Haberin İngilizcesi için tıklayın
Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF), Türkiye’de Cumhurbaşkanlığına bağlı İletişim Başkanlığı’nın elindeki basın kartı yetkilerini eleştirdi. İletişim Başkanlığının medya üzerinde baskı kurmak amacıyla basın akreditasyonunu keyfi bir şekilde yapmadığını yazdı.
Nadire Mater, Aydın Engin, Mustafa Sönmez ve Kazım Güleçyüz’ün yenilenmeyen basın kartlarına vurgu yaptı. “Dört gazetecinin açtığı davalar İletişim Başkanlığı’nın keyfi uygulamalarına ışık tutuyor” dedi ve dosyaların ayrıntılarına yer verdi.
TIKLAYIN - 2 yıl 8 aylık sürekli basın kartı mücadelesi
TIKLAYIN - Aydın Engin'den İletişim Başkanlığı'na "basın kartı" davası
RSF “Hükümet yanlısı gazeteciler, nefret söylemi, dezenformasyon veya insan hakları savunucularını taciz etmekten suçlu olanlar bile basın kartlarını almakta sorun yaşamıyor. Ancak önde gelen eleştirel gazetecilerin basın kartları ellerinden alındı veya yenileme talepleri yanıtsız kaldı” de diye ekledi.
Basın kartına sahip olmayan gazetecilerin, Cumhurbaşkanının veya bakanların faaliyetlerini izleyemediğini, hatta sokak protestolarını takip etmelerinin engellendiğini anlattı. Polisin 27 Nisan'da yayınladığı genelgeyle gazetecilerin polis şiddetini kameraya almasını yasakladığını aktardı.
RSF Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu haberde konuyla ilgili, "Cumhurbaşkanlığına bağlı bir makamının basın kartı tahsisini tarafsız bir şekilde yönetmesini beklemek çok fazla göründüğü için, hükümetten eleştirel gazetecileri cezalandıran önyargılı uygulamalara son vermek için özerk bir gazetecilik kurumunu göreve getirmesini istiyoruz” dedi.
"Binlerce kart iptal edildi"
RSF’nin haberinde şu ifadeler yer aldı:
"Nadire Mater, Aydın Engin, Mustafa Sönmez ve Kazım Güleçyüz davaları, gazeteciler ve yetkililer arasında basın kartları için verilen mücadeleyi gösteriyor.
"Son beş yılda, Gülen yanlısı çevrelere yakın gazeteciler veya hükümeti eleştiren İslamcılar, cumhuriyetçiler, laikler ile Kürtleri destekleyenler de dahil olmak üzere diğer siyasi renklerden gazetecilerin elindeki yaklaşık 2 bin basın kartını iptal edildi.
"İletişim Başkanlığı basın kartlarından sorumlu olduğu üç yılda, gazeteciler tarafından yapılan 10 bin 486 başvurunun 1.371'ini reddetti ve 220 başvuruyu işleme almadı. 2019'dan bu yana 1.238 basın kartını iptal etti.
"Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Başkanı Gökhan Durmuş, Türkiye'deki 25 bin gazetecinin sadece dörtte birinin basın kartına sahip olduğunu tahmin ediyor.
"Kimin gazeteci olup olmadığını dikte etme hakkı yok"
"Çağdaş Gazeteciler Derneği'nin (ÇGD) bir şikayetine yanıt olarak, Danıştay Kasım 2020'de, basın kartını reddetme nedenlerinin çok belirsiz olduğunu ifade ederek İletişim Başkanlığı yönetmeliğinin ‘bir baskı ortamı yaratmaya meyilli’ olduğuna karar verdi.
"Yönetmeliğin gerekçeleri arasında “meslek onurunu zedelemek veya milli değerlere aleyhte hareket etmek”, “milli güvenliğe veya kamu düzenini tehlikeye atmak” ve “bu tür davranışları alışkanlık haline getirmek” gibi ifadeler vardı.
"İletişim Başkanlığı’nın 21 Mayıs'ta yayınladığı yeni yönetmelik, gazetecileri tatmin etmekten hâlâ çok uzak. Yönetmelikte ‘bir aylık işsizlik maaşından sonra iş bulamayan bir gazetecinin basın kartı iptal edilecek’ ve ‘özel komite bir gazetecinin daimi basın kartı iptal karar verebilir.’
"TGC, TGS, DİSK Haber-İş ve Basın Konseyi dahil olmak üzere gazeteci dernekleri ve meslek örgütlerinin görüşüne göre, İletişim Başkanlığı’nın ‘kimin gazeteci olup olmadığını dikte etme hakkı yoktur."
Türkiye, RSF'nin 2021 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'nde 180 ülke arasında 153. sırada yer alıyor. (HA)