“Bugün tarihe bir not yazdık. Önemli olan bundan sonra bu notun hikâyesine devam edebilmek. İnanıyorum, olacak. Bu hikâyeyi hep beraber yazacağız…”
Hayat bazen “Hem şaşırtıcı hem de değil” hakikaten. Tiyatro sanatçısı bir kadının, başrol oyuncu olarak yer aldığı Kürtçe oyunun en sonunda söyleyeceği bu cümle, bir yazının ilk cümlesi olabiliyor.
Gaziosmanpaşa Kaymakamlığı’nca “kamu düzenini bozuyor” gerekçesi ile yasaklanan Kürtçe oyun “Bêrû/Yüzsüz"den söz ediyorum.
Eğer, oyun “kamu düzenimizi bozmasaydı”, 106 yıl içinde ilk kez İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin sahnesinde bir Kürtçe oyun izleyecektik. Bu tarihi an neyse gerçekleşmedi de kamu düzenimiz bozulmadı.
Oyunu yaklaşık 3 yıl önce özel bir tiyatroda Türkçe üst yazılı hali ile izlemiştim. Oyunu takip ederken yazıyı da takip etmek zor olduğundan ilk 10 dakikadan sonra oyuna zihnimi verip tek tük bildiğim Kürtçemle her anına neredeyse gülmüştüm. Gülerken de en çok gülmekten gözlerinden yaşlar akan Kürtçe bilen izleyiciye şaşırmış ve kıyısından köşesinden o anlarına ortak olmuştum.
Eh oyunun yasaklandığını hele “PKK propagandasını” yaptığını duyunca soluğu Mezopotamya Kültür Merkezi’nde aldım.
Öyle ya tiyatro oyunu sırf Kürtçe olduğu için böyle bir propaganda yapıyorsa oyunun emektarları Ömer Şahin ve Rugeş Kırıcı’ya durumu sormam gerekti.
İçinde tek bir kere bile “PKK”, “Kürt” kelimeleri geçmeyen yazıldığı dönemin politik hicivlerini taşıyan oyun nasıl oluyor da bana “pranganda yapıyordu?”
Düşündüğüm gibi olmadı, Şahin ve Kırıcı’dan geldi ilk soru: “Sen bu oyundan etkilenip gidip kamu düzenini bozdun mu?”
İşin sohbet kısmı bir yana, oturup yasaklandıktan sonra “Bêrû”ye artan ilgiyi konuştuk. Rugeş Kırıcı, yasaklama kararının ardından Türkiyeli gazeteciler kadar Fransa, Almanya ve İtalya’dan da gazetecilere görüş verdiklerini söylüyor.
“O kadar tehikeli olduğumuzu bilmiyordum"
Fotoğraf: Zeynep Kuray
Türkiyeli bazı yayın organlarında hedef gösterilmeseydiler, tiyatro tarihi açısından başka bir süreç başlayacağını belirten Rugeş Kırıcı, “Karara hem şaşırdık hem de şaşırmadık. Oyundan bir gün önce bir Alman kanalı geldi. ‘Yarın sizi ne bekliyor?’ dedi.
‘Bilmiyoruz, neyle karşılaşağımızı bilmiyoruz’ dedik.
"Ertesi gün yasaklama kararı duyulunca kadın şok olmuş. Biz de sahnedeydik. Son ışık provası alacaktık. Biri geldi, ‘Polis sizi aşağıda bekliyor’ dedi.
İndik hemen, elinde de tebligat vardı polisin. ‘Neyi tehdit ediyoruz?’ dedim. Bir maddeler dizilmiş fakat oyuna dair net bilgi yok. Tepkim şu oldu. ‘O kadar tehlikeli olduğumuzu bilmiyordum’ dedim.
'Muhatabımız belediye, onlar gelsin, öyle hareket edelim' dedik. Onlar da gelince, durum biraz daha netleşti.” diye anlatıyor.
“Oyuna ilgi yoğundu”
Sonrasını merak ediyorum, “Acaba belediye yetkilileri yasak kararına ne tepki vermişti?” Ömer Şahin’den geliyor yanıtı:
“İBB Kültür Müdürü geldi. Oyunun ilk duyurulduğu günden beri telefonların kilitlendiğini, yoğun ilgi olduğunu, herkesin heyecanla oyunu beklediğini söyledi. Oyunun tüm biletleri bitmiş. Ama yasak kararına da uymak gerektiğini, hukuki süreçle devam edileceğini söyledi. Bu destek elbette çok kıymetli.”
İzleyiciye mesaj: Biletiniz başka oyunda geçerlidir
Polisin kendilerinin sahneyi terk edene kadar kapıda beklediğini anlatan Kırıcı, bazı medya kurumlarınca hedef gösterildiklerini hatırlatıyor:
“Oyun programı bir aydır belliydi. Soğukkanlı davranmaya çalıştık. O süre içinde tebligatı ilgili yerlerle paylaştık. İnanılmaz bir destek gördük. Ayrıca izleyicilere mesaj gitmiş. ‘Biletiniz başka oyunlarda geçerlidir’ diye. İlk kez Kürtçe oyun sahnelenecekti. Biz hukuki olarak sonuna kadar gideceğiz. Biletler bitmiş. Sahnede belki 100 kişi izleyecekti, Erdoğan sistemi sayesinde tüm dünya oyunumuzdan haberdar oldu.”
“Oyundan suç çıkmayınca, oyunculara yöneldiler”
Bu sırada Ömer Şahin söz alıyor ve “Önce oyun üzerinden gittiler, sonra oyuncuların geçmişlerini ve tiyatromuzu bir şüphe altına bırakmaya çalıştılar. Bu tarihi bir andı. Buna engel olundu. Hakkımızda soruşturma başlatılmış, bu konuda bir bilgimiz yok. İlk açıklama, oyun üzerindendi, oradan bir suç durumu çıkmayınca, başka alanlara yöneldiler. Kendilerini, Türkiye’ye ve dünyaya rezil ettiler” diyor.
“Türkçe tiyatro da engellenemez”
“Dario Fo’nun anlatımı zaten politik, biz ona neden bir ekleme yapalım” diyen Şahin, İBB’nin ve CHP’nin desteğinde önemli olduğunu söylüyor:
“İmamoğlu’nun geri adım atmayacağız demesi, bize destek gelmesi çok kıymeti. Ali Babacan’ın söyledikleri öyle. Gönül ister ki bu konuda siyaset bir üstü bir yaklaşım, dayanışma olsun. Bize gelen desteklere bakınca inanılmaz farklı yerlerden ortak destekler geldiğini görüyorum. Orada, sosyal medyadaki tepkilerde 'Kürtçe tiyatro engellenemez' yazıyor.
"Fakat Türkçe tiyatro da engellenemez. Sanat engellenemez. Bu saçmalığa imza atanların daha nereye kadar gideceklerini merak ediyoruz. Kendi yasaklarını neden yalanlarla meşrulaştırmaya çalışıyorlar. Evet olabilir, bir yaklaşım sorunu olabilir, bir mahkeme ‘biz yürütmeyi durduruyoruz’ desin. Ama bizim açımızdan mesele AİHM’e kadar gidecek…”
“Peki hanginiz hakkında soruşturma başlatıldı?” dediğimde Kırıcı, “Şu an isim olarak bir bilgimiz yok, 'oyun üzerinde' bir soruşturma olduğunu duyduk. Bizi hedef gösterenler nefret suçu işlediler. Bilmedikleri bir oyunu hedef gösterdiler. Bizi hedef gösterdiler. Keşke hukuki süreci o zaman başlatsaydık” diyor.
Oyun 3 yıldır sahneleniyor
Bu arada “Teatra Jiyana Nû/Yeni Yaşam Tiyatrosu”nun şimdiye kadar en az 100 kez sahnelendiğini belirten iki sanatçı, “Gelip oyunlarımızı izlediler. Tüm bilgilerimiz Emniyet Müdürlüğü’nde var. Gelip oyunu izlediler, notlar aldılar. Biz bu oyunla ödül aldık. 3 yıldır oynanan oyun şimdi mi kamu düzenini mi bozuyor?” diye soruyor.
“O sahneler bizim de hakkımız”
Bu arada iki sanatçı emekçinin şöyle bir çağrısı var, elçiye zeval olmasın:
“Bizi hedef gösterenlere sesleniyoruz. Bizi tanımak istiyorlarsa oyunlarımıza gelsinler. Bizi hedef göstermesinler. O sahneler bizim de hakkımız. Bizim her şeyimiz belli. Biz diğer tüm profesyonel gruplar gibi tiyatro yapan bir grubuz.
"Tek farkımız kendi dilimizle yapıyoruz. O belediyelerin sahneleri bizim de hakkımız. Sadece Kürtçe için değil, tüm kültürlerin de hakkı. Bu belki bir adımdı, zor oldu, olacaktır. Buna inancımız var. Biz o sahnelerden vazgeçmeyeceğiz. O sahnelerde oynama ısrarımızdan vazgeçmeyeceğiz.”
Sürece dairİBB Şehir Tiyatroları'nın 50 özel tiyatroya destek vermek amacıyla sahnelerini açması sonrasında TJN tiyatro topluluğu başvurusunu yapmış, İBB Şehir Tiyatroları da oyunun Gaziosmanpaşa Sahnesi'nde oynanmasına onay vermişti. Dari Fo'nun oyununu Dilawer Zeraq Kürtçe'ye çevirdi. Nazmi Karaman'ın yönetip Rugeş Kırıcı, Ömer Şahin, Rewşan Apaydın ve Cihat Ekinci ile birlikte oynadığı oyun eğer yasaklanmasaydı Şehir Tiyatroları'nın 106 yıllık tarihinde bilinen ilk Kürtçe oyun olacaktı. |
(EMK)