Dünya Vegan Günü kapsamında Vegan Kolektif dün (1 Kasım) İstanbul'da ilk etkinliğini düzenledi.
Yeşil Ev'de gerçekleşen buluşmada, önce vegan mutfağından lezzetler tadıldı. Hayvanları sadece beslenmek için bir gıda olarak gören Brooklynli bir inşaat müteahhitinin bir kediyle olan arkadaşlığından, et yemezliğe, oradan da New York sokaklarında minibüsünün içine yerleştirdiği televizyon ile gezerek başlattığı bireysel kürk karşıtı aktivizme uzanan farkındalık ve değişiminin öyküsünün anlatıldığı Tanık (The Witness) adlı belgesel gösteriminin ardından bir de forum düzenlendi.
vegankedi.com yazarı Yasemin Yıldız Avdan, endüstriyel hayvancılıkta eti, sütü ve yumurtası için yetiştirilen hayvanların yaşadığı sağlıksız, vahşi ortamın hem hayvanlar hem de tüketici konumundaki insanlar ve çevre üzerinde yarattığı etkilere değindi.
Vegan Kolektif'ten Atalay Göçer, kartezyen düşüncenin insan-hayvan, beyaz-siyah, erkek-kadın, batı-doğu, sömüren-sömürülen gibi ikili karşıtlıklarını birlikte okumaya çalışarak, insanın insan olmayan hayvanlar üzerindeki dominasyonunu insan kültürünün nasıl meşrulaştırdığını ve türcülüğün, ırkçılık ve cinsiyetçilik gibi bir tahakküm ve ayrımcılık ideolojisi olduğunu vurguladı.
İstanbul'un tek vegan restoranı Loving Hut'ı işleten Gizem Scwabe ise vegan beslenmenin sanılanın aksine (dengeli beslenildiği takdirde) en sağlıklı beslenme şekli olduğunu ve bitki temelli beslenmenin hangi hastalıkları (diabet, kanser, obezite vs.) engellemede önemli rol oynadığından bahsetti.
veganizm.blogspot.com yazarı Nükhet Everi ise, vegan olmayan bir dünyada vegan olmanın yaşattığı trajikomik anlara örnekler verdi ve neden bir vegan blog oluşturduğundan söz etti.
Vegan Kolektif'ten Burak Özgüner ise ana-akım hayvan hakları hareketinin ve hayvan refahı teorisinin aslında hayvan sömürüsüne çanak tuttuğu ve koşulları hiç bir şekilde değiştiremediğini, vegan aktivizminin sadece vegan olmakla ve hayvansal ürünleri tüketmemekle kalmaması gerektiğini, bir vegan etiği geliştirip tüm ayrımcılık pratiklerine ve ideolojilerine karşı bir tutum göstermeyi ve özgürleşmenin ancak tüm ayrımcılık ideolojilerinin ortadan kalkmasıyla mümkün olabileceğini savundu.(AA/ÇT)