Haberin İngilizcesi için tıklayın
Gazeteci Aydın Engin, iki yılı aşkın bir süredir hiçbir gerekçe gösterilmeden kendisine verilmeyen "sürekli basın kartı" için Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nı dava etti.
Ankara İdare Mahkemesi’ne avukatı Tora Pekin aracılığıyla başvuruda bulunan Engin, “51 yıllık gazeteciyim. 25 yıldır da sürekli basın kartı taşıyorum. Bu kazanılmış bir haktır. Makul bir gerekçe göstermeden hiçbir resmi kurum kartımı geri alamaz” dedi.
TIKLAYIN - Basın - İş, TGS, Basın Konseyi: Basın Kartını Kim Versin?
TIKLAYIN - Basın Kartını Gazeteci Örgütleri Verir, Devlet Değil
Basın kartlarını düzenleme yetkisinin Temmuz 2018’de Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü'nden alınarak Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’yle başında Fahrettin Altun'un olduğu İletişim Başkanlığı’na devredildiğini hatırlatan Engin, Aralık 2018’de Basın Kartı Yönetmeliği'nde yapılan değişiklik sonrası eski kartların kullanılamaz hale geldiğini hatırlattı.
Mevzuat değişikliğinin ardından basın kartı sahibi gazetecilere yeni kartların dağıtımına başlandığını ifade eden Engin, “Fakat eleştirel gazetecilerin basın kartları ‘inceleme altında’ denilerek verilmemesi kazanılan bu hak karşısında İletişim Başkanlığı’nın suç işlediğini gösterir” diye konuştu.
21 Eylül’de konuyla ilgili İletişim Başkanlığı’na başvurduğunu da söyleyen Engin, başvurusuna yanıt alamayınca dava açma yoluna gittiğini ifade etti.
"Devletin gazetecileri engelleme yöntemi"
“Basın kartı gazeteciler için bir fiyaka aracı değildir. İşimizi yapmamızı sağlayan bir araçtır” diyen Engin şöyle konuştu:
“Basın kartı mesleğimizin gereğini yerine getirmemiz için kullandığımız bir iş aracı ve İletişim Başkanlığı seneler önce kazandığım bu hakkı bana iki yılı aşkın süredir teslim etmiyor.
“Ben 51 yıllık gazeteciyim. İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un doğumundan 7 yıl önce mesleğe başladım. Aşağı yukarı da 25 yıldır sürekli basın kartı sahibiyim. Bu kazanılmış bir haktır. Bunu makul bir gerekçe göstermeden hiçbir resmi kurum geri alamaz. Ama İletişim Başkanlığı, AKP iktidarında bu hakkı benden aldı. Ben de İletişim Başkanlığı’na başvurarak bu hakkı talep ettim ama cevap alamadım. Cevap alamayınca da dava açma yoluna gittim.
“Fahrettin Altun değerlendirme süreci devam eden başvuru sayısının 894 olduğunu söylüyor. İki seneden beri bu neyin incelemesi? Bize bir bahane bile sunulmuyor. Başvurularımıza cevap verilmiyor. Fahrettin Altun ve adamları benim ve benim durumumda olanların gazeteci olup olmadıklarını inceliyorlarmış. Bu bile başlı başına bir başka dava konusu olur. Ne demek incelme? İki yıl süren inceleme 'Sizi reddettik, basın kartınızı vermiyoruz ama bunu resmen açıklayamıyoruz' demektir. Bu devletin gazetecileri engelleme yöntemidir. Benim mesleğimi yapmakta zorluk çıkartıyorlar.”
"Biz buna boyun eğmeyiz"
Yine İletişim Başkanlığı’nın “Yanlış bilinen doğrular” adıyla yayınladığı basın açıklamasına dikkat çeken Engin, “Fahrettin Altun bu noktada kabahat arz eden suçunu itiraf etti” dedi.
Sürekli basın kartının verilmemesiyle ilgili söz konusu açıklamada dört maddenin yazıldığını dile getiren Engin, “Meslek onurunu zedeleyici tutum. Yani yüz kızartıcı suç. Haklı. Yüz kızartıcı suç işleyen birisi basın kartı taşımamalı. İkincisi mesleğini yapmıyor oluşu. Bunu da anlarım. Gazetecilik yapmıyorsa basın kartına ihtiyacı yoktur. Diğeri mahkumiyet kararı, en sonuncusu ise bir ‘terör örgütüyle’ bağlantı şüphesi. Bu korkunç bir yanlış. Bu cümle için hukuk fakültesine gitmeye gerek yok. Lise eğitimi bile yeterli ki şüphe üstüne yargı verilemez. Fahrettin Altun veya adamları kim oluyor ki bizimle ilgili bir şüpheye sahip olup basın kartını vermeme hakkını kendilerinde görüyorlar” diye konuştu.
Bu konu hakkında bir adım atılması gerektiğini ifade eten Engin Aydın, “Ben de benim meslek kıdemime uygun olarak bunu yaptım. Eğer deyim uygunsa diğer gazetecilerin Aydın abisi olarak bunu yaptım. Çünkü artık 80 yaşındayım. Bu adamı atmak bana düşerdi” dedi.
Engin sözlerini “Bu cezalandırma pratiğinin gazetecilerin mesleğini yapmasını engellemeye yönelik tutum olduğu çok açık. Bu eleştirel gazetecilere ‘Eğer böyle yaparsanız sizi gazeteci saymayız’ gibi yasa dışı, hukuka aykırı bir mesaj iletmedir. Biz buna boyun eğmeyiz” diyerek sonlandırdı.
Engin, Ankara İdare Mahkemesi Başkanlığı'na verdiği dilekçede şu taleplere yer verdi:
- Açıkça hukuka aykırı ve telafisi imkansız zararlar doğuran "sürekli basın kartının verilmemesi işlemi"nin yürütmesinin durdurulmasına,
- Yargılama sonunda dava konusu zimni red niteliğindeki "sürekli basın kartının verilmemesi işlemi"nin iptaline, davacının kazanılmış hakkı gözetilerek başvurucu işleminin tamamlanmasına...
(HA)