Geçtiğimiz hafta sinemaya gittim. İyi bir film izleyicisi değilim. Arkadaşım tarafından ablukaya alınmasam, herhalde sinemaya gitmezdim.
“Abluka”, tıpkı hikâyedeki şehirler gibi yönetmen Emin Alper tarafından abluka altına alınmış. Sonuçta, sinema eleştirmeni değilim, konu açılırsa, sadece izlediğim için, birkaç söz söyleme hakkını elde ettim.
Film bittiğinde anlamaya çalıştığınız o kadar çok sahne var ki, tekrar, tekrar gözünüzün önüne geliyor. Anlıyorsunuz ki; Siz, yanıbaşındakiniz, öteki , caddelerdeki kalabalıklar, meyhanelerde oturanlar, barlarda içenler, boş boş yürüyenler, işe gidenler, işten gelenler, işsizler, öğrenciler, üniformalılar, siviller, ihanetçiler, ‘’politikler’’, apolitikler dahil herkes abluka altında.
Hayatımız, yaşamımız, kentlerimiz, köylerimiz, şehirlerimiz, suyumuz, nefesimiz, ağacımız, dağlarımız, çiçeklerimiz, böceklerimiz, her şey…
Haziran direnişinde hepimizi heyecanlandıran, sokaklara çıkma cesaretini güçlendiren, insanlığımızı hatırlayıp isyanımızla buluşan şey, bilincimizi bulandıran ablukaya karşı ortaya çıkan itirazdı.
Demek ki Haziran’dan Hazirana ablukacı bocaladı.
Saldırılarını ablukasını kıran yerlere yöneltiyor. Her yerden, her şeyle saldırdı. Öldürdü, öldürttü, yok saydı. Çevirdi, kuşattı, yasakladı, yaktı yıktı, bombaladı, infaz etti. Yalan yazdırdı, ırkçılığı yeniden keşfetti.
1 Kasım’da yüzde 49,5’le iktidar yeniden ilan edildi. Demokrasi, insan hakları, uluslararası hukuk, hepsi rafa kalktı.
Geride bölgede bazı kentlerde barikatlar ve arkasında bedenlerini ablukaya teslim etmeyen genç insanlar kaldı.
Kim bunlar; teröristler mi, özgürlük savaşçıları mı?
Ablukanın tesiri o kadar büyük ki beyinlerimize atılan bomba, akılları ablukanın yanına taşıyor.
Filmdeki Kadir gibi zaaflı, gerçek hayatta yakinen bildiğimiz o kadar çok ‘’Kadir ‘’ var ki... Filmdeki Ahmet tertemiz, saf, duru, ablukanın hem içinde, hem dışında, ama sonuçta öldürüldü.
Hakikati görmek istemeyenler, güce doğru yaklaşanlar, dönenler, üç kuruş için, dönen dolap içinde çırpınanlar size güle, güle.
Hakikat, sokağa çıkmak yasak, denilen kentlerde öldürülen çocuklar kadar gerçektir.
Gerilimli bir film, bu bizim hayatımız, hayatımızı, geleceğimizi, teslim etmeyelim.
Dilini, inancını, aşkını, cinsel yönelimini, cenazesini, yoksulluğunu, oyunu, geleceğini, onurunu, işini, aşını, ormanını, dağlarını, haysiyetini teslim etmeyenler umudumuz sizde.
Bu abluka mutlaka bir gün dağıtılacak.
Sağlam duralım, kaybetmeyeceğiz. (SE/BA)