İstanbul Tabip Odası'nın Marmara'daki sele ve sonuçlarına ilişkin yaptığı basın açıklamasında konuşan katılımcılar yaşanan felaketin en büyük sorumlusunun kamu yetkilileri olduğunu vurgulardı; yetkililerin olaya ilişkin açıklamalarını da sorumsuzluk ve duyarsızlık olarak değerlendirdi.
Basın açıklamasının okunmasının ardından İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Hüseyin Demirdizen, Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi Başkanı Erhan Demirdizen, Veteriner Hekimler Odası'ndan Prof. Dr. Tahsin Yeşildere, Mimarlar Odası İstanbul Şubesi Başkanı Bahattin Alparslan ve İstanbul Barosu'ndan Avukat Necati Yıldırım konuştu. Bazı saptamaları şöyle.
Dr. Hüseyin Demirdizen: İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş "Tüm altyapı bizim zamanımızda yapılmadı" diyerek sorumluluktan kaçmaya çalışıyor, ancak önemli olan anlayış ve felakete sebep olan anlayış devam ediyor. Anlayışı değiştiremezsek afetlerin ismi değişecek, ama buna sebep olan mantık ve sonrasında söylenenler, sorumluluktan kaçmalar devam edecek.
Erhan Demirdizen: Afetin odağı Ayamama deresi, siyasi kültürümüz sebebiyle sorununa çözüm bulamadığımız bir yer. Burası hakkında afet yaşanmadan önce uzmanlar tarafından yapılmış ciddi incelemeler, raporlar var. Ancak çok parçalılık, kötü yönetimim nedeniyle oradaki yapılanma esnasında bu raporlar kullanılmamış. Ayrıca, büyük zarar ve can kayıpları yaşanan tır parkı, 1984'te sınırları çizilen sanayi bölgesi içinde yeşil alan olarak belirlenmiş. Geçtiğimiz yıllarda buranın imara açılmasıyla ilgili talepler sonucunda burası fiili tır parkı oluyor ve organize sanayi alanının dışına çıkarılıyor. Yetkililere soruyorum: Söz konusu yerin kontrolsüz kalmasına sebep olan bu uygulama hangi bilimsel çalışmaya dayandırılıyor?
"Ayamama'da yapılan ıslah değil, yapılmaması gereken bir şey"
Bir diğer mesele de Ayamama deresinin ıslahı. Bu derenin fazla daraltıldığını, hatta neredeyse bir kutu içine alındığını görüyoruz. Bu ıslah çalışması değil, ve asla yapılmaması gereken bir şey. Ayamama deresindeki kaçak yapılanma yirmi beş yıllık bir kaçak yapılanma ve bunun üzerine oturan İkitelli sanayi bölgesi çok büyük, burada iki yüz bin kadar insan çalışıyor. Buradaki insanlar imarlaşmaması gereken yerlerde çalışıyorlar. Her yönetimin bu kurallara uyması gerekiyor, bu sebeple görev başındaki kamu görevlileri sadece bizim suçumuz değil diyerek sorumluluktan kaçamazlar. Bu yönetim Sulukule'de acil kamulaştırma kararı aldı. Bu kararın alınacağı yer Sulukule değil, çünkü orada acil bir durum yok, acil kamulaştırma kararı Ayamama'da alınmalıydı.
Tahsin Yeşildere: Bu felakette maddi hasar çok büyük, daha önemlisi ciddi sayıda insan kaybı var, ancak yetkililerimiz duyarsız. Gelişmiş ülkelerde tren kazası olsa ulaştırma bakanı istifa ediyor. Bizde birçok insan ölüyor, bırakın istifayı özeleştiri bile yapmıyorlar."
Necati Yıldırım: Dünyada yaşanan deneyimlerden ders alınmadığı gibi, bilimsel araştırmalara da değer verilmiyor Türkiye'de. İstanbul yeniden planlanmalı, sanayi kent dışına çıkarılmalı, nüfus ve yapılaşmanın denetim altına alınmalı ve acilen azaltılmalı. Üçüncü köprü yapılmamalı ve deniz ulaşımına önem verilmeli. Kent planlamasının rant aracı olmasına son verilmeli. Yönetim dere yataklarındaki işyerlerine ruhsat vererek insanların hayatıyla oynuyor ve bu en temel insan hakkının ihlal edilmesi demek. Ayrıca anayasanın "dengeli bir çevrede yaşamak herkesin hakkıdır. Bu devletin ve vatandaşın ortak görevidir. Bunu denetlemek devletin görevidir" diyen 56. maddesi ihlal ediliyor. Bu konuda sorumlular hakkında gerekli hukuksal işlemin yapılması gerektiği kanısındayım.
Bahattin Alparslan: Meteorolojinin uyarmasına rağmen hala Basın-ekspres yolunu kapatmıyorlar, bu bilimin teknolojinin verilerini kullanmaktan aciz olmak demek. İlgililer 1995'ten bu zamana kadar yönetimdeler. Gerekli önlemi alsalardı bu afet yaşanmayacaktı. Bu cinayet gibi bir şey. Tüm olanlar gösteriyor ki burada bu yapılaşma olmamalıydı. TOKİ derenin denize akmasına engelleyerek çok ciddi tehlike yaratmaktadır. Belediye bunlara izin verdi. On beş yıldır görevde olan bir yönetim sorumsuzluktan bahsedemez. (EG/TK)