Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri ile memleketin yönetilmesine herkes alışmış durumda, gazeteciler dışında…. Basın Kartları ile ilgili Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi olarak çıkarılan Yönetmelik ikinci kez yargıdan geri döndü.
23 Temmuz 2018 tarihli 14 numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı kurulduğu bilinmektedir. (R.G 24.07.2018- 30488).
Cumhurbaşkanı tarafından İletişim Başkanlığının görevi tespit edilecektir. Kararnamenin 3. ve 18. maddelerine göre; Cumhurbaşkanı tarafından belirlenen temel ilke, hedef ve amaçlar çerçevesinde görevleri belirlenmiş olan İletişim Başkanlığı; Cumhurbaşkanı tarafından verilecek emir ve direktifleri yerine getirmekten sorumludur.
Bir başka anlatımla Başkanlık "Cumhurbaşkanınca belirlenecek stratejilerin tespitine" yardımcı olmakla, basın mensuplarının çalışmalarının kolaylaştırılmakla, basının gelişimine ve basın özgürlüğüne katkıda bulunmakla, iletişim stratejilerini oluşturmakla, basın kartı vermek ve devletin tanıtma faaliyetleri yerine getirmekle görevlendirilmiştir.
Basın özgürlüğünün genişletilmesi ve özgür basın ortamının sağlanmasında İletişim Başkanlığındaki yöneticiler, Cumhurbaşkanı tarafından verilecek emir ve direktifleri ve sıralı yöneticiler tarafından verilecek emir ve talimatları "mevzuata uygun" olarak düzenlemek ve yürütmekten sorumludurlar. (Madde18)”.
Kısaca İletişim Başkanlığı Cumhurbaşkanının emir ve direktiflerini yerine getirmekle görevlidirler.
İletişim Başkanlığı görevi olarak belirlenmiş olan basın kartları hakkında yeniden yapılan düzenlemeyle basın kartı verilmesi hakkında 14.12.2018 tarihli ve 30625 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 465 Nolu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi yayımlanmıştır. Basın kartı vermek konusunda tek seçici olan kart verilip verilmeyeceğini takdir eden CB İletişim Başkanlığıdır.
Yeniden “Basın Kartı Komisyonu” kuruldu. Basın Kartı Komisyonunu seçmeye tek yetkili kuruluş İletişim Başkanlığı oldu. CB Kararnamenin 19. Maddesine göre Basın Kartı Komisyonu dokuz üyeden oluşacaktır.
Komisyonda, İletişim Başkanlığını temsilen iki üye yer alacak. Geriye kalan yedi üyenin seçimi sadece İletişim Başkanlığının yetkisine verilmiştir.
Basın-yayın meslek kuruluşlarının birleşerek oluşturdukları üst kuruluşlar hariç olmak üzere, süreli yayın organları sahip ve/veya çalışanlarınca oluşturulan meslek kuruluşlarının en az beş yıldır basın kartı taşımakta olan meslek mensupları üyeleri arasından belirlenecek bir üye,
Bölgesel veya yerel nitelikte faaliyet gösteren basın-yayın kuruluşlarının sahibi veya tüzel kişi temsilcisi arasından belirlenecek bir üye,
Sürekli nitelikte basın kartı sahipleri arasından seçilecek bir üye,
Basın-yayın meslek kuruluşlarının birleşerek oluşturdukları üst kuruluşlar hariç olmak üzere, ulusal düzeyde yayın yapan radyo ve/veya televizyonları temsil eden meslek kuruluşlarının en az beş yıldır basın kartı taşımakta olan meslek mensupları üyeleri arasından belirlenecek bir üye,
Basın kartı sahibi gazeteciler arasından Başkanlıkça seçilecek ve en az beş yıldır basın kartı taşımakta olan meslek mensupları arasından belirlenecek bir üye,
Basın kartı sahibi gazetecileri temsil eden sendikaların en az beş yıldır basın kartı taşımakta olan meslek mensupları üyeleri arasından belirlenecek bir üye,
İletişim Fakültesi dekanları veya basın kartı sahibi gazeteciler arasından Başkanlıkça belirlenecek bir üye, olmak üzere görev süresi iki yıl olan dokuz üye seçilecektir. Süresi dolan üye yeniden seçilebilecektir.
İlk yapılan 465 sayılı Yönetmelik hükümlerine göre basın kartı alabilmek için gazetecinin Terörle Mücadele Kanunu’nda sayılı terör suçları ile terör amacı ile işlenen suçlardan hüküm giymemiş olması gerekiyor. Ayrıca gazetecinin basın kartı alabilmesi için, Türk Ceza Kanunun (213, 214, 215, 216 ve 217 inci maddeleri) yani kamu barışına karşı suçlar ile Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar ile devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk suçlarından hüküm giymemiş olması gerekiyor. Bir de Basın Kanunun 25. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan suçlardan veya bu suçlara tahrik ve teşvikten hüküm giymemiş olmak gerekiyor.
Yönetmelik 6. Maddesinde düzenlemiş olan “Basın kartı verilecek kişilerde aranan şartlar” bakımından 18 yaşını bitirmiş olmalısınız. En az lise veya dengi bir eğitim kurumundan mezuniyet aranıyor ve kamu hizmetlerinden yasaklanmamış olacaksınız.
4001 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı 21.5.2021 tarihli ve 31487 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak Basın Kartı Yönetmeliğinin 6 maddesinde ikinci kez yapılan değişiklikle Basın Kartı için başvuran gazetecinin yeni Türk Ceza Kanunu’nun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı 5 yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da şantaj, hırsızlık, sahtecilik, dolandırıcılık, güveni kötüye kullanma, yalan tanıklık, yalan yere yemin, iftira, suç uydurma, müstehcenlik, fuhuş, hileli iflas, zimmet, irtikâp, rüşvet, kaçakçılık, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma suçları, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, üyesi olmak veya yardım etmek ve cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar ile bu suçların özel kanunlardaki karşılıklarından hüküm giymemiş olması gerekiyor.
Herhangi bir suç işlediğinizde verilmiş mahkûmiyet kararının kanuni sonucu olarak belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma tedbirlerinden birinin hakkınızda uygulanmasına karar verilmiş olabilir. Mahkûmiyetin infazı süresince bu tedbirler uygulanmış da olabilir. Ve bu uygulamanın süresi geçmiş olsa bile önemi olmayacaktır (TCK madde 53) sarı basın kartı alamıyorsunuz.
Sayılan bu yirmi suçu işlemeyeceksiniz. Kasten işlenmiş bir suçtan dolayı beş yıl veya daha fazla bir hapis cezası almayacaksınız. Daha önce de bu düzenlemeler vardı. Ama sınırlandırmalar azdı ve bu kadarla yetinilmişti.
Yönetmelik gereğince Terörle Mücadele Kanunu’na muhalefetten ve TMK’nın 3. maddesinde yazılı terör suçlarından ve kanunun saydığı terör amacı ile işlenen suçlardan dolayı hüküm giymemiş olmanız gerekiyor.3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 7. maddesindeki bazı suçlardan hüküm giymiş olmak, basın kartı almaya engel.
Yürürlükten kalkmış 765 sayılı TCK’nin bazı maddelerinden, Terörle Mücadele Kanunu'ndaki eski 7. maddeden hükümlü olmak basın kartına başvurmayı engelliyor.
Yine basın kartı talep edecek gazetecinin Türk Ceza Kanunu’nun 213 (Halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit), 214 (Suç işlemeye tahrik), 215 (Suçu ve suçluyu övme), 216 (Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama) ve 217. (Kanunlara uymamaya tahrik) maddelerinde sayılan suçlardan hüküm giymemiş olması gerekiyor.
Basın kartlı gazeteci olmak için; TCK’nin 309. maddesinden (Anayasayı İhlal) başlayan ve 316. maddeye kadar devam eden Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, TCK’nin 317. maddesinden başlayan ve 325. maddeye kadar süren milli savunmaya karşı suçlar ile TCK’nu 326. maddesinden (Devlet güvenliğine ilişkin belgeler) başlayıp 339. maddesiyle sona eren devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk suçlarından hüküm giymemiş olmalıdır.
Ayrıca basın kartı almak için 5187 sayılı Basın Kanunun 25. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan suçlara tahrik ve teşvikten hüküm giymemiş olmalıdır.
Aslında 765 sayılı mülga Türk Ceza Kanunu ile yürürlükten kalkmış olan suçlar olsa bile;
Basın Kanunu 25. maddede yazılı olan biçimiyle; 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanunu ve Anayasanın 174. maddesinde yer alan inkılap kanunları aleyhine suçlar…
Ayrıca mülga 765 sayılı eski Türk Ceza Kanunu'nda sayılan devlet kuvvetleri aleyhine cürümler (eski TCK madde 146, 153, 155), suç işlemeye tahrik, korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit suçları (Madde 311 ve 312, 312/a) dahi sayılmak suretiyle yürürlükten kalkmış suçlar bile olsa, gazeteciler bu suçlarından dolayı basın kartı alamayacaklar.
Basın Kartına başvurmanız için 212 sayılı Basın İş Kanunu’na göre Basın İş Sözleşmeniz olmalıdır ve sigorta primlerinin bu kanuna uygun olarak yatırılmış olması gerekmektedir. 21 Mayıs 2021 tarihli Yönetmelik değişikliğiyle yapılan ek değişiklik gereğince; 212 sayılı Basın İş Kanunu’na göre sözleşme yapılmış olması artık yeterli değildir. Yönetmelik değişikliğiyle ayrıca “5953 sayılı Kanun hükümlerine uygun sözleşme yapmış olması ve mücbir sebepler dışında bir aydan fazla olmamak üzere ara vermeden çalışması” şartı eklenmiştir.
Ayrıca basın kartı almak isteyen gazetecinin gazetecilik faaliyeti dışında ticari, sınai veya zirai faaliyette bulunmaması şarttır. Gazetecilikten ücret alması ve aldığı bu ücretle geçiniyor alması esastır.
Kısacası düzene uygun gazetecilik yapılması istenmektedir. Basın özgürlüğü devlet tarafından çizilen sınırlar içinde kullanılacaktır.
Ancak yargı aynı kanaatte değil…
Basın Kartları ile ilgili Yönetmelik ikinci kez yargıdan geri döndü demiştik.
2018 yılındaki ilk Yönetmelikteki basın kartı verilmesi hakkındaki düzenlemede yer alan “milli güvenlik ya da kamu düzenine aykırılık veya bunları alışkanlık edinme” ve “gazetecilik meslek onurunu zedeleyecek işler yapılması” gibi gerekçelerle İletişim Başkanlığının basın kartı taleplerini geri çevirmesi veya kart vermemesi hakkındaki düzenlemeyi Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu (DİDDK) “muğlak ve keyfi” bulduğu için yürütmeyi durdurma kararı verilmişti. Daha sonra Yönetmelikte mayıs ayında değişiklik yapılmasına rağmen muğlaklık ve keyfi yetki düzenlemesi değişmedi.
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu Anayasanın 2. Maddesini ve “öngörülebilirlik” ilkesinin hukukun temel ilkeleri olduğunu anımsatarak gerekçesini oluşturdu.
Basında yer alan haberlere göre yargı; basın kartlarında yapılacak olan düzenlemenin keyfiliğe izin vermeyecek şekilde yapılmasını karara bağlamıştır.
Danıştay “ifade özgürlüğü olmadan demokratik toplum olmaz” görüşüyle gerekçesindeki satırbaşları aşağıdaki gibidir:
“Basın, kamu güçlerine olduğu kadar özel güçlere karşı da korunmalıdır. Bağımsız ve tarafsız yayıncılığın sürdürülebilmesi için alınacak önlemler de bu ödev kapsamındadır. İfade özgürlüğünün sözü edilen toplumsal ve bireysel işlevini yerine getirebilmesi için AİHM’in de ifade özgürlüğüne ilişkin kararlarında sıkça belirttiği gibi, sadece toplumun ve devletin olumlu, doğru ya da zararsız gördüğü ‘haber’ ve ‘düşünceler’in değil, devletin veya halkın bir bölümünün olumsuz ya da yanlış bulduğu, onları rahatsız eden haber ve düşüncelerin de serbestçe ifade edilebilmesi ve bireylerin bu ifadeler nedeniyle herhangi bir yaptırıma tabi tutulmayacağından emin olmaları gerekmektedir.”
Danıştay gerekçesinde basın kartının sadece bir kart olmadığının altını çizmiştir.
“Basın kartı, gazetecilerin mesleki faaliyetlerini yürütürken etkin çalışması, sektörün her türlü zorlukları karşısında kendilerini savunabilmesi için önemlidir.
Basın kartı ayrıca her türlü kamusal faaliyete katılma konusunda akreditasyon vazifesi görür. Basın kartı sadece bir meslek kartı olmayıp aynı zamanda basın kartı sahibi olan kişiye habere, bilgiye, olaya erişebilme imkanında kolaylık sağlayan ve bu doğrultuda toplumun doğru bilgilendirilmesine araç olan bir karttır.
Bu nedenle, basın kartının niteliği ve ne şekilde verileceği konusunda, bu kartın verileceği kişilerde aranacak şartları içeren temel ilkeler, anılan hakka keyfi bir şekilde müdahale edilmesini önleyecek şekilde düzenlenmelidir.
Basın kartının verilip verilmeyeceği yetkisi komisyona bırakılırken nasıl ve kim tarafından iptal edileceğinin yönetmelikte belirtilmemiştir. Yönetmelik düzenlemeleri, muğlak ifadeler içermesi, net ve açık olmaması, sınırlarının tayin edilmemesi nedeniyle hukuki öngörülebilirlik ve belirlilik ilkesine aykırıdır.
Diğer taraftan, anılan düzenlemeler çerçevesinde değerlendirilen fiillere ilişkin tespitin hangi usulle ne şekilde yapılacağı soruları açıkta kalmakta olup bu sürece ilişkin soruşturma ya da inceleme yapılıp yapılmayacağı, ilgililerin savunmalarının alınıp alınmayacağı da belirsizdir. Kaldı ki, “savunma hakkı” bireyin en temel haklarından olduğu ve Anayasa’mızda da bu durumun hüküm altına alındığı, bu hakkın ihlal edilmesinin hukuka aykırılık oluşturacağı açıktır.
TIKLAYIN- BİA Medya Gözlem Raporları 2001-2021
TIKLAYIN- BİA Medya Gözlem Veri Tabanı
İdare tarafından, bu düzenlemelerin içeriğinin geniş tutulması, muğlak ifadeler kullanılarak, sınırlarının tam olarak belirtilmemesi nedeniyle basın kartının iptali konusunda tanınan yetkinin keyfi olarak kullanılabileceği ve idareyle bireyin bu anlamda karşı karşıya gelebileceği de göz önünde bulundurularak, düzenlemenin çerçevesinin açık ve net şekilde belirlenmesi gerekmektedir.”[i]
Hakkınızda her türlü bilgiyi toplamaya, depolamaya ve işlemeye yetkili CB İletişim Başkanlığı görüş, düşünce ve takdirine bağlı düzene uygun, sicili temiz, sarı basın kartı taşıyan gazeteci arayışı zihniyetine uygun gazeteci olunmayacaktır.
Sararmış basın kartı sahibi olmak hakkında takdir yetkisi İletişim Başkanlığına ait değildir.
Buna toplum karar verir. Gazeteci, gazetecidir.
Gerçi basın özgürlüğü sarı basın kartı ile birlikte verilmiyor; uzun ve zor mücadelelerle kazanılıyor. (Fİ/RT)