Ulucanlar Cezaevi Müzesinde yarın 14:00’te düzenlenecek yuvarlak masa toplantısında, bellek mekanı olarak müzenin işlevini nasıl gerçekleştirildiği konuşulacak.
Toplantıya, Ulucanlar Cezaevinde bir süre kalan ve ardından müzeleştirilmiş halini görenler davetli.
Toplantıda moderatör Mine Gencel Bek tarafından medyada Ulucanlar Cezaevi müzesinin temsiline dair analiz paylaşılacak ve bu konuda da katılımcılarla tartışma yürütülecek.
Toplantıya katılanlar istedikleri takdirde, kimliklerini gizli tutabilecek.
Çalışmanın amacı, “bellek mekanı olarak Ulucanlar cezaevinin işlevini nasıl gerçekleştirdiğine ilişkin katılımcı bir perspektifle akademik bir katkı sunmak” olarak açıklandı.
Ulucanlar Cezaevi |
1960 tarihli Merkez Cezaevi Müdürlüğü ve Milli Emlak Müdürlüğü arasında geçen yazışma belgelerine göre, Ulucanlar Cezaevi şehir planlamacısı Alman Carl Christoph Lörcher’in önerisi ile 1925 yılında İçişleri Bakanlığınca “Umumi Hapishane” olarak inşa edildi. Carl Christoph Lörcher, bu bölgeyi cezaevi olarak önerirken, nedenini “Özellikle etrafında sürülecek arazi ve tarlaların olması mahpusları faydalı bir çalışmaya sevk etmek, çalışma ile ıslah olmalarını sağlamak ve topluma tekrar kazandırmak için mahallenin meskun ilişkin uygun görülmüştür” şeklinde açıklamıştı. İlk adı Cebeci Tevfikhanesi olan cezaevi, sonra sırasıyla Cebeci Umumi Hapishanesi, Ankara Hapishanesi, Ankara Cebeci Sivil Cezaevi, Ankara Merkez Kapalı Cezaevi ve sonunda Ulucanlar Cezaevi adlarını aldı. Açık kaldığı 81 yıl boyunca 18 infaz gerçekleştirildi Ulucanlar Cezaevi’nde: Fethi Gürcan, Talat Aydemir, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, Necdet Adalı, Mustafa Pehlivanoğlu, Erdal Eren, Fikri Arıkan, Ali Bülent Orkan bazıları… Hapishanede Necip Fazıl Kısakürek, Nazım Hikmet de, Ahmet Arif, Hasan Hüseyin Kormazgil, Yılmaz Güney, Metin Peker, Oral Çalışlar, İpek Çalışlar, Beyhan Cenkçi, Adnan Cemgil, Cüneyt Arcayürek, Fakir Baykurt, Bülent Ecevit, Muhsin Yazıcıoğlu, Osman Yüksel Serdengeçti, Talat Aydemir, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, Mustafa Pehlivanoğlu, Fikri Arıkan kaldı. |
Ulucanlar katliamı
Ankara, Ulucanlar Cezaevi'nde koğuşların yetersizliği gerekçesiyle protestoya girişen siyasi tutuklu ve hükümlülere karşı jandarma 26 Eylül 1999'da sabahın erken saatlerinde koğuşlara operasyon düzenlemiş, direniş şiddetle bastırılmıştı.
TIKLAYIN - "VURULMADI, ASKERİN İŞKENCESİYLE YANIMDA ÖLDÜ"
Operasyonda, Ümit Altıntaş, Abuzer Çat, Önder Gençarslan, Nevzat Çiftçi, Mahir Emsalsiz, Halil Türker, Ahmet Savran, Aziz Dönmez, İsmet Kavaklıoğlu ve Zafer Kırbıyık, ateşli silahlarla öldürülmüş, onlarca tutuklu ve hükümlü ise ağır yaralanmış, işkenceden geçirilmişti.
Adli Tıp raporlarıyla, öldürülen tutukluların tümünün ateşli silahlarla vurulduğu, olayda pompalı av tüfekleri kullanıldığı, atışların çok yakın mesafeden yapıldığı, cesetlerden bazılarının ağır darp nedeniyle tanınmayacak halde olduğu tespit edilmişti.
Operasyonda görevli 161 jandarmanın Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 49/1. maddesine göre "kasten öldürme ve yaralama" suçunu işledikleri iddiasıyla yargılandığı Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davada 18 Aralık 2008’deki kararla tüm sanıklar beraat etti.
Dava Anayasa Mahkemesine taşındı, mahkeme 9 Ağustos 2015’teki kararıyla yaşam hakkının usul yönünden ve makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine hükmetti. Başvuruculara 20-25 bin liralık manevi tazminat ödenmesine karar verdi.
Ulucanlar Cezaevi Müzesi |
Ulucanlar Cezaevi, tümüyle müze ve kültür sanat merkezine dönüştürüldü. Kapalı cezaevinde kalan mahkumların 2006 yılında başka bir cezaevine aktarılmasının ardından, bu alanın ne şekilde kullanılacağı konusunda pek çok tartışma yaşandı. Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından “korunması gereken yapı” olarak tescil edilmesinin ardından tartışmalar son buldu. Bu kararın ardından, cezaevinin restore edilerek müze ve kültür sanat merkezine dönüştürülmesi projesi Altındağ Belediyesi’ne verildi. Altındağ Belediyesi, 2009 yılında başlattığı restorasyon çalışmalarını 2010 yılında tamamladı. 1925’te kurulan ve 2006 yılında kapatılan, 2009’da da restore edilmek üzere Altındağ Belediyesi’ne devredilen Ulucanlar Cezaevi, 15 Haziran 2011 tarihinde müze olarak kapılarını açtı. Müzede, mahpusların balmumu heykellerinden, günlük hayatta kullandığı eşyalara kadar ayrıntılar, aslına uygun şekilde sergileniyor. Burada kalmış olan tanınmış mahpusların fotoğraf, belge ve eşyaları da müzede yer alıyor. Ziyaretçiler ana kapıdan girdikten sonra “Hilton” diye anılan 9. ve 10. koğuşa uzanan koridordan geçiyor. Hilton’un hemen yanından, ilk yıllarında Müteferrika olarak adlandırılan tek kişilik hücrelere geçiş yapılıyor. Henüz mahkumiyet kararı kesinleşmemiş tutuklular ile cezaevinde disiplin suçu işleyen veya dışarıda işlediği suç nedeni ile diğer mahkumlardan ayrılması gerektiği düşünülen kişiler bu kısımlarda tutuluyordu. Hücrelerin ardından sıra koğuşlara geliyor. Müze kütüphanesinde de çeşitli dönemlere ait önemli yayınlar, mahkeme kayıtları, mahkûmiyet tutanakları ve günümüzde bulunması çok güç olan yayınların ilk baskıları bulunuyor. Ulucanlar Cezaevi Müzesi’nde idamların yapıldığı darağacı da sergileniyor. |
(AS)
* Toplantının etkinlik duyurusuna buradan ulaşabilirsiniz.
* Müzeyle ilgili bilgiye de buradan ulaşabilirsiniz.