Epey önceydi şimdi kimin yolladığını hatırlayamadığım bir e-mail almıştım. Diyarbakır’ın ilk kadın milletvekilinin adını yazmış ve onun hakkında bilgi istiyordu bir arkadaş.
Huriye (Hayriye) Baha Öniz’di adı, şehrin ilk kadın vekili. Şehri, şehirde yaşamış, eski, adı-sanı bilinen / bildiğim aileler içinde “Öniz” soyadı duymadığım bir soyadıydı.
Küçük bir araştırma sonucunda da “Diyarbakırlı değil” demiştim.
Bu haftanın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü üzerinden kadınlara dair etkinliklere ayrılmış olması nedeniyle sosyal medyada minik bir haber ilgimi çekti.
1935 seçimlerinde kadınlara ilk kez seçme / seçilme hakkı verilmesiyle seçilmiş olan ilk 17 kadın vekil adları ve şehirleri ile birlikte paylaşılmıştı.
Hemen Google arama motoru üzerinden Huriye Baha Öniz’i araştırmaya koyuldum. Eğitimci, yazar ve siyasetçi olarak kimlikleri vurgulanan Öniz; 1887’de İstanbul’da doğmuş, yine İstanbul’da doğduğu şehirde 1950’de ölmüş.
Londra tahsili sonrası İstanbul’da Rum ve Musevi okullarında öğretmenlik yapmış. Balkan savaşı sonrası İstanbul’a gelen göçmenlere ders vermiş.
Sonra kadınların yasayla siyasete katılma fırsatı doğunca ilk vekillerden biri olmuş.
Bahtına muhtemelen Ankara resmî politikasınca Dîyarbekir mebusluğu (o yıllarda saylav) düşmüş.
Vekil olduktan sonra bir dizi komisyonlarda çalışmış. Maliye encümeninde üyelik yapmış. İş ve Orman kanunları layihalarının hazırlığına katkı sunmuş. İzmir’in turistik yollarının inşası kanunu, Kayseri-Eskişehir uçak fabrikasının ilk sermayesinin sağlanması kanununun hazırlık üyeleri arasında yer almış. Ankara Tıp Fakültesi ve bünyesinde bir hemşirelik okulu açılmasına öncülük etmiş.
Bir de kitap yazmış: “Köprü altı çocukları”.
Vekil olduktan bir yıl sonra yazmış 83 sayfalık “köprü altı çocukları”nı. Kendi vurgusu ile İstanbul girdabında “kaybolmak üzereyken” maarif müdürlüğüne başvuran bir karakter üzerinden sonraki yıllarda “Köprü altı” ismi olarak filmleri de çekilen bir ilktir yazdığı kısa roman.
Bir dönem (dört yıl) süren milletvekilliğinden sonra ölünceye kadar öğretmenlik yapmış Huriye Baha Öniz...
Bu kadar hikâyeyi uzun uzadıya hem de 8 Mart haftasında yazmamı merak etmişsinizdir. Ona da değineyim.
Elbette cumhuriyet reel politiği kadının toplumsal yaşamın birçok alanında rol model olmasını programatize etmiş. İlk kadın vekiller meselesi de bunlardan biri.
İşin garip ve hikâyenin öne çıkan tarafı Huriye Baha Öniz vak’asında sübuta erdiği gibi, vekili olduğu il olan Diyarbekir’e hiç gelmemiş / gitmemiş olması. Hatta merak edip vekili olduğu şehir hakkında hiçbir (benim bildiğim) çalışma yapmamış olması.
Komisyonlar, önergeler üzerinden baktığımızda ise İzmir, Eskişehir, Kayseri ile ilgili yasa tasarıları hazırlamış ama o yıllarda demiryolu ağıyla tanışan Diyarbekir’i hiç düşünmemiş bile!
Köprü altı çocukları üzerine ilk ve tek kitabını yazmış! Ama o yıllarda İskânları, doğudan batıya sürgünlüğü yaşayan vekili olduğu ilin halkının tragedyasını resmî ideoloji üzerinden bile hiç düşünmemiş!
Uzun uzun altında “Huriye Öniz / Diyarbekir” yazan başı açık bukleli saçlı cumhuriyet kadını ilk vekilimizin siyah beyaz fotoğrafına baktım.
Sadece Diyarbekir vekili olmuş(tu), ilk kadın Diyarbekir vekili. Vekillik adıyla anılan şehre ne gelmiş, ne de gitmişti. Gelip gitmeyi bir yana bırakın da, ona dair şehirde hiçbir izin olmaması hayatın ve yakın tarihin tuhaf tecellisiydi. (ŞD)