Anayasa Mahkemesi (AYM) Ankara Ulucanlar Cezaevi’ne düzenlenen operasyonda öldürülenlerin yakınlarına 20-25 bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmetti.
29 Eylül 1999'da düzenlenen operasyonda Ahmet Savran, Aziz Dönmez, İsmet Kavlaklıoğlu, Ümit Altıntaş, Habip Gül, Halil Türker, Mahir Emsalsiz, Önder Gençaslan, Zafer Kırbıyık, Abuzer Çat öldürülürken, 100'e yakın kişi de yaralanmıştı.
Bakanlık, İdare Mahkemesi ve Danıştay
Ulucanlar Cezaevi’nde düzenlenen operasyonda öldürülen 10 kişinin yakınları Adalet Bakanlığına başvurarak maddi ve manevi tazminat talebinde bulundu.
Taleplere cevap verilmemesi üzerine Adalet Bakanlığı aleyhine maddi ve manevi tazminat istemiyle açılan davanın, Ankara 6. İdare Mahkemesince kısmen kabulüne, kısmen de reddine karar verildi.
Bunun üstüne Adalet Bakanlığı kararı temyiz etti. Danıştay 10. Dairesi, Ankara 6. İdare Mahkemesi’nin kararının kabule ilişkinin kısmının bozulmasını, redde ilişkin kısmının onanmasını kararlaştırdı.
AYM: Yaşam hakkının ihlali
CNNTürk’te yer alan habere göre, yakınlarını kaybedenler, yaşam hakkı, işkence yasağı, eşitlik ilkesi, etkili başvuru ve makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiği iddiasıyla AYM’ye bireysel başvuruda bulundu.
AYM, yaşam hakkının usul yönünden ihlal edildiğine karar verirken aynı zamanda makul sürede yargılanma hakkının da ihlal edildiğini kararlaştırarak, başvuruculara 20-25 bin liralık manevi tazminat ödenmesine hükmetti.
Kararda, Anayasa'nın 17. maddesinde düzenlenen yaşam hakkı kapsamında devletin yerine getirmek zorunda olduğu pozitif yükümlülüklerin usulü boyutunun, yaşanan ölüm olayının tüm yönlerinin ortaya konulmasına ve sorumlu kişilerin belirlenmesine imkan tanıyan bağımsız bir soruşturmanın da yürütülmesini zorunlu kıldığı anlatıldı.
Bu usul yükümlülüğünün gerektiği şekilde yerine getirilmemesi halinde devletin negatif ve pozitif yükümlülüklerine gerçekten uyup uymadığının tam olarak tespit edilemeyeceği belirtilen kararda, bu nedenle soruşturma yükümlülüğünün devletin bu madde kapsamındaki yükümlülüklerinin güvencesini oluşturduğu ifade edildi.
Kararda, konuyla ilgili soruşturma ve kovuşturma sürecinin yaklaşık 15 yıl 8 aydır devam etmesinin, öldürücü güç kullanılmasıyla ilgili bir soruşturmada halkın hukukun üstünlüğüne olan bağlılığını sürdürmesi ve hukuka aykırı eylemlerde hoşgörü gösterildiği görünümü verilmesinin engellenmesi ilkesiyle bağdaşmadığı belirtildi. (EKN)