Bugün 545. kez Galatasaray’da buluşan Cumartesi Anneleri/İnsanları 35 yıl önce gözaltında kaybedilen Hüseyin Morsümbül’ü andı.
Oturmada Cumartesi İnsanları’ndan kayıp yakını Maside Ocak, Hüseyin Morsümbül’ün annesi Fatma Morsümbül’ün mektubunu okudu:
“35 yıldır oğlumu kaybedenlerin yargılanarak cezalandırılmalarını bekliyorum. Göstermelik değil, gerçek bir yargılama istiyorum. Benim altı çocuğum vardı, kendi halimizde yaşayan bir aileydik. 12 Eylül askeri darbesi sonrası, 18 Eylül’de çok sayıda asker ve polis evimize baskın yaptı. Lise öğrencisi oğlum Hüseyin’i gözlerini ve ellerini bağlayarak ‘ifadesini alacağız, beş dakika sonra getireceğiz’ diyerek götürdüler. Hüseyin’imden bir daha haber alamadım.
Kardeşi öldürüldü, babası işkence gördü
“Hüseyin en büyük oğlumdu, ilk göz ağrımdı, ilk analığımdı. Hüseyin’den sonra kalan beş çocuğuma analık yapamadım. Aklım fikrim hep Hüseyin’deydi, çocuklarım birbirini büyüttü. Kısacası Hüseyin’den sonra bizim evde ne düğün, ne bayram, ne kutlama oldu. Evimize, ailemize gözyaşı, acı, bekleyiş hakim oldu.
“Oğlum Ekin de bu ortamda büyüdü. Yaşadıklarımıza isyan edip ağabeyinin adını alarak dağa gitti. Uzun yıllar sonra bir çatışmada öldürüldü. Onun ölü bedenine işkence yaptılar. Bedenini çürüttükten sonra Ekin’imi bana teslim ettiler.
“Ben iki yavrumu bu kirli, rantçı savaşta kaybeden bir anneyim. Benim ciğerim parçalandı. Evlat acısının ne olduğunu, zamanla azalmayıp derine, daha derine işlediğini biliyorum. Bu acıyı başka anneler yaşamasın diye barış istiyorum. Bütün annelere sesleniyorum: Neredesiniz? Neden sesinizi çıkarmıyorsunuz? Neden sokağa dökülüp barış istemiyorsunuz? Neden evlatlarının kemiklerine hasret anneler için adalet istemiyorsunuz? Evlat acısı her anne için aynı yakıcılıktadır, bilmiyor musunuz?”
Kaybedildikten 23 yıl sonra vatandaşlıktan çıkarıldı
Hüseyin Morsümbül’ün avukatı Eren Keskin şunları söyledi:
“Ailesi yıllarca onu aradı, onun gözaltına alınmasından birkaç gün sonra evleri bir kez daha basıldı, babası Hanefi Morsümbül gözaltına alındı ve ona günlerce korkunç işkenceler yapıldı. Bir süre sonra aile, gördükleri baskılar yüzünden oradan ayrılmak zorunda kaldılar. 2011’de biz neden gelişme olmadığını öğrenmek için İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı’na başvuru yaptık.
“İçişleri Bakanlığı bizim başvurumuza verdiği cevapta hiç beklemediğimiz bir yanıt verdi, 2003 yılında Hüseyin Morsümbül’ün askerlik yapmadığı gerekçesiyle vatandaşlıktan çıkarıldığını öğrendik.
“Adalet Bakanlığı’na yaptığımız başvuruda ise bugüne kadar hiçbir soruşturma başlatılmadığını öğrendik. Suç duyurumuzu yeniledik ve şu anda Bingöl Cumhuriyet Savcılığı’nda devam etmekte, diğerleri gibi bir sonuç yok.”
“Morsümbül'ün kaybedilmesinden cuntacılar sorumlu"
545. haftanın basın açıklamasını Cumartesi İnsanları’ndan Neriman Çelik okudu:
“545 haftadır Türkiye’de ağır insan hakları ihlalleri etkin bir biçimde soruşturulmuyor. Bu suçların failleri açığa çıkartılmıyor, yargılanmıyor, cezalandırılmıyor. 545 haftadır gerçeğe ve adalete ulaşma mücadelemiz devlet tarafından engellenmiyor. Bu nedenle Türkiye ulaşılamayan gerçekler, ulaşılamayan failler, ulaşılamayan barış ve ulaşılamayan demokrasi ülkesi olmaya devam ediyor. Bugün 35 yıldır gizlenen bir hakikat, 35 yıldır süren bir cezasızlık, 35 yıldır süren bir keyfilik unutulmasın diye buluştuk.
“Olaydan 4 yıl sonra, o dönem tugayda asker olduğunu, vicdan azabı çektiğini söyleyen bir kişi Morsümbül ailesine telefonla ulaştı. Hüseyin’in işkencede öldürüldüğünü ve battaniyeye sarılarak Genç ilçesine doğru götürüldüğünü söyledi.
“Hüseyin Morsümbül’ün kaybedilmesinden Emekli Albay Durmuş Coşkun Kıvrak’ı ve 12 Eylül cuntasının tüm aktörlerini sorumlu tutuyoruz. Hüseyin Morsümbül’ü kaybeden, akıbetini soruşturmayarak karanlıkta bırakan tüm asker ve sivil görevlilerin yargılanmasını istiyoruz. 35 yıldır 12 Eylül’ün insanlık suçlarını açığa çıkarmayan, 12 Eylül’ün insanlık suçlularını koruyan tüm iktidarları darbecilerin suç ortağı sayıyoruz.”
Cizreli Cumartesi Anneleri’nden, Ömer Güven’in eşi Ayşe Güven ise “Ben Cizre’den yeni geldim. Ben geldiğimden beri yedi kişi katledildi. Bu barış isteyen annelere, barış isteyen insanlara karşı devletin zalim yöneticileri, başta Erdoğan olmak üzere, katliam yapıyor. Saat yediden sonra katliam yapılıyor, bir anne olarak artık yeter diyorum” sözleriyle seslendi. (EÖ/ÇT)