Başlık kopyadır. Eyüp Can'ın Radikal'deki ilk yazısını düşünüyorum okuduğumdan beri. Kendimce yorumlarda bulunuyorum. Eyüp Can, Radikal'in kimliğini açıklarken Yahudi sevgilisi ile Elif Şafak'la yaşadığı ilişkiden örnekler veriyor. Yazıda, yabancı memleket isimleri geçiyor. Gidemediğim için atlastan inceleyip hayallere daldığım ülkeler ve şehirler...
Yazıyı okuduktan sonra kıskanma duygumun ağırlığı ile uğraşıp durdum. Kıskanma duygumun kaynağı, taban ve tavana yapışmış iki farklı hayattı. Rahmetli anam geldi aklıma. Hizmetçilikten yorgun argın geldiğinde pelte gibi kanepeye oturur ve yüzünü gökyüzüne çevirip Allah'la konuşurdu. Ayin gibi. "Bana eşeğin derisinden yapılma elbiseler giydirdin. Ahbınlardan (inek dışkısı) buydağ toplatıp ekmek yaptırdın. Şimdi de hizmetçilik yaptıttırıyorsun. Günahımı söyle..."
O yazıya taktığım için kendimle uğraşırken telefon geldi. "Elif, durumlar çok kötü. Adamları tahliye ettiler." Mahkemeden arıyordu arkadaşım. Anlatmaya fırsat bulamadı. Olaylar başlamıştı. Avukat arkadaşlar, tecavüzcülerin tahliye kararına karşın cübbelerini çıkartıp fırlatmışlar.
Sonrasında ne yaptılar bilemiyorum. Telefonlara cevap veren olmadı. Büyük bir olasılıkla basın bildirisi hazırlıyorlar harıl harıl. Ve o ceylan gözlüyü teskin etmeye çalışıyorlar. Ellerini tutuyorlardır şimdi bizim kızlar.
Tecavüzcüler aramızda
Bahsettiğim davaya biz "Sincan Davası" diyoruz. Geçen mart ayında ODTÜ civarında bir kadın arkadaşımız, iki erkek tarafından zorla bir arabaya bindirilip kaçırıldı, tecavüze maruz bırakıldı. Erkekler, tecavüzden sonra öldürmeye niyetlenmişler. Aralarında çıkan bir anlaşmazlık sebebiyle arkadaşımız o cendereden sağ kurtulmuştur.
Olayın hemen ardından adli süreç başladı ve bugüne gelindi. Bizim avukat arkadaşların elinde, dört tane rapor var. Bunlar; tecavüzcülerden birine ait sperm örneği, mağdureye ait darp ve cebir raporu, yine mağdurenin iki ayrı üniversiteden aldığı ruh ve beden sağlığının bozulduğuna dair aldığı raporlar.
İki kadın bir erkekten oluşan mahkeme heyeti bu kadar raporu yeterli görmemiş ve İstanbul Adli Tıp Kurumu'ndan rapor istemiş. Tecavüzcülerin avukatı, İstanbul Adli Tıp Kurumu'dan alınacak raporun ancak iki seneden mahkemeye ulaşacağını iddiasıyla, sanıkların tahliyelerini talep etmiş. Talep kabul edilmiş. Tecavüzcüler şimdi aramızda.
Rahat mı duracaklar adamlar? Hayır. Rahat durmayacaklarını, davayı destek amaçlı izlemeye gelen kadın arkadaşlarımızı tehdit ederek göstermişler.
Parçalanan hayatlar ve ruhlar
Gündemimiz sürekli Adli Tıp. Gidenler, gelenler... Gitmeden önce depresyona girenler, Adli Tıp'a gidip geldikten sonra ise parçalanan ruhlarını toparlamaya çalışanlar...
Yaşadıkları tecavüzü anlatacaklardı. Hayatlarının nasıl alt üst olduğunu. Karşıdakiler onları anlayacaktı. Nasıl olsa psikiyatr, hekim dediğin anlar insan halinden. Ruh ve beden sağlıkları bozulmuştu.
Yalan, dolan yok ortalıkta. Kimi okulu bırakmıştı, kimi eşinden, kimi sevgilisinden ayrılmış, kimi yaşadığı şehri terk etmiş, kimi intihara kalkılmış birkaç kez, kimi nefret etmiş kadınlık organlarından kanser olmuştu, kiminde yaşadıklarını sindiremediği için yemek bozukluğu vardı, kimi aşırı yiyor, kimi yediklerini sürekli çıkartıyordu, kimi durduk yere ağlıyor, kimi gülüyor, kimi de...
Bazıları ise Adli Tıp Kurumu'ndan rapor alana kadar psikiyatrik tedaviye gitmiyordu. Ruh durumları düzelir de rapor alamayız diye. Hepsinin de amacı, ellerini kollarını sallayarak, sallamakla kalmayıp onları takip edip, tehdit eden adamların ceza almalarıydı. Adalet arıyorlardı. Arıyoruz da. Adalet bizleri bir nebze olsun hayata bağlayacak. Güveneceğiz hayata. Ve seveceğiz.
Adli Tıp Kurumu'nda yargılanan tecavüz mağdurları
Adli Tıp Kurumu'na gidenler umduklarıyla karşılaşamadılar. Kadına, ahlâk dersi vermeyi görev edinmiş ADAM'larla karşı karşıyaydılar. Yargılandılar. Yaşadıkları olayların kendilerini nasıl etkilediğini anlatamadılar. Neden tecavüze uğramışlardı? Tecavüze uğramak için neler yapmışlardı? Erkek, durup dururken tecavüz eder mi? Kesin bizim kızlar bir şey yapmışlardı. O gün açık mı giyinmişlerdi? İçki mi içmişlerdi? Dans edip şuh şuh gülmüşler miydi?
Özel hayatları sorgulandı. Nasıl giyinirlerdi? Saat kaçta eve gelirlerdi? Bara takılılar mıydı? Şimdiye kadar kaç erkekle birlikte olmuşlardı? Tecavüze maruz kalmadan önce bakire miydiler, değil miydiler? Kısacası seks severler miydi?..
Hayatımdaki kadınlar Eyüp Can'ınkilere benzemiyor. Ama ikimizin de ortak bir noktası var. Hayatımızdaki kadınlar kimliğimize giydirilmiş gömlekleri tek tek soyuyorlar. Ve benim hayatımdaki kadınlar, her acıya rağmen isyankâr ve mücadeleci. (ED/BB)
* Ressam Ayşegül Kora hakkında ayrıntılı bilgi için tıklayın.