Hepimiz devrik liderlerin "yargılanmalarına" tanık oluyoruz.
Mısır'ın eski Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek, oğulları Ala ve Cemal ile eski İçişleri Bakanı Habib El Adli, göstericilerin öldürülmesi ve yolsuzluk suçlarından dolayı Kahire'de Mübarek'in adını taşıyan Polis Akademisindeki mahkemede demir kafes içinde yargılanıyor.
Yargılama, Kahire'nin çeşitli yerlerine konulan dev ekranlardan yayımlanıyor. Başsavcının iddianamesinde yazılı suçlamaları demir kafeste yattığı yerden reddeden 83 yaşındaki devrik lider eğer Mısır'da protestocuların öldürülmesi talimatını vermekten suçlu bulunursa, idam cezasına mahkûm edilebilir.
Bir başka "yargı" haberi "devrik diktatörler" ülkesi Guatemala'dan.
İspanyollar tarafından fethedilen antik Maya uygarlığının beşiği olan Guatemala'nın nüfusu 14 milyon civarında. Orta Amerika'daki bu ülkede 1944 yılında General Jorge Ubico Castaneda'nın diktatörlüğü "Ekim Devrimcileri" adlı sol eğilimli bir grup tarafından devrildi.
Ülke, 1945-1954 yılları arasında liberal-demokratik koalisyonlarla yönetildi. Ardından Amerika Brleşik Devletleri (ABD) destekli Albay Carlos Castillo Armas'ın yaptığı darbe sonrası baskıcı bir rejim geldi.
1960 yılından itibaren askeri hükümetler, sağcı çeteci gruplar, solcu isyancılar arasındaki çatışmalar nedeniyle 36 yıl sürecek olan Latin Amerika tarihinin en uzun iç savaşına sürüklendi.
Washington'daki bağımsız Ulusal Güvenlik Arşivi'nin yaptığı başvuru üzerine geçtiğimiz günlerde Küba'da Fidel Castro yönetimin devrilmesi amacıyla 1961'de, sürgündeki Kübalıların yaptığı CIA destekli başarısız işgal girişimiyle ilgili gizli belgelerin bir bölümü daha yayımlandı.
Açıklanan belgelerde, ABD ile sürgündeki Kübalıların saldırı için eğitildiği Guatemala arasındaki yakın işbirliğinin ayrıntıları yer alıyor. Ordu destekli Guatemala Devlet Başkanı Başkanı Ydigoras Fuentes kendi askerlerinin de saldırıda yer almasını istemiş ama halkın desteğini alamadığı gibi isyancıların saldırısıyla karşı karşıya kalmış. ABD'den napalm bombaları istemiş ama ABD, olumsuz yanıt vermiş.
Askeri cuntalar döneminde, Guetalama'da ölüm mangaları tahmini 50 binden fazla solcu ve siyasi muhalifleri öldürdü. Yerli Maya Kızılderilileri katledildi. Tıpkı Latin Amerika'daki gibi 1960 yılından sonra askeri diktatörlükler kendi halkına karşı acımasız bir savaş yürüttü. Ölüm mangaları gibi paramiliter oluşumlarla siyasal baskı, zulüm ve ölüm kustular.
1977'de ABD, korkunç insan hakları ihlalleri nedeniyle askeri yardımı kesti. 1996 yılı Aralık ayında iç savaşı bitiren barış anlaşması imzalandığında, askeri diktatörlüklerin sonu gelmişti ama 200 bine yakın insan öldürülmüştü. Eski gerillalar, işledikleri suçları için özür dilediler. Başkan Clinton, askeri hükümetlere verilen ABD desteği için özür diledi.
1999 yılında, iç savaş sırasındaki hak ihlallerini ve sorumluları araştırmak ve yargı önüne çıkarmak üzere Guatemala Tarihi Aydınlatma (Hakikat) Komisyonu kuruldu. Ölüm mangaları, askerler, insanlığa karşı işlenen suçlar, gözaltında kayıplar, işkence suçları ve failleri araştırıldı. 699 dava dosyası ortaya çıktı ve yargılamalar sürüyor.
1982 yılında solcu gerillaların ellerinde bulunduğu iddia edilen orduya ait silahları arama emriyle Dos Erres köyüne gönderilen özel askeri timler, aralarında çocukların, yaşlıların ve hamile kadınların da bulunduğu 200 Maya yerlisini katletti.
Kızılderili dilinde anlamı "Ormanlar Diyarı" olan Guatemala'da, "Tarihi Aydınlatma Komisyonu" tarafından belgelendirilen 699 davadan sadece birisi olan "Dos Erres Katliamı" sırasında öldürülenlerin yakınlarından eski Devlet Başkanı Alfonso Portillo af diledi. 2000 yılında devlet adına özür diledi ve sorumluların yargılanacağına dair söz verdi.
Mahkemenin verdiği kararla, Dos Erres köyünde üç günde 200 kişinin öldürülmesinden sorumlu tutulan özel birlikte görevli eski dört asker, 6 bin 60'ar yıl hapis cezasına çarptırıldı (Cumhuriyet. 4 Ağustos 2011).
"Dos Erres köyünü haritadan silmekle" suçlanan dört eski askerin her biri, ölen her bir kişi için 30'ar yıl hapis cezasına mahkûm oldu.
Mahkeme, dört eski askeri, her birine, her bir kurban için "devlet güvenlik güçlerini kullanmak suretiyle insanlığa karşı suç işlemekten" dolayı ayrıca 30'ar yıla daha mahkûm etti.
Ormanlar Diyarı'nda hapis cezası en çok 50 yıl ama verilen bu ceza kamuoyu vicdanında biraz olsun rahatlama yarattı. Geçmişle yüzleşmekte hukuk yoluyla adalet için bir adım daha atılmış oldu.
Onların Diyarı'nda geçmişle hesaplaşabilecek kadar atılmış cesur adımlar sayesinde kurulabilmiş olan "Tarihi Aydınlatma Komisyonları" var. Bu Komisyonlar yaptığı araştırmalarla geçmişin suçlularını adalet için yargı önüne çıkarabiliyor.
Bizde ise "yetmez ama evet" diyenlerin Anayasa değişiklikleri bile, faşist 12 Eylül 1980 darbesinden sonra yaşanan insanlığa karşı işlenmiş suçların faillerini yargılamaya ve hesabını sormaya yetmiyor.
Oysa aynı iklim kuşağında yaşadığımız Guatemala'da da patates yetişiyor, bizde de. (Fİ/EKN)