmalı, olumsuzluk halinde işletilecek mekanizmalar tanımlanmalı, bunların nasıl işleyeceğine ilişkin öneriler ortaya konulmalıdır.
Bu evreden sonra söz konusu toplantılara katılan kesimlerin her biri, öneriler ve rehberler doğrultusunda kendi paylarına düşen bölümleriyle ilgili kararlar almalı, neleri, nasıl yapacağını yayınlamalı, herkese duyurmalı, tanımlanan mekanizmalar içinde kendileriyle ilgili olanları oluşturmalı, ya da katılmalı, bunları işletmeli, uygulamalı ve sonuçlarını da duyurmalıdır.
Kuşkusuz bu arada “doğru” örnekler de gerçekleştirmeli, özellikle çok taraflı işbirlikleriyle ortaya konulacak çalışmalar yapılmalıdır.
Tüm bunların kişilere bağlı ve tek yanlı değil de kurumsal yapılar oluşturacak şekilde ele alınması da elde edilecek sonuçların uzun erimli olmasını sağlayacağı da göz ardı edilmemelidir.(MS/EÜ)