Tam 30 yıl önce 6-12 Eylül 1978 tarihinde Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) 134 üye ülkenin katılımıyla Alma-Ata’da bir konferans düzenlendi. “2000 Yılında Herkes için Sağlık” hedefi belirlendi ve bunun için “temel sağlık hizmetleri”nin en iyi araç olacağı açıklandı.
Bu belirlenenlerin yanlışlığını ve yararsızlığını ortaya koyan çıkmadı. Ama bunu gereği gibi uygulayan da olmadı.
Türkiye, bundan yaklaşık 15 yıl önce aynı değerleri benimseyerek, buna uygun sağlık hizmet modelini uygulamaya geçmişti. Halen kısmen süren bu sağlık hizmet modeli, çeşitli nedenlerle tam anlamıyla işletilmemişti.
Aradan geçen 30 yıl boyunca bu hedefe ulaşılamadığı gibi sağlık alanında “eşitsizlikler” giderek arttı.
* * *
1998 yılında da bir grup örgüt, bir süredir tartıştıkları “Halkların Sağlık Meclisi”ni kurdu ve “Halkların Sağlık Hareketi"ni (PHM) küresel bir ağ şeklinde oluşturdu.
Tüm dünyada “Herkes İçin Sağlık” hedefini hayata geçirmek için çok yönlü bir mücadeleye başladı.
Meclis, Aralık 2000'de Bangladeş, Savar’daki ilk toplantısında “Halkların Sağlık Bildirgesi”ni açıkladı.
1978 Alma Ata Deklarasyonu’nun “Temel Sağlık Hizmetleri” ilkelerini temel alan ve tüm dünyadan halkların ve yurttaşların görüşleri üzerine oluşturulan bildirgede, tüm halkların sağlıklı olması ve yaşaması için gerekli olan unsurlar dile getiriliyor ve bu amaçla yapılacak “radikal eylem” çağrıları yer alıyordu.
* * *
Aralarında Sağlık Hakkı Hareketi Derneği, İnsan Sağlığı ve Eğitimi Vakfı gibi sağlığı bir hak olarak gören örgüt temsilcilerinin bir araya gelmesiyle oluşan bir girişim, Alma-Ata Deklarasyonu’nun 30., PHM’nin 10. yılında “Halkların Sağlık Hareketi’nin Türkiye Platformu”nu oluşturmaya karar vererek bir çağrıda bulundu.
Çağrıda bağımsız bir yapılanma olan “PHM”nin tüm dünyaya yönelik değerlendirme ve çalışmaları kısaca şöyle anlatılıyor:
“PHM, sağlık hizmetine ulaşılabilirliğin altını oyan ve eşitliğin zorunlu ilkelerini tasfiye eden özelleştirmeler, kamusal sağlık hizmetlerine yatırım yapılmaması, sadece kar esasına dayalı sınırlı sayıda tedavi hizmetlerinin teşviki, çevrenin göz ardı edilmesi, sağlık işçilerinin kamudan özel sektöre oradan da zengin ülkelere göç etmesi gibi sonuçlar doğuran küresel düzeydeki neoliberal sağlık politikalarına karşı çıkmakta; halkların sağlık ve sosyal güvenlik hakkını savunmak, sağlık alanındaki eşitsizlikleri ve sağlık hakkı ihlallerini belgelemek ve buna karşı çıkmak için yerel, ulusal ve uluslararası düzeylerde geniş çaplı kampanyalar düzenlemektedir.”
Bunları Türkiye’de de gerçekleştirmek üzere oluşturulan “Halkların Sağlık Hareketi Türkiye Platformu”na sağlık hakkı konusunda çaba gösteren ve çalışmalar gerçekleştiren kişiler, örgütleri ve konuyla ilgili kuruluşlar katılabiliyor.
Katılanlar “Halkların Sağlık Bildirgesi”ni imzalayarak, aynı anda küresel ölçekte örgütlenmiş olan “PHM”nin de katılımcısı olacaklar. Platform bildirgede doğrultusunda ortak mücadele verecek.
* * *
21. yüzyılda tüm dünyada “Herkes İçin Sağlık” ana düşüncesiyle oluşan ve dünya çapında sağlık politikalarının oluşturulmasını, sağlığa ve sağlık hizmetine daha eşit ulaşımı, resmi, özel ve toplumsal örgütlenmelerin yönetime birlikte katılımını öngören “Halkların Sağlık Hareketi”ni medyanın da desteklemesinin ve yakından izlemesinin büyük yararı var.(MS/EÜ)