Bugün dünyayı ve insan sağlığını bozan enerji politikası ve endüstrileri belli güçlerin tekelindedir (kamu adına talan yapan kamu kurumları dahil). Bu enerjilerin kullanılma amaçları özel teşebbüs sisteminin amaç ve çıkarlarıyla belirlenir. Bu amaçlara ulaşmak için de endüstriler hem doğal kaynakları hem de insan emeğini insafsızca sömürmektedir ve bunun da kendiliğinden gelişeceğini umamayız. Çünkü değişim ancak amaçların değişimiyle ortaya çıkar. Amaç da maksimum çıkar sağlama olunca, değişim beklemek en azından ekonomik anlamda gülünç olur.
Enerji endüstrilerinin yerel ve uluslararası yapısına, yüksek teknolojik makineler ve ucuz emek kullanımına, alternatif kaynaklara kaymanın bu endüstrilere getireceği kayıp veya kazanca bakarsak, yarattığı onca tahribata rağmen neden fosil-enerji, nükleer enerji, baraj ve HES'lerden vazgeçilemediğini ve diretildiğini daha açık bir şekilde anlarız.
Egemen enerji politikaları kapital iktidarın sembolleri olan gökdelen, köprü, kule ve AVM'leri geceleri ışıklar içinde aydınlatırken; “enerji tasarrufu et, evde az ışık yak” diye halktan tutum değişimi istemesi ironik bir durumdur. Yazık ki israfçı ve çevreyi zehirleyen sermaye düzeninin “çevreyi temiz tutalım” diye reklam yaptığı sapık bir toplumsal anlayış ve ilişki ortamında yaşıyoruz. Endüstride tutum değişimi, endüstrilerin amaç revizyonunu gerektirir ki, bu da yapısal revizyonu gerekli kılar. Buradaki sorun, insanlığın alternatifler bulmaması sorunu değildir. Sorun, kaynakların, insan enerjisinin ve emeğinin belli bir alan içine, belli amaçlar için hapsedilmesidir.
Alternatif enerji kaynaklarının başında güneşten faydalanarak elde edilen yenilebilir enerji gelir. Rüzgâr gücü, bio-kitle enerjisi, jeo-termal enerji ve güneş enerjisi fosil enerjisinden çok daha verimli enerji üretimi ve ekonomisi sağlayabilir. Bu enerjiyi gaz biçimine dönüştürerek -örneğin hidrojen gazı- taşınabilir ve kullanılabilir hale getirilebilir. Hidrojen, ev eşyalarından uçaklara kadar hemen her alanda kullanılabilir. Yanması sonucu, fosil yakıtın aksine, hava kirliliği ve sera etkisi yaratmaz.
Doğayla daha uyumlu enerji teknolojilerinin bugün kullanılmaya başlandığını varsayarsak eğer, bu teknolojilerin sermayedarlar ve tüccar devlet kurumları tarafından liberal pazara sürüleceği gerçeğini acı biçimde görmüş oluruz. Zira enerjinin ihtiyaçtan fazla üretildiği ve uluslar arası arenada pazarlık ve siyaset konusu olduğunu biliyoruz. Mesele bu enerji elde etme yöntemlerinin halk çıkarına işleyen eko-sosyal bir düzen içinde hayat bulmasıdır.
Alternatif teknoloji ve enerji politikasının hayat bulması, kapitalist düzen ekonomisini yerinden etmeden hak ettiği yeri bulamayacaktır. Toplumsal sınıflaşmanın beş bin yıllık tarihsel evrimi bugün doğal kaynakları tüketen ve evrende ciddi tahribatlar yaratan ekolojik bir sorunsala dönüşmüştür. Tüketim ve pazar ekonomisi odaklı toplumsal düzen içinde “ihtiyaç” ekseninde değil, daha fazla “kâr” elde etmek adına, enerji elde etmenin kirli yöntemleri uygulanıyor.
Doğal çevreyi korumak ve güçlendirmek için alternatif teknikleri savunmak tek başına yeterli görünmüyor. Sadece toplumsal sömürüyü değil doğanın sömürülmesini, sadece tahripkâr enerji politikasını değil onun metalaşmasını ve pazarlanmasını, sadece devletin hırs ekonomisini ve araçsallarını değil tüm toplumsal sınıfları ve devleti ortadan kaldırmalıyız. Yerine ademimerkezi sisteme dayalı kolektif, komünal eko-topluluklar kurmalıyız. Sömürü teknolojisini eko-teknolojiye dönüştürmeli, en az kirlenme yaratan enerji teknikleriyle bir enerji politikası oluşturmalıyız. Medyanın ve kapital güçlerin güdümlediği ihtiyaçlar değil, sağlıklı yaşamı destekleyen zaruri bireysel ihtiyaçlar hayata geçirilmelidir. Ekolojik kuruluş ile toplumsal kurutuluşun eş güdümlü inşası evrenin ömrünü uzatmış olacaktır.
Mümkün olduğunca çok insanımız devletin toplum aleyhine kullandığı teknolojiye karşı çıkma düşüncesi ile teknoloji ve enerji hakkında daha fazla bilgi edinmesi gerekiyor.
Alternatif teknoloji, ancak alternatif değerlere yansıyan bir siyasal pratikte inşa edilecek alternatif bir toplum yaratma mücadelesi içinde oluşturulabilir. Bunu başarmak ya da yenilgiye ortak olmak bizlerin elinde... (HA/HK)
Kaynak: Alternatif Teknoloji (David Dickson), Çevre Sorunları (İrfan Erdoğan&Nazmiye Ejder), Ekolojik Bir Topluma Doğru (Murray Bookchin), Kentsiz Kentleşme (Murray Bookchin)