Fransa, Avrupa’nın en fazla Müslüman barındıran ülkesi. Fransa’da 5 milyon’a yakın Müslüman yaşıyor. Nüfusun yüzde 7,5’i Müslüman. İslam Fransa’nın ikinci dini. Son on yıla kadar günlük yaşamda pek görünmeyen İslam, son yıllarda görünür olmaya başladı. Siyasi partiler, sosyo-ekonomik (helal yiyecek piyasası vb.) aktörler tarafından dikkate alınır da olmaya başladı. Bu gelişme bir yandan Müslümanlara Fransız toplumunun bir parçası olması yolunu açarken, öte yandan, toplumun yüzlerce yıllık alışkanlıklarına karşı yeni hak talepleriyle ortaya çıkan her hareket gibi, endişe kaynağı da oldu. Irak, Suriye, Libya ve bazı Afrika ülkelerinde yaşananların da etkisiyle, özellikle aşırı sağın körüklemeleriyle birlikte bu endişeler korkuya da dönüştü.
Charlie Hebdo bir mizah dergisi. Toplumun tabularıyla uğraşabilen bir mizah dergisi. Bu özelliğiyle zaman zaman çok çeşitli kesimlerin tepkilerini üzerinde toplamış bir dergi. Birçok kez gerek radikal Hıristiyanların, gerekse radikal İslamcıların tepkileriyle, tehditleriyle karşı karşıya kalmış bir dergi. Ünlü Muhammed karikatürlerini yayınlamasıyla çok ciddi tehditler almış bir dergi. Yani radikal, fanatik İslamcılar için mükemmel bir hedef.
Fransa, gerek Mali’deki müdahalesiyle, gerekse Suriye ve Irak’ta “IŞİD - İslam devleti”ne karşı askeri operasyonlara katkılarıyla uzun zamandır radikal İslamcıların hedefindeydi. Radikal İslamcılar Charlie Hebdo’ya saldırarak bu hedefi önemli bir noktadan vurdular. Radikal İslamcılar tarafından düzenlenen birçok saldırı girişiminin hazırlık aşamasında engellendiği biliniyor, belki de gerçekten engellenmesi gereken saldırı buydu.
Her şeyden önce, İslamcılar, Charlie Hebdo gibi İslami kesim içinde adından nefretle söz edilen bir sembole ağır bir darbe vurarak önemli bir moral destek buldular. İkincisi yoğun bir Müslüman nüfusu barındıran Fransa’nın iç barışını tehdit edebileceklerini gösterdiler. Üçüncüsü Orta Doğu ve Afrika’daki savaşı Avrupa’ya taşıyabileceklerinin işaretini verdiler.
Saldırının ardından gelen tepkiler
Saldırının duyulmasının hemen ardından, özellikle sosyal medya aracılığıyla yapılan çağrılar sonucu, Fransa’nın birçok kentinde, akşam saatlerinden itibaren onbinlerce kişinin katıldığı toplantılar yapıldı. “Korkma-Not Afraid”, “Ben de Charlie’yim” sloganları hakimdi bu gösterilerde. Paris’te, Republique (Cumhuriyet) meydanındaki toplantıda, Fransız bayrağı eşliğinde milli marş söyleme şeklinde ortaya çıkan milliyetçi gösteri girişimi katılımcılar tarafından protestolarla engellendi. Müslümanlar aleyhine ise hiç bir slogan atılmadı. Cumhurbaşkanı ve Hükümet’in tavrında da aynı duyarlılık vardı. Hiç bir kışkırtıcılık, nefret söylemi yoktu. Anaakım medya da olaya çok soğukkanlı yaklaştı. Medyada da Müslümanlara karşı nefret söylemi yok.
Siyasi sonuçları ne olabilir
Charlie Hebdo’ya yapılan saldırının ardından, Müslümanlara karşı bir cadı avının başlayacağını söyleyemeyiz. Ama Fransa bu gösterilere katılanlardan ibaret değil. Göze görünmeyen sessiz çoğunluk var. Ve bu kesim yüzünü sağa ve özellikle aşırı sağa, Ulusal Cephe’ye (Front National) döndürmüş durumda. Onların etki alanı içinde. Bu nedenle bir yandan aşırı sağın yabancı düşmanı, islamofobi söylemi, öte yandan süre gelen bölgesel çatışmalar ve Fransa’da olabilecek olası yeni saldırıların yaratacağı psikozun ne sonuçlar doğurabileceğini de kestirmek zor. Fransa’yı zor günler bekliyor. (SŞ/HK)