Tarih, suya düşen bir yaprak misali, akıp gidiyor zamanın koynunda. Ömrümüz, çıkınından bir yılı daha çıkarıp meydana sermekte. Ardımızda bıraktıklarımız ve beklentilerimiz arasında salınıp duruyor ömrümüz.
Yeni olan önümüzde duruyor, eski olansa dünde kalmakta. Biliriz ki bu hayat onu tutkuyla sevenlerin ve tutkuyla sevdiğini hak edenlerin kıymetini iyi bilir.
O yüzden dünden alnının teriyle çıkanlar ve yarına onu hak etmenin gayretiyle yaklaşanlar kıymeti bilinmiş bir hayat süreceklerinden zamanın akıp gitmesinden asla korkmazlar. Varsın takvim yaprakları birer birer kopup gitsin duvarlardan, çünkü umutluyuz yarınlardan.
2010 hem ülkemiz hem de halklarımız için oldukça çetrefilli geçti. Maalesef ne savaş bitti ne de barışın o güzel yüzünü görebildik. Halkların kardeşliğini şiar edinmiş; yurtseverler, demokratlar, devrimciler kirli havanın dağıtılması için uğraşmakta tereddüt etmezken, egemenler ise düzenlerinin devamı için bir an olsun geri durmuyorlardı. Tek dil, tek vatan, tek bayrak edebiyatı yine raflardaki yerini almaya devam ederken, Kürt halkı da varlığını haykırmakta tereddüt etmedi.
Emekçi sınıflar için de zorlu bir yıldı 2010. Sürekli kırpılan haklar, uluslar arası çalışma koşullarına uyulmaması, sigortasız, sendikasız çalıştırılan milyonlarca insan gerçeği her zamanki gibi gözden uzak tutulmaya çalışıldı, ama tekel işçilerinin direnişi gibi irili ufaklı birçok direniş aklımızın ve yüreğimizin sayfalarına yazıldı, yazılmaya devam edecek.
Muhalif sanat ve sanatçı söz konusu olduğunda devlet, her zamanki uygulama, sansür ve yasakların devleti olmaktan geri durmadı. Hakkımda açılan onlarca soruşturma ve davanın kıskacında geçirdim 2010 yılını.
2011'in arifesinde Yargıtay'ın hakkımda daha önce verilmiş bir beraat kararını bozarak yeniden yargılanmamı istemesi bu baskıların artarak sürdürüleceğine bir işarettir.
Avusturya'da Bregenz Başkonsolosu Nuray İnöntepe'nin Devletin bir temsilcisi olarak bu yasakçı ve ırkçı zihniyeti davet edildiği bir Alevi gecesinde; "Ferhat Tunç devlet düşmanıdır, bu adamı çıkartmayın" şeklinde sürdürmesi de nasıl bir devlet gerçeğiyle karşı karşıya bulunduğumuzu anlatmaya yetiyor.
Bu yaklaşım bile önümüzde yılın benim ve benim gibi muhalif olan sanatçılar açısından çok daha zorlu geçeceğinin habercisidir. Burada üzücü olan bütün bu katı ve faşizan uygulamalara rağmen siyasal iktidarı hala "demokrat" gören ve onu umut olarak sunmaya çalışan bazı sözüm ona "sol" "sosyalist" kişi ve guruplardır. Bu durumun önümüzdeki yıl tartışılması gereken bir sorun olarak önümüze çıkacağını şimdiden görür gibiyim.
Kadınların taciz, tecavüz, katledilme başta olmak üzere kendilerine yöneltilen her türlü baskı, şiddet gibi erk araçlarına karşı mücadelesine tanıklık etti 2010.
Onlar yine coplandılar, yine yerlerde sürüklendiler, hatta dövüldüklerinde çocuklarını düşürdüler, ama kadınlık onurunu hiçbir koşulda ayaklar altına düşürmediler.
Aleviler çalıştaylarda düzenin yedeğine alınmaya çalışıldılar, kimlikleri, inanç merkezleri görmezden gelindi, kabul görmedi. Diyanet üzerinden asimilasyon hedefleri devam ediyor, "dönen dönsün ben dönmezem yolumdan" diyenler ise Aleviliğin içeriğinin boşaltılma operasyonuna karşı durmaya çalışıyor ve bu çaba 2011'de de sürecek.
Ülkemizin birçok bölgesine barajlar yapılarak doğa katledilirken, derelerin kardeşliği de ayaktaydı, özellikle Karadeniz ve Dersim coğrafyası başta olmak üzere, doğayla kardeş olan insanlarımız: "kardeşiz dünyayla" diyerek hem halkların hem de derelerin özgürlüğü için subaşlarındaydılar ve yine orada olacaklar, olacağız.
2010 bayrağı 2011'e devrederken, duygularımız düşüncelerimiz ise yürüyüp gitmekte geçmişten geleceğe. Ülkemiz halkları ve emekçilerine daha çok özgürlük ve eşitlik, yüreklere sevgi, dillere barış, derelere kardeşlik, gözlere umut, taşlaşmış vicdanlara sızı, doğaya saygı, düşünceye sınırsızlık talep ve umut ediyorum.
Karanlıkla sarmalanmak istenen ömrümüze ve geleceğimize ışıklı bir pencere açılması temennisiyle halklarımızın ve sevenlerimin yeni yılını kutluyorum, 2011'de de birlikte olmanın yan yana yürümenin taşlarını birlikte örme dileği ile. (FT/EÖ)