Adalet Bakanı çıktı, diyor ki “Kadınlara, hayvanlara şiddet uygulayan erkekler anında tutuklanacak. Mağdurlara adalet sağlayacağız. Kendilerini yalnız hissetmeyecekler. Sığınaklara giden kadınlar, çocukları ile birlikte orada güvenli bir yaşam sürdürebilecek. Öyle hapishane gibi bir ortam değil, yaşadıkları sığınakta söz sahibi olacaklar. İlgili çalışmalarımız neticelendi. Önümüzdeki günlerde Resmi Gazete'de olacak."
Bakanımız bir kadın.
Müjde
Kadın Bakanı da konuştu. O da diyor ki, “Bundan sonra İstanbul Sözleşmesi’ni etkin olarak uygulamayan tüm kamu personeli hakkında yasal işlem başlatılacak.
"Velayet ve nafaka hakkı başta olmak üzere boşanmak isteyen kadınların hakları verilecek. Ayrıca, LGBTİ+ kapsayıcılığı olmayan hiçbir hizmeti hayata geçirmeyeceğiz. Bu konuda tüm çalışanlarımıza uluslararası hukuk kriterlerine göre eğitim vereceğiz.
“Bir de müjemiz var... Kadın istihdamını artırmak için kamuya personel alırken kadın ve LGBTİ+’lara öncelik verilmesi gündemimizdeydi, biliyorsunuz, sonuca bağlandı. Ekonomistlerin ve bu alandaki akademisyenlerin önerileri ile bu önceliklendirme kararı da Meclis'ten geçti.
“Yine yıpranma payı da sürekli tartıştığımız bir konuydu. Özellikle kadın gazeteciler, sağlık çalışanları için ek ödemeler yapılacak, istediklerinde erken emeklilik haklarından yaralanacaklar.
"Ayrıca ev içi emeği de gündemimize almıştık biliyorsunuz, bu konuda da çalışmalarımız neticelendi. En az 10 yılını ev kadını olarak geçiren kadınlara emeklilik hakkını düzenledik. Önümüzdeki günlerde Resmi Gazete’de yayınlanır. ”
Son cümleleri de heyecan yarattı.
“Kurumumuza ait sığınaklarda ve erkek şiddeti karşıtı birimlerimizde çalışacak tüm personel İstanbul Sözleşmesi ve 6284 No’lu yasaya hâkim olma durumlarına göre işe alınacak.”
Kadınlar yoksa kararlar geçersiz
Hükümet sözcüsü de konuştu.
“Sevgili basın mensupları biliyorsunuz...Bundan böyle barolar, meslek örgütleri, sendikalar gibi sivil toplum örgütlerinde kadınların katılmadığı toplantılarda alınan kararlar sadece öneri niteliğinde olacak, hükümetin bu önerileri ciddiye alması için kadın ve LGBTİ+ kapsayıcılığı sağlanması şartı aranacak."
“Ayrıca, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü ve 8 Mart Kadınlar Günü’nde tüm kadınlara ve kendisini kadın olarak tanımlayan herkese bir maaş ikramiye sağlanacak.”
Sözcümüz de kadın.
Hakikati yazan sevgili basın
“Sayın basın mensupları, bugün sizi önemli konular hakkında bilgilendirmek için davet ettik. Nefret söylemine karşı Anayasa’nın 10. Maddesi’ni değiştiriyoruz ‘cinsel yönelim’ maddesini getiriyoruz. Kimse cinsel tercihinden dolayı ötekileştirilmeyecek, ayrımcılığa uğramayacak. Bu suçları işleyenler de cezalandırılacak.
"Cezaevlerindeki görüş günleri ortadan kaldırıyoruz. Sadece adli suçlar için olan cezaevlerinde yeni düzenlemeler yapacağız. Siyasi veya düşünce suçlusu kalmadı cezaevlerinde biliyorsunuz.
"Adalet Reformu'muz ve hukukta attığımız adımlarla düşünceyi suç olmaktan çıkardık. Kadınlar cezaevleri kapısında sürünmeyecek artık. Görüş haklarını kullanırken iç çamaşırlarına kadar aranmayacaklar. Tekrar söylüyorum ey basın, bize hep muhalif olan, eleştiren ama ille de doğruyu gösteren, hakikati yazan sevgili basın size sesleniyorum. Bu detayları da yazın...”
Cumhurbaşkanımız dedi bunları, o da kadın!
Herkes konuşur da Dışişleri Bakanımız sessiz kalır mı? O da Zazaca, Gürcüce, Megrelce, Lazca, Hemşince, Kürtçe, Türkçe, Ermenice, Çerkesce, Abhazca dillerinde “Ana dili yaşatır” dedi. O ne alkış kıyamet koptu. O nasıl bir coşku, farklı farklı ama bir o kadar da nasıl bir bütünlük, nasıl bir arada yaşama hali öyle...
Feministlerin toplantısına katıldım “Erkek şiddeti, cinsel istismar meseleleri neredeyse hukuk yollarıyla çözüldü. Erkeklik dönüşüm içinde. Sorun neredeyse kalmadı. Bu yıl hangi sorunu gündeme getirelim?" diye düşünüyorlardı.
Herkes biraz şaşkın. Malum açıklamalar, üst üste.. Halaylar, horonlar, zeybekler kurulmuş... Zılgıtlar, sloganlar hiç susmuyor. Herkes gülümsüyor, farklı siyasal görüşlerden kadın, erkek ve LGBTİ+'lar derin sohbetlere dalmışlar, tartışmalar belirli çevrelerde, karşılıklı anlama ilişkisinden ilerliyor. Aman tanrım neler oluyor? Ülke tam bir şölen alanı...
25 Kasım’a acaba böyle bir atmosferde girebilecek miyiz? Öyle günler de gelecek mi?
Sordum da ben de bilmiyorum. Ama şunu çok iyi biliyorum, başka bir 25 Kasım’ları yaşamak için bugünden mücadele ediyoruz! Dilimizi, medyamızı, siyaset yapış biçimimizi, kendimizi değiştirmemiz gerekiyor!
Afro-Amerikan yazar, şair, dansçı Maya Angelou diyor ya, “Bir kadın ne zaman kendisi için ayağa kalksa, tüm kadınlar için de ayağa kalkar.” Biz de önümüzdeki yılların 25 Kasım'ları için, çocuklar, kadınlar için eşit haklarla yaşamak için şimdiden ayağa kalkacağız!
Yaşasın kadın dayanışması!
Yaşasın eşitlik mücadelesi!
Yazının görseli
Erkek şiddetine karşı her eve #feminizm şart! #25Kasım öncesi feministler sokaklardaydı. Feminist avukatların sosyal medya hesabından paylaşılan fotoğraflar da kadınlar 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele ve Dayanışma Günü'ne dikkat çekiyor. (EMK)