gezi parkı ve içindeki ağaçları korumak için başlayan yurttaş tepkisi, başbakanın “dediğim dedik” tutumuyla polise verdiği emir, polisin de bu emri halkın olası tepkisini hesaba katmadan, olanca katılığıyla uygulaması, bir şiddet sarmalının türkiye’nin her yanında yaşanmasına neden oldu. yaşanan çatışmalarda ciddi yaralanmalar yanında artık ölümler başladı.
türk tabipleri birliği’nin 5 haziran sabahında kamuoyuna sunduğu durum raporu’nda yaşanan şiddetin boyutunu tüm açıklığı ile ortaya koyuyor.
- toplam 4177 kişi yaralı olarak başvurdu.
- 2 kişi hayatını kaybetti.
- 43 ağır yaralı var.
- 2’si ankara’da, 1 eskişehir’de 3 kişinin durumu kritik.
- 15 (ağır/kırıklı) kafa travması.
- 10 kişi gözünü kaybetmiş durumda.
her zaman söyledim, yineliyorum: “savaş ve şiddet içeren çatışma en ciddi sağlık sorunudur.”
doğu ve güney doğu’da yaşanan çatışma bitmiş, yaklaşık 3 aydır tek bir ölüm olmamış ve “barış süreci”nin yaşandığı ve herkesin buna sevindiği ve umutlandığı sırada böyle bir durumun bu kez yine devletin tutumu nedeniyle gündeme gelmesi, yaşananlardan hiçbir ders alınmadığını göstermektedir.
sağlıkçılara saldırı
şiddet şimdi de şiddetten etkilenen vatandaşlara tüm olanaklarıyla hizmet eden “sağlıkçılara ve özellikle de hekimlere” yönelmiştir.
sağlıkta dönüşüm programı’nın neden olduğu hasta ve yakınlarının uyguladığı şiddete, yaşanan protestolar sırasında gazdan ve polisin şiddetinden etkilenen vatandaşlara görevinin gereğini yaparak yardım eden sağlıkçılara yönelik “polis” şiddeti eklenmiştir.
ankara’da yaşanan olaylar sırasında 3 haziran’da bu ildeki sağlıkla ilgili örgütlerin yaptıkları ortak açıklamada ifade edilen şu sözler kabul edilemez bir saldırının olduğunu göstermektedir.
“hekimler, diş hekimleri, tıp öğrencileri, diş hekimliği öğrencileri, sağlık çalışanları her zamanki gibi büyük bir duyarlılıkla kızılay meydanı çevresinde sağlık birimleri oluşturarak iki gün boyunca polisin teröründen nasibini alan yaralılara tıbbi bakım verdiler. bu birimlerde solunum yetmezliği, kesi, kırık, şuur kaybı ile getirilen hastalar müdahale edilerek taburcu edildiler ya da gerekli durumlarda hastanelere sevk edildiler.
işte bu birimler dün ankara’da polis tarafından basıldı. polis bu kapalı alanları gaza boğdu. içeride hastalar vardı, yaralılar vardı, onlara yardım etmeye, tıbbi bakım vermeye çalışan hekimler vardı. ykm, starbucks, leman kültür’deki sağlık birimleri dağıtıldı. nazım hikmet kültür merkezi’ndeki revir talan edildi. yaralılar, hekimler, diş hekimleri, hemşireler, tıp öğrencileri polisin fiziki şiddetine maruz kaldılar, gözaltına alındılar. mülkiyeliler birliği lokali’ndeki sağlık birimi de ağır bir saldırıya uğradı.
polis 21:30 sıralarında binayı kuşatarak bahçeye sayısız gaz bombası attı. kapalı pencerelerin aralıklarından sızan gaz içerideki herkesi hızla etkiledi. herkes üst kata kaçıp gazdan ve boğulmaktan kurtulmaya çalıştı. bir meslektaşımız sonradan hislerini “kendimi madımak oteli’nde gibi hissettim” diye tarif etti. arkadaşlarımız yaralılarla birlikte tam bir saat bu gazla dolu ortamda çaresizlik içinde beklediler. o sırada içeride ttb ve ato yöneticileri, türk dişhekimleri birliği üyeleri ve milletvekilleri, barolar birliği başkanı da vardı.”
“protesto”ya tahammülsüzlük
başbakan, hükümet yetkilileri ve güvenlik güçleri yöneticilerinin sıkça ifade ettiği, polisin sert tutumunun, görevlerinin gereği ve göstericilerin dağıtılmasına yönelik olduğu yolundaki açıklamalarla, burada ifade edilenler çelişmektedir.
çok belli ki güvenlik güçleri yalnız protestoya karşı değil, protesto etmeseler bile tepki duyan tüm halka, ve çatışmalar sırasında yaralananlara yardımcı olan, özellikle de sağlık hizmeti sunan herkese şiddet uygulamaktadır.
bu hem uluslar arası sözleşmelere, hem de polisin nasıl davranacağını düzenleyen yasal düzenlemelere aykırıdır. gerçek savaşlar sırasında bile çatışma ve şiddetten muaf olması gerekenlere yönelik bu türden bir saldırı, yapılan açıklamada da belirtildiği gibi “hiçbir gerekçeyle açıklanamaz, makul gösterilemez.” yaralıların tedavisini engellemek, geciktirmek, sağlık personelinin her şartta yapmakla yükümlü oldukları ambulansların giriş çıkışına engel olmak, acil tıbbi hizmet verme yükümlülüğünü kesintiye uğratmak, onları tutuklamak, hepsinden öte bir toplu katliamla sonuçlanabilecek kadar kontrolsüz ve sorumsuz davranmak yasaların da açıkça tanımladığı bir suçtur.
bu suçun resmi devlet görevlileri tarafından işleniyor olması da çok daha vahim olaylara neden olacak bir sorumsuzluktur.
söz konusu örgütlerin yaşadıkları ve tanık oldukları, şiddetle protesto ettikleri bu saldırının faillerinin saptanıp cezalandırılmasının ötesinde güvenlik güçlerinin bu tür durumları önlemeye yönelik olarak uyarılması, gereken tedbirlerin alınması gereklidir.
“biber gazı”
sağlıkçılar dahil tüm bu protestolar sırasında kullanılan biber gazının yarattığı sağlık sorunları konusunda da güvenlik güçleri ve onların yöneticilerinin yeterince bilgilendirilmemiş, ya da eksik ve yanlış bilgilendirilmiş olduğu açıktır.
bedene etki eden her türlü zararlı ajan, kendi niteliği dışında bir de miktarına bağlı olarak bedende bir takım olumsuzluklara yol açar. örneğin sigara kanser yapar, ama hiç ara vermeden birkaç saat boyunca sigara içen bir kişi kanser olmadan önce içerken alacağı, sigarada bulunan karbonmonoksit nedeniyle zehirlenir ve ölür. biber gazına bir kez mazur kalmak eğer başka bir sağlık sorunu yoksa 15-20 dakika etkiler. ama bu sürekli hale gelir ve solunan havanın içinde sürekli ve aşırı yoğunlukta olursa bu dönüşümsüz sağlık sorunlara hatta ölümlere yol açar.
türk tabipleri birliği bu etkilere yönelik bilgileri herkese açık olarak paylaşmaktadır. bilmeyenlerin oraya bakım öğrenmesinde büyük yarar vardır. (ms/hk)