Taksim Meydanı'nda İstanbul'da yaşanan selle ilgili görüştüğümüz insanlar meteorolojinin uyarılarına rağmen önlem almayan yöneticilerin istifa etmesini istiyorlar. Yaşananları küresel ısınmaya bağlayan İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ı "20'yi aşkın kişinin ölmesinin ardından nasıl böyle bir açıklama yapar" diyerek eleştiriyorlar.
Ayşe Bilici (Grafiker): Yağmurun yağmasına önce barajlar dolacak diye sevindim. Ancak sonrasında yaşananlar moralimi de sinirimi de bozdu. Olanlar ancak Türkiye gibi ülkelerde oluyor. Yağmur yağıyor, yollar kapanıyor, televizyon yayınları kesiliyor, en acısı da bir sürü insan ölüyor. Sonra yaşananların sorumlularından Belediye Başkanı çıkıyor, her şeyin sorumlusu küresel ısınma diyor. Ben hesap vermelerini istiyorum.
Ruhi Karakaşlı (İşçi): Yazık. Diyecek sözüm yok başka. Sele önlem almayanlar evlerinde nasıl uyuyacak, insan içine nasıl çıkacaklar diyorum. Ama niye kaygılanıyorum ki, nasılsa çıkarlar hiçbir şey olmamış gibi...
Sibel Vardar (Avukat): Yağmurun yağacağı, sel ihtimalinin olduğu biliniyordu. Peki o zaman neden önlem alınmadı? Kim yanıtlayacak bu soruyu? İş küresel ısınmaya atılmayacak kadar vahimken Topbaş'ın bu şekilde açıklamalar yapması komik bile değil, olsa olsa trajik. İşin sinir bozucu tarafı küresel ısınmayla ilgili eylem yapanları dövenler hesap vermeye gelince küresel ısınmadan medet umuyorlar.
Ayşegül Oğuz (Öğrenci): Yaşananları TV'den izledim. Fakat bugün, evden öğle saatlerinde çıktığımda İkitelli Basın Ekpress yolunda karşılaştığım manzara inanılmazdı. Dolmuşta altı kişinin öldüğü konuşuluyordu, yollar balçık içinde... Bir kez daha altyapının İstanbul'da yetersiz olduğunu gördük. Selin yaşandığı yer havaalanına yakın, birçok holding ve sanayi üretim merkezini barındırıyor. Aynı zamanda işçi ve yoksul ailelerin yaşadığı bir bölge. Yerel yönetimler ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi bu öngörüsüzlüğü nasıl açıklayacak merak ediyorum.
Tacettin Kırca (İşçi): Önlem almayanlar ölenlerin katildir. Kasten insan öldürmek de suç. Suçlular hesap versinler. En büyük cezada koltuklarını ellerinden almak sanırım.
Metin Mesudiyeli (Emekli): Hiçbir önlemin uyarılara rağmen alınmaması belediyenin sorumsuzluğu. Biz bile evimizde kendi çağımızda önlem almışken, bunu akıl edememeleri kabul edilir değil. Altyapının yetersizliği yeni değil, Recep Tayyip Erdoğan'ın belediye başkanlığından bu yana giderek büyüyen bir sorun. Ama yönetimler bile bile lades demekte sıkılmıyorlar. Değişen sadece kişiler oluyor, zihniyet hep aynı. İstanbul'da şansa yaşıyoruz yani. Bir de merak ettiğim, gazetecilerin gittiği bölgeye yardım ve müdahale ekiplerinin geç gitmesi. Bu tuhaf gerçekten.
Zöhre Tekdal (İşçi): Ben Almanya'da yaşıyorum. Orada hiç böyle durumlar yaşanmıyor. Bu Türkiye'ye özgü bir durum. İstanbul'da insan canının kıymeti yok. Belediye Başkanı'nın açıklaması da bunu bir kere daha gösteriyor. Umarım bu olayın hesabını verebilirler.
Kamran Talay (Esnaf): Ölenlere yazık ama sorumluları hesap vermeden üzülmemek lazım. Yarın bizim de başımıza gelmeyeceğini kim garanti edebilir. Kimse. Bu yüzden ihmali bulunan herkes bize açıklama yapmak zorunda. Gerekirse görevlerini de bunu daha iyi yapacak birine bıraksınlar.
Hande Kaptanoğlu (Öğrenci): Acı ama gerçek, bu şehirde insan hayatının değeri yok. Biz tepkilerimizi hep olaylar yaşandıktan sonra, insanlar öldükten sonra veriyoruz. Şimdi kızsak ne fayda, söylensek ne fayda. Sorumluları elbette hesap versinler ama bu ölenleri geri getirmeyecek. Başka ölümler olmaması için uyarılara rağmen önlem almayan, müdahalede yetersiz kalan herkes hesap versinler. Hatta Belediye Başkanı istifa etsin.(BÇ)