Önceki gece İsmail Saymaz'ın kişisel Twitter hesabı üzerinden gerçekleşen bazı yazışmaların ifşa edilmesinin ardından konuyla ilgili olarak bir Twitter kullanıcısı kadınla ufak çaplı bir tartışma yaşadım. Yazdığım birkaç mesajdan bir tanesi yüzlerce defa paylaşılarak Saymaz'ın takipçileri tarafından linç edilmeme, yani hakarete uğramama yol açtı ve son olarak aynı tweet ile Ekşi Sözlük'te bir başlık açıldı.
Ezici çoğunluğu erkek olan bu insanları, taciz hakkında görüş belirten bir kadına bu denli hınçla saldırmaya iten nedir? Ben bunun erkekliklerine saldırmış olmamdan kaynaklandığını düşünüyorum. Eğer bir heteroseksüel erkek karşı cinsle tek iletişim kanalının taciz olduğuna inanıyorsa, tacizin aslında zararlı bir şey olduğundan bahseden kadını elbette susturmak isteyecektir. Tabii bunun ardında kültürümüzde insanların sembol haline getirilmesine olan yatkınlık ve sembollere ne pahasına olursa olsun laf söyletilmemesi gerçeği de yatıyor. Yukarıda sözü geçen insan her ne kadar bir kadını taciz dahi etmiş olsa kitlesine bunu sonuna kadar inkar ettiren aslında bu. Bize sembollerimize körü körüne bağlanmamızı öğreten ezbercilik.
Kadına cinsiyetinden ötürü yaklaşmayı açacak olursam fikrimin özü şu: Bulunduğum herhangi bir ortamda kadın olarak cinsel bir objeye indirgenmekten ve karşı cinsin bana salt bu nedenden dolayı yaklaşmasından rahatsızlık duyuyorum. Ben hormonlarımdan, cinsel organlarımdan ve geriye kalan bedensel özelliklerimden daha fazlasına sahibim. “Kadınlar” dendiğinde aklınıza gelen özellikleri artık zihninizden silin, o basmakalıp fikirlerden sıyrılın, Shift + Delete yapın onlara, çöp kutusunda dahi kalmasınlar. Kadın eşittir kadın diye bir dünya yok. Her birimiz farklıyız, her birimizin düşleri, tutkuları, alışkanlıkları, tikleri, sesi, fikirleri farklı.
Çocukluktan itibaren eylemlerinin sonuçları ile yüzleşmenin öğretilmediği erkeklerin birçoğu hayır'ı bir cevap olarak kabul etmiyor. Hatta birçok erkek, ikili ilişkinin başlayabilmesi için "ısrarın vazgeçilmez olduğunu" düşünüyor. İşte bu ısrar tacizdir. Ve bizler ilişkilerimizi taciz temeli üzerine kuruyoruz. "Zararsız" olarak algılanan yaklaşmalar, karşıdakinin “hayır” demesiyle yaşanabilecek olası sıkıntıdan dolayı taciz edileni, taciz edenden bambaşka bir gerçeklikte yaşamaya mahkûm ediyor. “Bir kadına cinsiyetinden ötürü yaklaşmak tacizdir”in ardında yatan budur. Elbette bunu açabilir, bunun hakkında uzun uzun konuşabilirim. İki gündür yaşanan şey, Twitter'ın fikirlerimizi 140 vuruşla sınırlandırması gerçeğinin bir linç bahanesi haline getirilmesi ve diğer kullanıcıların beni ve fikirlerimi söz konusu tweet'i oluşturan 140 vuruştan ibaret sanması.
Sosyal medya flört etmek için de kullanılabilen bir araç elbette. Bunun için bazı uygulamalar ve siteler zaten mevcut. İnsanlar buralarda kendilerine flört amacı ile hesap oluştururlar, kendileri de diğer kullanıcılara bu amaçla yaklaşırlar. Sanal olmayan ortamda mümkün olan ortam değerlendirmesi, yani karşıdakinin vücut dilinden ilgilenip ilgilenmediğinin saptanması sanal ortamda mümkün olmadığından bu tür uygulama ve siteler son derece faydalı olabilir. Fakat Twitter bir flört sitesi değildir. Hatta araştırmalar gösteriyor ki Twitter kullanıcılarının büyük çoğunluğu, buradaki hesabını haber takibi yapmak için kullanıyor. Yani flört için bulunmadığımız bir yerde gerçekleşen flört girişimi kişilerce pekâlâ taciz olarak algılanabilir.
Peki Türkiye'de taciz gerçekten de yalnızca karşısındakinin ilgilenip ilgilenmediğini yanlış muhakeme edip yaklaşan insanlar tarafından mı gerçekleştiriliyor? Günde kaç kadına yolda yürürken erkekler tarafından laf atılıyor? Kaç kadın toplu taşıma hakkından faydalandığı esnada erkekler tarafından taciz ediliyor? Kaç kadın iş yerinde mevki olarak kendinden üstte olan erkekler tarafından taciz edilip belki de işini kaybetme endişesi ile buna göz yumuyor? Kaç kadın herhangi bir yerde herhangi bir şeyle meşgulken elle veya sözle tacize uğruyor? Binlercesi.
Türkiye'nin ikinci adının “kadın cinayetleri ülkesi“ olmasının sebebi, tacizin de altında yatan kemikleşmiş ataerki değil mi? Elbette.
Hal böyleyken bir kadının hayır'ına “Ne demek hayır? Uzatma“ dediği iddia edilen bir erkeğin tacizinin inkar edilmesi ve hatta bunun “Alfa erkeğim, yürü be koçum" ve benzeri maço naralarla sosyal medyada yayılması; buna karşı ses çıkaran bir başka kadının yüzlerce kullanıcı tarafından günler boyunca hakarete maruz bırakılması nelere sebep olabilecektir? Söyleyeyim: O andan itibaren daha fazla kadının taciz edilmesine ve tacize maruz bırakılanların hakkını aramaya cesaret edememesine.
Bu tavır, yani savunu ve hatta övgü tüm tacizcilere, tacizin belli durumlarda meşruluğu olduğunu söyler. Örneğin “Beyaz, hetero ve saygın bir erkek tarafından gerçekleşirse taciz meşrudur“ der ve “Bir kadın olarak buna karşı ses çıkarma hakkın yoktur” da bunun yanında gelir. Bu tüm diğer tacizcileri güçlendirir ve tacize maruz bırakılanın meşru sesini belki de daha hiç çıkamadan bastırır.
Taciz nedir?
Taciz, herhangi bir bireyin istemediği cinsel şaka, yaklaşım ve sözlerin tamamına maruz bırakılmasına denir. Taciz mutlaka dokunmakla veya bedensel olarak sıkıştırmakla gerçekleşmez, aksine pekâlâ dokunmadan da gerçekleştirilebilir. Yolda yürüyen bir insana cinsiyeti sebebiyle yaklaşmak da tacizdir, örneğin bir erkeğin bir kadına laf atarak onu sözle taciz etmesi veya ona cinsel organını ya da cinsel organının fotoğrafını göstermesi gibi. Kadın her ne kadar yoluna devam etse bile bu onun cinsel tacize uğramadığı anlamına gelmez. Bu da "Kadın eğer istemeseydi olay yerinden uzaklaşırdı" hipotezini çürütüyor: Kadın uzaklaştığı halde tacize maruz bırakılmış oluyor.
Peki tacizin adını koymakta neden bu kadar zorlanıyoruz? Tanınan bir erkek tacizde bulunduğunda neden onu ne pahasına olursa olsun savunmak isteyen yüzlerce erkek (ve bazı erkek olmayanlar) sosyal medyada bir araya gelip dayanışma ağı oluşturabiliyor? Tacize taciz diyen neden yasakçılık, ahlakçılık ve abartı ile itham edilerek sözlerinin meşruluğu yok edilmeye çalışılıyor ve hatta bu insanlar sanal lince maruz bırakılıyor? Bence bu bize çok önemli bir şey söylüyor.
Tacizin toplumumuzda ne kadar içselleşmiş olduğu gerçeği, büyük kitlelerce örnek birey olarak görülen birinin tacizde bulunup bunun ifşa edilmesinin ardından verilen tepkilerde gizli. Tacizi flört olarak gören insanların sayısı azımsanamayacak kadar fazla. Tacizin ne olduğunun, hangi eylemlerin flört değil de taciz olduğunun büyük kitlelerce bilinmesi için büyük emek sarf edilmesi gerektiği ortada. Erkek üstünlüğünün ve bireylerin dokunulmazlığının (yani takdir edilen erkeğe "laf ettirilmemesinin") bu kadar yerleşik olduğu bir toplumda acilen bilinçlenmeye, bilinçlendirmeye ihtiyacımız olduğu ortada.
Fakat en çok da tacizin ezici çoğunluğunun faili olanların, yani cis-hetero erkeklerin artık susup, kadınların bu konu hakkında konuşmaya başlamasına ihtiyacımız var. (SS/ÇT)