19 Aralık 2000'de 22 cezaevinde eş zamanlı olarak düzenlenen ve ikisi asker 31 kişinin ölümüyle sonuçlanan "Hayata Dönüş" operasyonlarını 18 Aralık 2005'te düzenledikleri bir mitingle protesto eden ve sorumluların yargılanmasını talep eden insan hakları aktivistleri, "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik" iddiasıyla yargılandıkları davada suçlu bulunmuşlardı.
Aktivistler ayrıca, Ceza Yasası'nda "suç ve suçluyu övme" fiilini düzenleyen 215'inci maddesi uyarınca da cezalandırıldılar.
İHD İstanbul: Reformlar baskıcı özü değiştiremedi
Mahkemenin aktivistleri iki yıl 8sekiz ay hapse mahkum ettiğini duyuran İHD İstanbul Şubesi, mahkumiyetlerin "reformların sistemin baskıcı özünü değiştiremediğinin göstergesi" olduğunu bildirdi.
Adana 1. Asliye Ceza Mahkemesi 7 Haziran'da görülen karar duruşmasında, Açıkalın, Bağçiçek ve Beyaz'a ayrı ayrı iki yıl sekiz ay hapis cezası verdi. Mahkeme, "ülkenin içinde bulunduğu durumu" gerekçe göstererek verilen bu cezaların ertelenmeyeceğine karar verdi.
"Öcalan övülmedi, tecrit koşulları ele alındı"
Sanıkların, ortak olarak hazırlanan metinde geçen ve İmralı Cezaevi'ndeki tecrit koşullarının da eleştirildiği "İmralı Cezaevinde Abdullah Öcalan'a uygulanan kişiye özel ve onun şahsında Kürt halkına uygulanan tecrit her gün biraz daha ağırlaştırılıyor. En doğal hak olan görüş hakkı keyfi gerekçelerle engelleniyor. Henüz birçok davasının sürmesine rağmen avukatlarıyla görüşmesi sudan bahanelerle engellenerek savunma hakkı elinden alınıyor...Kağıt, kalem ve en temel insani ihtiyaçları dahi karşılanmıyor" ifadeleri nedeniyle cezalandırıldıklarını ifade eden İHD avukatları kararı temyiz ettiler.
İHD avukatları başvurularında, açıklamada "Abdullah Öcalan'ın cezaevinde olması değil, tecrit koşulları"nın dile getirildiğinin, bu nedenle övmeden söz edilemeyeceğini dile getirdiler.
Ayrıca mahkeme, gerekçeli kararında, "Kürt halkı ile Türk halkı kavramı getirilmeye çalışıldığı"na yer vermişti.
"12 Eylül'de tohumlarını ektiğimiz kardelen çiçekleri solmayacak: İnsan hakları savunucuları susmayacak" başlıklı basın açıklamasında, cezalar baskı olarak nitelendirildi. (EÖ/NZ)