istanbul’da kuduz aşısı olmadığını geçen pazartesi günü türkiye bianet’in haberinden öğrendi.sonradan “bazı” yayın organlarında da haber oldu. konu medya aracılığıyla kamuoyunun gündemine taşınınca yetkililer açıklama yapmak zorunda kaldılar.
“aşı var ama lojistikte sorun yaşanmıştı. sorun ortadan kaldırıldı!” dediler.
söylenen çok fazla “laf” var. ama “peynir ekmek gemisi lafla yürümüyor!”
dahası çok laf edince böyle durumlarda “bahane” belirtirken “kabahat” de itiraf ediliyor her zaman olduğu gibi.
birkaç gün sonra aynı konuda bu kez nusaybin belediye başkanı’nın dile getirdiği başka bir “olay”ı öğrendik:
“rojava bölgesinde yaşanan kuduz vakalarından dolayı nusaybin hudut sınır kapısı’nda yapılan kuduz aşısına dört gündür izin verilmiyormuş.”
kuduz ve kuduz aşısı da önemli ama asıl bu ülkenin bu hale nasıl düştüğü ya da düşürüldüğü sorgulanmalı!
“kötü uygulama”
başka türlü davranma koşul, olanak ve olasılığı varken, öyle yapılmadığı için birilerinin “mağdur” olması, “zarar” görmesine “kötü uygulama” denir. herkes kendi kötü uygulamasını böyle tanımlayabilir. önemli olan gerekenin yapılmaması, bir riskin ortaya çıkmasıdır.
çünkü olumsuzluklar ya da yanlışlar sadece sonuca bakılarak değerlendirilmez. yolun, yordamın, yapılanın kurallara, olması gerekene aykırı olması da yeterlidir. yönetim, “olumsuz ya da yanlış bir durum” ortaya çıkmadan önce öngörülüp gereğinin yapılmasıdır.
yetkililer bunu da söylemiyor açıklamalarında; bu olumsuzluğun kaç mağduru vardır, kaç kişi risk altında kalmıştır, onlar bu süreç zarfında neleri nasıl yaşamıştır ve onlara yönelik hangi etkiler ortaya çıkmıştır, bunları da bilmiyoruz.
aslında sorunun şimdilik çözülmüş olması bile yetmez! bir daha yaşanmaması için neler yapılmıştır, bunlar tüm boyutlarıyla sorgulanmalıdır.
yanıtsız sorular?
bu durumun asıl sorumluları kimlerdir? neden böyle bir noktaya gelinmiş, böyle bir risk gündeme gelmiştir? yetkili ve sorumluların ihmâller, bilgisizlikleri, deneyimsizlikleri, özensizlikleri mi vardır? yoksa konu önemli ve yaşamsal bir konu olarak değerlendirilmemekte midir? önemli ve yaşamsal olanın ölçüsü, kriteri nedir? konuyla ilgili daha önce duyurulan amir hükümler, yönetmelikler, yönergeler neden uygulanmamıştır? yetkili ve sorumlu kişilerle ilgili neler yapılmıştır? açılan herhangi bir soruşturma var mıdır? benzer durumların yaşanmaması için ne gibi önlemler alınmıştır? kuduz aşısı dışında yaşamsal riske neden olacak bir başka konuda ya da malzeme için de benzer “lojistik sorun”lar yaşanabilir mi? kuduz aşısı ve benzeri malzemelerin tedariki nasıl olmaktadır? bunlarla ilgili süreçlerde herhangi bir aksaklık ya da yanlışlık var mıdır?
sağlık bakanı, onun “amiri” durumundaki başbakan konudan haberdar mıdır? haberdar olunca neler yapmışlardır konuyla ilgili olarak? yukarıdan aşağıya tüm yetkililer bu örnekten yola çıkarak yapılması gereken her şeyi yapmışlar, gereken her türlü kontrolü bir daha ve yeniden yerine getirmişler midir?
sorun bir halk sağlığı ve koruyucu tıp uygulaması olduğu halde o konunun sahibi olanlar ya da ya da bakanlığın “lojistik” faaliyetlerini yöneten birim ve sorumluları yanıt vermeliyken, neden bu konuyla ilgili bilgiyi neden türkiye kamu hastaneleri kurumu başkanı yanıtlama ihtiyacı duymuş, sorulara o yanıt vermiştir?
sormak ve sorgulamak gerekir!
tabii önce bu soruların sorulması gerektiği ve sorulacağı bilinmelidir.
idarenin eylemlerini izlemesi ve denetlemesi gereken tüm kurumlar, başta muhalefet partileri, meslek ve hak örgütleri, akademisyenler ve “basın” bu soruları tüm ilgililerine sormuşlar mıdır?
alınan yanıtlar ya da yanıt alamadıklarını kamuoyuyla paylaşmışlar mıdır?
asıl sorun nerededir? bu tür sorunların çözümü doğrultusunda neler yapılmaktadır?
benzer durumlar için kendiliğinden işleyecek ve olumsuzlukları yaşanmadan önleyecek bir “mekanizma” ya da “yöntem” geliştirilmiş ve işlemekte midir?
sağlık çok önemlidir ama “yönetmek” çok daha önemlidir.
yönetme bilgisi, becerisi, yeteneği ve gücü olmayanlar da o sorumluluk mevkilerinde durmamalı, durdurulmamalıdır. bilmeyenler ya öğrenmeli ya da gitmeli, yerlerine bilenler gelmelidir. (MS/HK)