Özgür Kadın Hareketi’nden (TJA) kadınlar, bugün İstanbul Beyoğlu’nda çok önemli bir etkinliğe imza attı.
Erkek egemen sisteme karşı ortaya koydukları mücadele azmi ile birçok kesime örnek olan TJA’lı kadınlar...
Bu kadınlar, bugün bir kez daha farklı ekonomik, sosyal ve en önemlisi politik kesimlerden kadınların buluşmasına vesile oldukları etkinlik ile tüm kadınlara, farklılıklarımızla yan yana omuz omuza durabileceğimizi ve asıl karşı tarafın “eril” sistem yapısı olduğunu hatırlattı.
TJA’lı kadınların Karşı Sanat Galerisi’nde düzenlediği “Mahpusta Kadın Olmak Çalıştayı”nın kitap tanıtımından söz ediyorum. Kadınlar Birlikte Güçlü’den kadınlar, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’ndan Fidan Ataselim, Avukat Hülya Gülbahar, Gülten Kaya, Fatma Bostan Ünsal, Barış Anneleri, Cumartesi Anneleri Hanım Tosun, Hanife Yıldız, Züleyha Gülüm, Filiz Kerestecioğlu...
Aklıma ilk gelen isimler böyle.
Günün önemli bir konuğu daha vardı. Avukatların deyimi ile “üretilmiş deliller” ile yazılan iddianamenin, siyasetçilerin deyimi ile “intikam” haline getirilmiş davası “Kobanî” nedeniyle tutuklanan ve yakın zaman önce serbest bırakılan siyasetçi Gültan Kışanak.
Tanıtımı yapılan kitabın yazarlarından biri olan Kışanak, kısa bir konuşma yaptı.
“Ben, cezaevinde kadınların rehine alındığını, kadınların işkence gördüğünü, kadınlara susmanın, itaat etmenin öğretilmeye çalışıldığı dönemleri yaşadım ama susan, itaat eden ve rehin olduğunu unutup dışarıyla olan duygusal ve düşünsel bağını koparan kadınlara tanık olmadım. Daha kadınları hapsedecek özgürlüğü ve yaşamı hapsedecek hiçbir tel örgünün ve demir kapının icat edildiğine inanmadım, tanık olmadım” dedi.
“Kadınlar direnirken aslında yaşamı var etmek ve özgürlüğün sınırsız olduğunu yaşamak ve yaşatmak için direniyorlar. Fiziki gibi direniş değil bu. Ruhsal bir direniş, duygusal bir direniş, düşünsel bir direniş ve aslında bir bütün olarak bir var olma iradesi olarak bir varlık olarak özgürlükle buluşma direnişi” diye devam etti.
Şöyle dedi:
"Ama kadınların o küçük küçük ilmek ilmek direnişle ördükleri mücadelenin bugün milyonlarla buluştuğunu görüyoruz. Ve bundan büyük bir onur duyduğumu, umutlarımızı ne kadar büyüttüğümüzü görüyorum. Hepinize bunun için teşekkür ediyorum."
Dakikalarca alkışlandı Kışanak, kadınlar onun sesini duymayı özlemişti, belli ki o da kadınları özlemişti. Herkese tek tek sarıldı, görüştü. Onlarca kadın fotoğraf çektirmek istedi, kırmadı, yorgundu fakat umut dolu bir konuşma yaptı.
Gültan Kışanak’ın konuşması pic.twitter.com/6mPDSEHBel
— Evrim Kepenek (@kepenekevrimm) May 25, 2024
Konuşmasının bir yerinde, cezaevinden tahliye olurken geride bıraktığı arkadaşlarını hatırlattı:
“Televizyondan Figen Başkan'a yüksek cezalar verildiğini, benim hakkımda da bir tahliye kararı verildiğini duydum. İnanılmaz bir hüzün çöktü cezaevine. Normalde bir tahliye kararı zılgıtlarla karşılanır. O hüzün bize şunu gösterdi ve bunu Figen Başkan bize cezaevinin rögar kapaklarından bağırarak duyurdu. Şöyle dedi, Figen Başkan, ‘Onlar bize her zaman mutluluğu çok görüyorlar, sevinci çok görüyorlar, güzel günleri olan umudumuzu kırmak istiyorlar. Lütfen arkadaşlar, zılgıtlarımızı atalım. Gültan Başkanı da hep beraber hepimiz adına özgürlüğe uğurlayalım…”
“Yedi buçuk yıl içerisinde 57 kadını Kocaeli Cezaevi'nden tahliye etmiş bir kişi olarak her zaman çok büyük bir coşku, heyecan, sevinç duydum, mutluluk duydum, zılgıtlarımızla, sloganlarımızla onları uğurladık…”
Özgür yaşam için söz kurmak
Etkinlikte ayrıca, kitaba katkı sunan mahpus kadınların mesajları da okundu.
Mesela Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevi’nde mahpus olan Rojbin Çetin'in mesajı şöyle:
“Kadın özgürlük felsefesini yaşayan ve yaşatan, dayanışmayı büyüten, emekle yürüyerek umudu asla tükenmeyen tüm kadınlara şahsınızda sevgi ve saygılarımı sunuyorum, sizleri yürekten kucaklıyorum. Mahpusta kadın olmak temasıyla gerçekleştirdiğiniz çalışmanın heyecanı sizlerle paylaşıyorum. Geçmişten bugüne tarih, karanlık eşikleri aşan direnenlerin mücadele izlerini taşıdı. Bugün de nice değerin yaratımlarını layıkıyla taşımanın onuru ve sorumluluğuyla özgürlük için direnilmekte. İşte tarih, mücadele azim ve kararlılığıyla direnerek demokratik ve özgür yaşam için sözünü kuranların ve inşasını yapanların eseri olacaktır.”
“Mahpusta kadınlar olarak anlatacaklarımız var”
Gebze Kadın Kapalı Cezaevi’nde mahpus olan Nesrin Akgül’ün mektubunda da özetle şunlar yer aldı:
“Öyküler ancak onları anlatabileceklerin başından geçebilirmiş. Mahpusta Kadınlar olarak bir araya gelen öykülerdik. Anlattıklarımız; ilk yuvarlanan taşlardan başlayarak birbirine devredilmiş kadın direnişçiliğinin dağlaşan mirasıydı. Unutulmasına izin vermemek için kadın hafızamıza bu coğrafyanın esaret hikayelerini onurluca, isyanını harlayarak nakşetmek için anlattık. Her anlatıcı kahramanı kadın olan, mekanı mahpus olan, zamanı devrimcilik olan hikayelerde tarihi buluşturdu. Anlatılan bizim hikayemizdi. Hikayeler anlatılmaya başlandığı anda duvarları aşıp, esaretin ilk halkasını yıktı; Unut ki, sus ki esaretin korkusu büyüsün. Mahpusta kadınlar olarak anlatacaklarımız var.”
Mater: Umarım içeriden dışarıya yazanlar gün geçtikçe azalır
Gezi davası nedeniyle hapisle cezalandırılan Çiğdem Mater’in mesajı da okundu. Mater, “Sevgili kadınlar, bugün orada sizinle olmayı ve başta sevgili Gültan Başkan herkesle hasret gidermeyi ne çok isterdim. Umarım içeriden dışarıya yazanlar gün geçtikçe azalır. Umarım kahkahalarımızla yeniden buluşuruz.”
Başka konuşmalar yapıldı elbette. Mesela insan hakları savunucusu Ümit Efe, gazeteci Ulrike Marie Meinhof’u hatırlattı: “Bizi teslim almadılar. Diyarbakır zindanlarında, Metris zindanlarında, Mamak zindanlarında kadınlar bu cümle ile ayakta kaldı, bu cümle buralarda yazıldı…”
Gülten Kaya da şöyle seslendi:
“Biz bir gece sevgi duvarını aştık diye yazmış bir şair. Ben diyorum ki bir gece korku duvarını aştık. Bu coğrafyanın kadınları jin, jiyan, azad sloganını armağan etti. Kötü bir tarihin kötü bir diliminde yer aldık maalesef. Bir türlü demokrasi göremedik. Ama sahiden bir gece korku duvarını aştık, düştüğümüz yer çok açık ve seçik. Hayat artık şuna tanıklık ediyor. Biz bir arada duracağız, aynı havayı soluyacağız...”
Şiddetsiz yeni bir hafta olsun, politik mahpuslar serbest bırakılsın... (EMK)