Her hikaye anlatıcısı hikayesini bildiği kadarını anlatır, her hikaye dinleyicisi de hikayenin anlatıldığı kadarını bilir.
O da anlatır hikayesini, adalet mülkün temelidir, cümlesinin altında.
Adı Yusuf… Durmadan çekiştirip duran kaderinden olsa gerek soyadı da Kara… Yusuf Kara… Kaderi bu ya çekiştirip durur… Diyarbakırlı.
Erken yitirdi yanı başındakileri, annesini ve babasını. Çocuk olamadı… İçinde gönlünce, nefes nefese kalan bir çocuk olamadı.
Kötülük, acı, yoksulluk, yoksunluk, ölüm zamanı yıllarına takılıp kaldı çocukluğu.
Büyür sonra, çocuk olamadan… Aradan uzun bir zaman geçer, saçlarına düşen aklar bunu anlatır, bunu söyler.
Ovalar, dağlar, şehirler görür… Diyarbakır, İstanbul olur.
Ölüm görür. Yoksulluk görür. Karanlık görür. Karanlıkta insan, insan da kötülük görür.
Kaderi bu ya çekiştirip durur, hiç durmadan… Kötülüğün, acının, yoksulluğun, ölümün, dumanı tütmeye devam eder.
Oysa, o yaşamak ister… Bir de sevmek… Çalmadan çırpmadan, eliyle, gözüyle, onuruyla emeğiyle yaşamak ve sevmek ister.
Acısıyla, yaşanmışlığıyla benzeyen bir beden düşer içindeki boşluğa… Kendisine benzeyen bir yalnızlıktır, Sebahat.
Boşluğunu dolduran kadınla bir pencere açılır gece ile gündüzün arasındaki yaşamına... Boşluğunun sapa yollarını kateder emeğiyle. Bir hayat kurar acı dünyaya.
İnsanların hep iyi yanlarını görmek ister… Beyaz beyaz bakmak ister insana. Hayata. Direnir acı dünyaya.
Lakin insan kötüdür, daha karadır. Yer vermezler ona bu hayatta… Kötülük, acı gelir gider, gider gelir peşinden… Karanlığa çekerler beyaz beyaz baktığı hayatını.
Aşağılanır, horlanır, ötelenir, tekmelenir, dövülür, hapislere sürülür. Kendisine benzeyen yalnızlığıyla, Sebahat’la hayata bıraktığı düşünü, çocuğunu da yitirir.
O, her şeyini yitiren Yusuf olur. Ne yana baksa, ne yöne gitse acıdır bu dünya... Bıçaklamak, delip yarmak ister bu dünyayı… Hayata acılar diken insanlara savurur bıçağını... Yaralar onları. Öldürür onları.
Mahkemeye çıkarılır... Adalet mülkün temelidir, cümlesi altında hakimin sorduğu “yaşın kaç” sorusuna “yaşamadım ki yaşım olsun” diye yanıt verir.
Hakim: Adın, soyadın?
Yusuf: Yusuf Kara.
Hakim: Babanın adı?
Yusuf: Rıza.
Hakim: Ananın adı?
Yusuf: Zehra.
Hakim: Doğum yerin?
Yusuf: Diyarbakır.
Hakim: Kaç yaşındasın?
Yusuf: ...
Hakim: Kaç yaşındasın dedim.
Yusuf: Yaşım yok. ben yaşamadım
Hakim: Yaşım yok ne demek?
Yusuf: Yaşamadım ki yaşım olsun
Hakim: Akli muvazenen bozuk mu yani bunu mu demek istiyorsun?
Yusuf: Hayır, aklım başımda ama ben yaşamadım
Hakim: Yedi kişiyi yaraladın, niçin? Onlarla bir alışverişin yok muydu, bir husumetin falan?
Yusuf: Hayır, yoktur, hiçbirini de tanımam etmem.
Hakim: Tanımadığın insanlara niçin saldırdın öyleyse, sebebi ne?
Yusuf: Sebebi yok.
Hakim: Deli misin sen oğlum.
Yusuf: Deli değilim. İnsanlar beni tekmelerken deli miydiler? Kalleşlik yapanlar deli miydiler? Kuru ekmeği çok görenler deli miydiler? Beni tanıyorlar mıydı, bir husumet mi vardı ki vurdular ha?. Vurdular beni.
...
Yusuf: Hep sen sordun hakim bey, şimdi ben soruyorum. Yaşadım mı ben? (KT/HK)
* Film: Acı Dünya Yönetmen: Ümit Efekan, Oynayanlar: Tarık Akan, Harika Avcı 1986