Oysa ben biliyorum ki sen böyle değil de tam tersi, yani şiddetin karşısında barış, tek-tipliğin karşısında kültürel,dinsel,dilsel ve etnik çoğulculuğunla geçmişinde hep örnek olmuş bir kenttin.
Bu geçmişinin şimdilerde seni üzdüğünü,utandırdığını aklıma ara sıra getirsem bile buna inanmak istemiyorum. Zira bunun sağlıklı değil hastalıklı bir ruh haline tekabül edeceğini biliyorum.
İnşallah ve umarım öyle değildir.
Çünkü sen,1900'lerin başında Müslüman çoğunluğunun yanında senin gibi olmayan ve senin gibi inanmayan Ermeni ve Rumları onlarca mahallende kucaklamış, aynı havayı solumuş, ortak tasa ve sevinçte buluşmuş onlara yurt olmuştun.
15 ülkenin konsolosluğunu sırtını dayadığın Boztepe'nin eteklerinde saklamış, 1936'lara kadar bir operaya sahip olmanın tadını çıkarmıştın.
Sonra....
Cumhuriyet yılları.
Huy mu değiştirdin? Birarada , iç içe, yan yana, diz dize yaşadığın hemşehrilerinin bir kısmını "mübadele" ile yerinden söktün attın, göç ettirdin. Onları, Müslüman olan yerli halkın "öteki"si Rumlar olarak mı gördün? Bilmiyorum... Hatta sonraları eski günleri yad etmek adına onlardan gelenleri "misyoner" diyerek tehdit ve tehlike ilan ettin. Geçmişinde onların da olduğu çoğulcu dokuya sahip değilmiş gibi davrandın.
Sahi ne oldu sana? Birlikteyken sırtını onlara dönüp uyuyabildiğin canların nasıl şimdi senin düşmanın olmuştu? Beraberken yapmadıkları düşmanlığı çok uzaktayken nasıl edeceklerdi ki?
Cumhuriyet'in 1. Meclisine çocuklarından birini, Ali Şükrü Bey'i "mebus" olarak gönderdin.
Sonrasında Mustafa Kemal'le aynı düşünmeyip ayrı düşen evladının bir bağ evinde Topal Osman tarafından öldürülmesini sessizce kabullendin.
Mustafa Kemal'in karşısında demokrasilerin en belirgin özelliği olan "muhalefet" etmeyi sen kabul etmeyip ötekileştirerek bertaraf ettin.
O Meclisin tahammül ettiği "öteki" ye sen tahammül etmedin.
İstersen biraz daha yakın zamanlarda yaptıklarına bakalım.
Müslüman kimliğin tabii ki senin en önemli zenginliğin ama sen eskiden seninle aynı inanca sahip olmayanlarla Belediye Meclis Üyeliklerinde bulunmuş, onları Belediye Başkanlıklarına layık görmüştün.
Ne çabuk unuttun ?
Şimdi, farklı inançta gördüklerinin dini önderi Rahip Santaro'yu öldürerek bir "öteki" yi ortadan kaldırıyorsun.
1997 yılında "din, bilim ve barış" konulu bir sempozyuma Rahmi Koç'la birlikte gelen Barthelemeos'a seni tanıma fırsatı vermeyerek geçmişteki misafirperverliğin ve hoşgörünü unutmuş gibi davrandın.
Annan Planı"nı kabul ederek Kıbrıs'ı sattığını düşündüğün ve "öteki" gördüğün KKTC Cumhurbaşkanı M. Ali Talat'ın 13 Mayıs 2003 tarihinde CTP Genel Başkanı sıfatıyla konferans vermek için bile olsa gelmesine müsaade etmeyip, kalacak otel vermedin.
Neredeyse her hafta sonu Trabzon'da olan Denktaş'ı değil onu "öteki" görüyorsun.
Nasıl edindiğini bildiğim ama anlatmak istemediğim milliyetçi ezberini bozmak isteyen, üzerinde büyütüp geliştirdiğin KTÜ'nin demokrat hocalarından Doç. Dr. Necdet Bulut'un bilimsel, Avukat Temel Aydın'ın hukuksal çalışmalarına, varlıklarına tahammül göstermeyerek onları yok ettin.
Delirdin mi sen? Çıldırdın mı?
Benimsediğin "Tek Millet, Tek Devlet" düşüncesinin düşmanı yada ötekisi Ermeni, Rum varlığı hatta çoğulcu düşünenler nasıl olabilir ?
Onlar senin ahvadı olmakla övündüğün Osmanlı'nın "millet-i sadıka" diye adlandırdıkları değiller miydi?
Geçmişinde birlikteyken tehlike görmediklerini şimdilerde sınırlarının dışında bağımsız halde yaşarken nasıl yakın tehdit görüp Pontus hayalini kurmak ve gerçekleştirmekle suçluyorsun ?
Gazi duruşmalarını bile "öteki" yapıp, PKK ile özdeşleştirip duruşmaya gelenleri her türlü zorun içine koşmadın mı ?
Senin güvenliğini sağlamaktan sorumlu Emniyet Müdürü Zeynel Abidin Ayhan kendinden geçerek onlara saldırıp yumruk sallamadı mı?
Ve sana göre ülke varlığının, millet bütünlüğünün tehdidi olarak gördüğün TAYAD'lıları linç etmeye birkaç kez teşebbüs ederek "öteki" gördüğünü Türkiye'ye anlatmadın mı ?
Bunların hepsini yaptın.
Yaptın da ne oldu ?
Sen bir "veba" gibi senden korkulduğu ve kaçıldığını göremiyor musun?
Bak..! Dünya niye tanımıyor diye hayıflandığın KKTC Cumhurbaşkanı M.Ali Talat'ı davet etmeyi ya korktuğundan ya da yüreğin yetmediğinden olsa gerek davet edemiyorsun.
Açık açık ifade ediyorum; ne KTÜ Rektörün davet edebiliyor ne de Ticaret ve Sanayi Odası Başkanın.
Var yürekleri diyorsan bende haydi göstersinler de görelim diyorum.
Ben senin "hastalık" olarak değerlendirilen ve sadece sende var zannedilen durumun nedenini biliyorum.
Bunda senin kabahatin yok ama sen bunu bilmiyor alet oluyorsun.
Bu proje Ogün Samast projesi filan değil.
Bu proje "sistem" projesi.
Sevgili Trabzon... Demokratikleşememiş Cumhuriyet, hem bireylerinin hem de devletin böyle davranmasını doğuruyor diye düşünüyorum.
Çünkü "çoğulculuk", "farklılıklarla bir arada yaşama", "öteki" olanı meşru kabul etme, "hoşgörü ve tahammül" demokrasinin sağladığı siyasal ortamın değerleri.
Üstelik bunlar ne ülkenin üniter varlığının tehdidi, ne de kimlik, kültür ve inancımızın düşmanı.
Ama sen bunlara takıntılı bakıyorsun.
Cumhuriyet'in siyaseti de, bürokratı da, hukuku ve Anayasası da bunu iyileştirmeyi sadece sende değil ülkede sağlayamadı.
Sen de bu korkularla her kimliği, kültürü, düşünceyi suç yada tehdit görüp ortadan kaldırmaya kendini homojenleştirmeye çalışıyorsun.
Geçmişine baksan korkularının yersiz olduğunu görecek anlayacaksın.
Korkularının sebebi, senin sebep diye gördüklerin değil.
"Demokratikleşemeyen Cumhuriyet" projesi senin korkularının sebebi.
Göreceksin bak, demokratikleştiğimizde sadece sende değil hiçbir yerde bu acılar yaşanmayacak, bu bedeller ödenmeyecek.
Anlamıyor musun? Demokrat olmayalım, çoğulcu kalmayalım diye önce "Kurtlar Vadisi" ile bizi "Babalar ve Oğullar"ın sonuçlarına hazırlıyorlar sonrasında da "Hokkabaz"la yaptıklarına inanmazsak "Beynelminel" ile bando-mızıka ile geleceklerini söylüyorlar.
Beni anladığını umuyorum. Çıldırmaya değil, demokratikleşmeye bak! Oyunu boz.(ŞH/EÜ)