Türkiye sinemasının çocuklara bitmeyecek bir borcu vardır, en çok da devletin öldürdüğü çocuklara... Çünkü bu ülkenin sineması çocukları hep unuttu.
Dünya sineması ise kamerasının merkezine çocukları koyan yönetmenlerin filmleriyle anıla gelir… Onlara selam durur.
Bunlardan biri de on üç yaşında bir adaletsizliğin olduğunu fark eden, kendisine dayatılan hayatın içine girmek istemeyen bir çocuğun başkaldırışıyla nasıl da özgürlüğü için, hiç görmediği, düşünü kurduğu yere varıp alabildiğine yaşamak için “dört yüz darbe” ile ortalığı darmadağın ettiğini anlatan Yeni Dalga akımının başucu filmlerinden “400 Darbe”dir.
Film; aile, okul, ıslahevi, toplum üzerinden var olan kurulu düzeni eleştirerek Antoine adlı çocuğun özgürlüğünün peşinden koşmasını anlatır.
Özgürlüğü için Antoine en sonunda o çok görmek istediği, düşünü kurduğu yere alabildiğine yaşamak için durmadan koşar.
Koşar, koşar dosdoğru önünde duran yükseltilmiş duvarların sınırlarına takılmadan.
Koşar; çalılıklar boyu, çayır çimen, duvarlar, elma ağaçları, kuş sesleri boyunca… Geçtiği evlerin kapıları kapalı, perdeleri ise örtük.
Kimseler yok, o vardır, bir de toza kesilmiş yollardan koşarak geçtiği ayaklarının sesi… Ve sonra yine çalılıklar, çayır çimen, duvarlar, elma ağaçları, kuş sesleri… Bilmediği bir Tanrı’ya dua eder gibi, içinde hiç bilmediği ama hep tanıdığı gittikçe büyüyüp genişleyen bir duygu vardır.
Öylesine koşar ki nefes nefese, bir ara göğsünün içine sancı düşüverir sanki… Bir yürek çırpıntısı onun ki, bir serçenin canlılığı gibi… Götürür onu yürek çırpıntısı.
Yaklaşır, yaklaşır… Yaklaştıkça kokusu gelir burnuna, sesi gelir duymasını bilen kulaklarına… Duyarak ve koklayarak koşar yeniden… Yaklaştıkça sancılanır göğsü yeniden.
Koşa dura, koklayarak ve duyarak, yürek sancısı ile varır varmak istediği yere; denizine
Denizin soluğu soluğuna karışarak küçük bedeninden içeri girip buluverir yürek sancısını… Sancısı bir daha dönmemecesine çıkıverir o küçük canından.
Yürür denizin üzerinden, küçük küçük adımlarla... Dokunuverir ayaklarıyla suyun yüzüne, suyun küçük dalgaları da bir gelip bir giderek sevip okşayıverir onu kendisine getiren ayakları.
Ayaklarında hissettiği bir titremeyle, üşüme değil bu, bir sıcaklık, yüreğinin sevgiyle bedeninden fırlamasıdır bu titreme, ilerler suyun içinde.
Sonra bir an, sadece bir an durur ve bakar, bizlere, sizlere, hepimize... Bütün çocuklar nasıl bakarsa o da öyle bakar... Çok şey, her şey, bir şey söylemek ister gibi bakar, on üç yaşın yaşanmışlığıyla... Lakin susar, konuşmaz... Kırgındır hepimize, bütün çocuklar gibi... Çünkü suçluyuz.
* Filmin adı: 400 Darbe (Les quatre cents coups) Yönetmen: François Truffaut, 1959