Haberin Kürtçesi / İngilizcesi için tıklayın
Kocaeli F Tipi Cezaevi’ndeki kadın siyasetçiler, Avrupa Konseyi, Avrupa Parlamentosu, Birleşmiş Milletler (BM), Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) ve büyükelçiliklere Afrin ile ilgili mektup gönderdi.
Mektupta imzası olan tutuklu kadın milletvekilleri, belediye eş başkanları ve siyasetçiler şöyle: Aysel Tuğluk, Burcu Çelik Özkan, Çağlar Demirel, Edibe Şahin, Figen Yüksekdağ, Gülser Yıldırım, Gülten Kışanak, Nurhayat Altun, Sebahat Tuncel ve Selma Irmak.
Kadın siyasetçiler mektupta, “Türkiye’nin Afrin’e yönelik başlattığı askeri operasyona ilişkin kaygıları ile demokratik ve barışçıl çözüm çağrılarına” yer verdi.
TIKLAYIN - HDP’li Vekillere Tutuklama ve Gözaltıların Kronolojisi
“Binlerce kadın özgürlüğüne kavuştu”
Tutuklu kadın siyasetçilerin mektubu özetle şöyle:
“Savaş uçakları dahil en ağır silahların kullanıldığı bu harekatın hedefindeki Afrin’de yerleşik halkla beraber, IŞİD saldırılarından, savaşın yıkımlarından kaçan yüz binlerce sivil yaşamaktadır. Afrin, Suriye’de yedi yıldır devam eden savaşın felaketinden korunmayı başarmış ve bölge halkları için güvenli alan haline gelmiştir.
“Afrin’e yönelik başlatılan 20 Ocak 2018 tarihli operasyonun ne kadar süreceği belirsizdir. Bu harekat şimdiye kadar onlarca sivilin ölümüne, yerleşim yerlerinde büyük yıkıma ve göçe neden olmuştur. Bu savaşta en büyük acıyı kadınlar ve çocuklar yaşamaktadır.
“Suriye’ de ve Irak’ ta, Kürt Halkının öncülüğünde yürütülen mücadelede, başta kadınlar olmak üzere bütün insanlık için tehdit olan IŞİD çeteleri bertaraf edilmiş, kaçırılan, tecavüze uğrayan, köle pazarlarında satılan her halktan binlerce kadın özgürlüğüne kavuşturulmuştur.
“Demokratik ulus düşüncesiyle, Demokratik Suriye Federasyonu çatısı altında Kürt, Arap, Türkmen, Asuri, Süryani, Ezidi, Ermeni Halklarının eşit, özgür ve barış içinde bir arada yaşamalarını; yapılan demokratik ve özgür seçimlerle garanti altına alınmıştır. Bugün de Afrin halkına sahip çıkmak tüm insanlığın görevidir, sorumluluğudur.
“Türkiye tarafından öne sürülen sınır güvenliği iddiaları, bu operasyonun sadece gerekçesidir. Bugüne kadar Afrin’de IŞİD’in Türkiye’ye geçişi önlenmiş ve bu anlamda Afrin Türkiye’nin sınır güvenliğini koruyan bir konumda olmuştur.
“Bu operasyon ile Türkiye, tarafı olduğu uluslararası sözleşmeleri, uluslararası hukuku ihlal etmiştir. Angajman kuralları hiçe sayılarak başlatılan bu operasyonun hukuk literatüründeki tanımı işgaldir.
“Suriye ve Irak’ta IŞİD’in büyük ölçüde yenildiği, çatışmasızlık, barış ve çözüm arayışlarının ön plana çıktığı bir dönemde başlatılan bu operasyon, siyasi çabaları sekteye uğratacaktır. Savaşı ve kaosu derinleştirecek bir adım olan bu askeri harekat, bölge istikrarı ve güvenliği için açık bir tehdittir. Bu operasyon aynı zamanda Türkiye’de yaşayan yaklaşık 20 milyon Kürt’ün de demokratik çözüme ve barışa dair inancını kırmakta, birlikte yaşama umudunu zayıflatmaktadır.
“Devletlerin politikaları, halkların birlikteliğini ve toplumsal barışı esas almalıdır. Birlik bütünlük ve ülke sınır güvenliğinin sağlanması, askeri ve güvenlikçi politikalarla değil ancak barışçıl politikalarla tesis edilebilir.
“Bölgede kalıcı barışın sağlanması için demokratik ve siyasi müzakere sürecinde Suriye’deki tüm halkların temsiliyetinin sağlanması, halkların ve inançların bir arada yaşamasının teminatı olacaktır. Kürtler savaşın ve kaosun değil, çözümün, demokrasinin ve barışın bir parçası olmak istemektedir.”
Afrin için üç talep
Mektupta şu talepler dile getirildi:
* Afrin’e yönelik askeri operasyonun derhal durdurulması,
* Afrin’de yaşayan halkların başta yaşam ve sağlık hakları olmak üzere temel haklarının garanti altına alınması,
* Sağlık, gıda ve her türlü insani yardımın bölgeye acilen gönderilmesi. (AS)