Aile içi şiddet kurbanı I.O.A. ile onunla Radikal gazetesinde söyleşi yapan Ezgi Başaran sayesinde tanıştım. Kısaca size de tanıtayım:
I.O.A. dokuz yıllık evli bir kadın. Sekiz yaşında oğlu var. İki üniversite bitirmiş. Televizyon spikeri. Milli sporcu. Türkiye-2011 Vücut Geliştirme Şampiyonu. Bu aralar Eylül ayında yapılacak olan şampiyonaya hazırlanıyor. Hedefi, Dünya Şampiyonasına katılmak.
Evliliğinde bir süredir sorun yaşayan I.O.A.'nın bir gün eşiyle aralarında başlayan tartışma küfür ve tehditle sürüp, fiziksel şiddete dönüşüyor. Saçı çekiliyor, yere düşürülüp kafasına, boynuna, şahdamarına, eline aralıksız darbeler alıyor. Eşi bıçakla saldırınca kendini odaya kilitleyip, polis çağırıyor. Ve ALO 155, Karakol, Savcılık, Adli Tıp şeklinde işleyen yıpratıcı bir süreç başlıyor.
Maruz kaldığı fiziksel şiddet sonrası gelişen bu süreçte yaşadıklarını "Yaptığım spor hayatımı kurtardı ama bu süreçte şiddete uğrayan bir kadının nelerle uğraştığını görüp, ürktüm" şeklinde ifade eden I.O.A.'ya kulak verelim istiyorum önce. Sonra bu söyleşinin ardından kamuoyundaki gelişmeleri tartışacağım.
I.O.A. Diyor ki
I.O.A. diyor ki: "Polis ikimizi de karakola götürdü. Sonra ben rapor almak için Adli Tıp'a gittim. Bakırköy'de bir devlet hastanesinde muayene oldum, sonra Adli Tıp'a gittim. Meğer raporu alabilmek için 75 lira gerekiyormuş. Zaten fiziksel ve ruhsal olarak darmaduman olmuş bir kadın olarak gidiyorsunuz ve bunu kanıtlamanız için her adımda sizden para isteniyor. Bu 75 lirayı verebilecek olan var, olmayıp vazgeçecek olan var. "
I.O.A. diyor ki: " Göğüs kafesimde, elmacık kemiklerimde, elimde ve boynumda darp izleri vardı. Nefes alırken acı çekiyordum. Neyse ki kırık yokmuş. Çenem yerinden çıkmış. Gözüme vurmadı, ama elmacık kemiğime denk geldiği için morardı. Morarmasaydı karakolda inandırıcı bulunmayabilirdim. Adli Tıp Raporu'nda 'ölümcül darbe' almadığım yazılı. Çünkü sağlam bir kadınım. Beni boğmak istese bile kaslar yüzünden boğamaz."
I.O.A. diyor ki: "Karakoldan ayrı ayrı çıktık. Ben birkaç parça eşyamı almak için eve döndüm. 15 dakika sonra eşim eve geldi. Yani o hırsla gelip bana tekrar zarar verebilirdi. Bir sürü kadın böyle ölüyor. Hemen memur beyi arayıp 'Niye bırakıyorsunuz' dedim, 'Eve geleceğini tahmin etmemiştik' demezler mi... Kavga edip karakola gitmişiz, bir saat sonra aynı evdeyiz. Sadece 'Pılını pırtını topla git' dedi. Zaten onu yapacaktım. İki gün önce o evde yokken gidip toplanayım dedim ki ne göreyim, kilidi değiştirmiş. Kendi evime giremedim yani, düşün. "
I.O.A. diyor ki: "Hem boşanma davası hem de ceza davası açtım. Şimdi annemlerde kalıyorum. Yalnız bizim evle annemin evi aynı sokakta. Yani karşılaşabiliriz. Kaç gündür kapıyı sıkı sıkı kapatıyorum, rüyalarıma giriyor. Önce bana yaklaşmaması için bir karar çıkarmak istiyorum. Çünkü beni öldürmeyi aklından geçirdiğini düşünüyorum."
Tepkiler ve Gelişmeler
Yukarıda kısaca verdiğimiz I.O.A.nın bürokratik süreçte yaşadığı sıkıntılar kamuoyunda tepkilere yol açınca, kamusal anlamda "hayırlı" gelişmeler oldu.
Önce Adalet Bakanlığı yetkilileri muayene-rapor ücreti karşılığı alınan 75 lira konusunda açıklama yaptı:
"I.O.A.'dan ücret istenmedi, sadece fatura kesildi, faturayı da savcılık ödeyecek. Adli Tıp Döner Sermaye İşletme Yönetmeliği'ne göre her türlü işlemden ücret alınıyor. Adli muayene ve rapor için de 75 lira ödeniyor. Ancak bu ücreti savcılık üstleniyor. Bu bir formalite. Bakanımız Adli Tıp'tan alınacak muayene ve rapor ücretleri konusunda yaşanan sıkıntıların giderilmesi hususunda talimat verdi.
Şiddet mağdurundan harç ve posta giderleri gibi masraflar alınmayacak."
Sonra İçişleri Bakanlığının "şiddet mağdurlarının korunması" için bir düzenleme yaptığı yer aldı medyada:
"Şiddet mağduru kadınların korunmasında yaşanan aksaklıklara ilişkin olarak alınan, sığınma evlerine yerleştirilme veya geçici olarak korumaya alınması gibi önlemler sorunu çözmeyince Bakanlık; daha önce sadece devlet büyüklerinin korunmasını sağlayan ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasası'na göre hakkında can güvenliği tehdidi olan kişilere tanınan 'koruma' uygulamasının, şiddet mağduru kadınları da içermesi için 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Yasası'na bağlı olarak Koruma Hizmetleri Yönetmeliği'ne 'Şiddete karşı koruma' başlığıyla yeni bir madde ekliyor. Buna göre, şiddete maruz kaldığı veya maruz kalma ihtimali bulunduğu tespit edilen kadınlar, mahallin en büyük mülki amirin kararıyla derhal korumaya alınacak. Korumanın süresi ve biçimi mülki amirin kararıyla belirlenecek."
Şiddetten Korunma
Yukarıda yer verdiğimiz kamusal anlamdaki iki "hayırlı" gelişme önemli. Çünkü aile içi şiddet bir toplum sağlığı sorunu. Çünkü devlet aile içi şiddet kurbanlarını korumak zorunda.
Konuya ilişkin yapılacak her türlü yasal düzenleme ile geliştirilecek toplumsal farkındalık ve duyarlılık nice Ayşe Paşalı'ları ölmekten ve nice I.O.A.'ları şiddetten korumaya katkı sağlar.
Bu bağlamda henüz taslak aşamasındaki "Kadın ve Aile Bireylerinin Şiddetten Korunmasına Dair Kanun Tasarısı" da çok önemli.
Tasarıda anlamlı ve önemli düzenlemeler var:
Kanımca; kanun genel olarak olumlu ve ilgili yönetmeliğe görece çok daha detaylı. Başlık, metnin ruhunu yansıtıyor ve burada "kadın"ın zikredilmesi önemli. Kanunun uygulanması esnasında hakimlerin -ille de ve her şeye karşın- "aileyi bir arada tutma" eğilimini terk ettiremese bile, uzaklaşmalarına katkı vereceğini düşünüyorum. Kanunda yaptırımlara net olarak yer verilmiş.
Kanun sadece şiddete uğrayan veya uğrama tehlikesi bulunan evli kadınları değil, nişanlı, yakın ilişki içinde yaşayan, nişanlılık veya evlilik birliği/ beraberliği herhangi bir sebeple sona ermiş kadınları da, yani tüm kadın gruplarını kapsadığından bakış açısı da doğru. Şiddet tanımı geniş tutulmuş.
Sadece kaba kuvvet içeren saldırgan davranışları değil; aşağılama, tehdit etme, ekonomik özgürlüğünü kısıtlama, zorla evlendirme vb. gibi kurban kişinin kendisine olan saygısı ile kendisine ve çevresine olan güvenini azaltan, korku duymasına sebep olan davranışları da içeriyor. Mağdur bireyin kendisi ya da başka bireylerin durumu Cumhuriyet Başsavcılığına veya kolluk kuvvetlerine şikayet ve ihbar etmesini hükmetmesi de önemli.
Kanunun "insan haklarına dayalı","adil-etkili-süratli usul", "insan onuruna yaraşır hizmet sunumu"," ayrımcılık yapılmaması", "özel ihtimam", "kamu-gönüllü-özel sektör iş birliği", "toplumsal sorumluluk paylaşımı", "eşit ve dengeli dağılım" kavramları dayanağında ilkelendirilmesi anlamlı.
Aile mahkemesi hakiminin şiddet (potansiyel) saldırganına Türk Medeni Kanunu'ndakiler dışında "ortak yaşadıkları konuttan uzaklaştırma, ortak konutu tahsis etme, korunanın ev-okul-işyerine yaklaşmama, eşyalarına zarar vermeme, iletişim araçlarıyla rahatsız etmeme, silah vb.ni kolluk kuvvetlerine teslim etmesi, kamu görevlisiyse çalışma saatleri dışında silahını kurumuna teslim etmesi, sağlık kuruluşunda muayene ve/veya tedavisinin yapılması gibi tedbirleri hükmedebilmesi olumlu.
Şiddet mağduruna geçici maddi yardım sağlanması, mağdur kadın kamu kurumlarında çalışıyorsa iş yerinin değiştirilmesi, savcının 7/24 saat acil korunma kararı çıkartabilmesi, uzaklaştırma tedbirine uymayanlara verilecek hapis cezasının süresinin arttırılması, önce tedbir alınması sonra denetimli serbestlikten uzman raporu istenmesi, sivil toplum örgütleri dahil sektörler arası işbirliğini öngörmesi, savcılıklarda şiddetten koruma büroları kurulması ve bu alanda çalışan tüm personelin bu konuda eğitim almış olmasını hükmetmesi, rehabilitasyon hizmetlerini sınırlı olarak tanımlayıp ağırlıklı olarak denetimli serbestlik merkezlerinin sorumluluğuna vermesi kanunun getirdiği anlamlı yenilikler.
Ayrıca barınma yeri tahsis edilenlerin kimlik ve adresinin gizli tutulması ile ayrı tebligat adresi belirlenmesi, şiddet kurbanı bireyin başvuruda bulunması halinde şiddeti kanıtlamasının istenmemesi, acil koruyucu tedbir kararı verilinceye kadar kolluk görevlilerinin mağdur için güvenlik tedbiri almakla yükümlü kılması, harç ve masraflardan muafiyet getirmesi, sosyal güvencesi olmayan mağdurlarının sağlık giderlerinin de Sağlık Bakanlığı'ınca karşılanmasına ilişkin hükümler getirmesi olumlu.
Tasarıda anlamlı ve önemli eksiklikler var
Mesela... 5'inci Maddede zikredilen koruyucu tedbirlere saldırgan baba ise tedbir süresince çocukla şahsi ilişki kurmasına izin verilmemesi eklenebilir. Niye? Genellikle şiddet saldırganları çocuğu kadına ulaşmak için kullanıyor. Ortak çocuklarını kaçırarak, kadını eve dolayısıyla kendine geri dönmeye mecbur etmek sıkça kullanılan bir yol. Farklı bir hakimden 'şahsi ilişki kurma' kararı alma da sıkça başvurulan bir başka yol. Yaşadığı şiddet ortamı nedeniyle travmatik etkilere maruz kalan çocuğun dolaylı olarak şiddet kurbanı olduğu gerçeği göz önüne alan bir düzenleme yapılabilir.
Mesela... 3'üncü Maddede zikredilen tedbirin değiştirilmesi veya sona ermesi hallerine "hayati risk olduğu takdirde yeniden tedbir alınmasına karar verilmeden eski tedbirin sona erdirilmemesi" eklenebilir. Risk durumunun tekrar değerlendirilmesine ilişkin bir düzenleme yapılması da hakimi dosyayı takiple zorunlu kılacaktır.
Mesela... Şiddet mağduruna Ceza Muhakemeleri Kanunu(CMK)'nda olduğu gibi "karakolda, savcılıktayken hemen telefonla günün 24 saati ücretsiz avukat atanması eklenebilir. Bilindiği üzere mevcut uygulamada mağdur birey BARO'ya başvurup gerekli işlemleri yaparsa avukat hizmetinden yararlanabiliyor. Tasarıya CMK'dakine benzer bir düzenleme getirilmesi anlamlı olacaktır.
Mesela... Aile yanında yaşam sürdüren henüz okulu bitmemiş ya da işsiz olan 18-25 yaş arasındaki erkeklerden ailenin diğer üyelerinden şiddet görmesi yada şiddet görmesi riski olması olanlar için hakim barınma yeri sağlanmasına karar verse bile barınabilecekleri her hangi bir kurumun ülkemizde olmadığını biliyorum. Bu yaş grubunun mağduriyetinin önlenmesini için bir kurum oluşturulabilir mi?
* * * * *
Yazmaya ara verip sanal alemde gezinmeğe başladığımda, koca dayağından kaçarken balkondan düşen G.C.'nin Radikal gazetesinde acı dolu feryadını duydum.
Sahi sizde "Ben daha hastaneden taburcu olmadan o kişi karakoldan serbest bırakıldı. Can güvenliğim tehlikede. Devletten koruma istiyorum ve çok korkuyorum. Bana ve aileme sahip çıksınlar" diye feryad eden G.C.'nin sesini duyuyor musunuz? (ŞD)