Dokuz yıl önce Ankara'daki cezaevi operasyonunda hayatlarını kaybeden tutukluların ailelerinin avukatı Özgür Yılmaz "cezasızlık"ı kabul etmeyeceklerini ve davayı yargıtaya taşıyacaklarını söyledi.
26 Eylül 1999'da Ankara, Ulucanlar Cezaevi'nde tutukluların yer darlığına karşı direnişlerine silahla müdahale edilmiş ve operasyon sonunda 10 siyasi tutuklu hayatını kaybetmişti.
Operasyonda görevli 161 jandarmanın TCK'nin 49./1 Maddesine göre "kasten adam öldürme ve yaralama" suçunu işledikleri iddiasıyla yargılandığı davada Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi dün sanıkları beraat ettirdi. Jandarma er ve erbaşların eylemi "yetkili makamların emriyle" yani görevleri dahilinde işlediklerine ve bu gerekçeyle haklarında “ceza verilmesine yer olmadığına” karar verdi.
Yargı yolu kapanmadı
Yılmaz cezasızlık kararını bianet'e yorumlarken "Zaten duruşma açıldığında savcı ceza talep etmemişti. Böylece prosedürü yerine getirmiş oldular," dedi. Kararı Yargıtay'a taşıyacaklarını söyleyen avukat, aynı olayda sorumlulukları olduğunu söylediği iç güvenlikten sorumlu gardiyanların ise yargıç önüne hiç çıkartılmadıklarını hatırlattı, bu gerekçe ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde (AİHM) açtıkları davanın sürdüğünü söyledi.
Ulucanlar'da katliam
Ankara, Ulucanlar Cezaevi'nde koğuşların yetersizliği gerekçesiyle protestoya girişen siyasi tutuklu ve hükümlülere karşı jandarma 26 Eylül 1999'da sabahın erken saatlerinde koğuşlara operasyon düzenlemiş, direniş şiddetle bastırılmıştı.
Operasyonda, Ümit Altıntaş, Abuzer Çat, Önder Gençarslan, Nevzat Çiftçi, Mahir Emsalsiz, Halil Türker, Ahmet Savran, Aziz Dönmez, İsmet Kavaklıoğlu ve Zafer Kırbıyık, ateşli silahlarla öldürülmüş, onlarca tutuklu ve hükümlü ise ağır yaralanmış, işkenceden geçirilmişti.
Adli Tıp raporlarıyla, öldürülen tutukluların tümünün ateşli silahlarla vurulduğu, olayda pompalı av tüfekleri kullanıldığı, atışların çok yakın mesafeden yapıldığı, cesetlerden bazılarının ağır darp nedeniyle tanınmayacak halde olduğu tespit edilmişti.(EZÖ/EK)