Kadınlar, Fethiye'deki toplu tecavüz davasında sanıkların avukatlarını üstlenen Muğla Barosu Başkanı Mustafa İlker Gürkan ile Baro Genel Sekreteri Leyla Bişen'i "ya baro yönetimindeki görevlerinden istifa etmeye" ya da "tecavüz sanıklarını savunmaktan vazgeçmeye" çağırdı.
Başlattıkları imza kampanyası ile Türkiye Barolar Birliği'ne (TBB) hitap eden kadınlar, Baro Başkanı ve Baro Genel Sekreteri sıfatını taşıyan kişilerin tecavüz sanıklarını savunmasının "tecavüzü meşrulaştırdığı gibi normalize de ettiğini" vurguladılar.
Muğla Kadın Dayanışma Grubu ve Datça Kadın Platformu'ndan kadınlar da Muğla Barosu'na gönderdikleri fakslarla Gürkan ve Bişen'i istifaya davet ettiler.
İki kadın örgütü hazırladıkları istifa çağrısında, "Her yurttaşın savunulmaya hakkı vardır ama tecavüzü savunanlar tecavüzü onaylamışlardır" dediler.
Gürkan: Kadın hareketine hoşgörü gösteriyorum
Gürkan ise, "Bütün hakların öncülü hak arama özgürlüğüdür. Bu kampanyaları yürütenler, hak arama özgürlüğünü sınırlayacak davranışlarda bulunuyorlar" diyor.
"Avukatlar mesleklerine başlarken hukuka ve ahlaka bağlı kalacaklarına dair yemin ederler. Ben de yeminime bağlı kalıyor, müvekkilimin yaptığı fiili ya da şahsını değil, haklarını savunuyorum."
Evrensel hukuk ilkelerinde "cinsel taciz ve tecavüz davalarında kadının beyanı esastır" ilkesinin yeri olmadığını savunan Gürkan, davayı kabul etmeden önce karısı Bedriye Gürkan'ın onayını aldığını anlatıyor:
"Eşim Muğla'da kadın hareketinin etkili isimlerinden. Cumhuriyet Kadınları Derneği Bodrum Şubesi'ni kuruyor. Ona sordum, 'Kadın hakları bakımından bir sakıncası yok' dedi."
Gürkan'a göre, kendisine yapılanlar haksızlık ama bu haksızlığı yapanlar postmodernist, feminist insanlar.
"Bize ayıp ediyorlar ama kadın hareketine hoşgörü gösteriyorum, çünkü başka türlü kadın hareketi ilerleyemez."
Muğla Barosu yönetimi "müdahillik" önerisini reddetti
Muğla'da 2007 Haziranı'nda bir kadına tecavüz ve işkence etmekle suçlanan sekiz sanığın yargılanmalarına dört yıllık hukuk mücadelesi sonunda başlanabilmişti. 16 Mart'ta ilk kez hakim karşısına çıkan sanıklardan ilköğretim müfettişi A.N.O.'nun avukatlığını Muğla Barosu Başkanı Gürkan, "suçun elebaşısı" olmakla suçlanan M.K.'nin avukatlığını ise Muğla Barosu Genel Sekreteri Bişen üstlenmişti.
Davanın 16 Mart'ta görülen ikinci duruşmasına yaklaşık 30 avukat da "müdahil" sıfatıyla katılmıştı. İzmir Barosu'nun davaya müdahil olmak üzere yönetim kararı aldığı açıklanırken Türkiye Barolar Birliği Kadın Hukuku Komisyonu Dönem Sözcüsü Hatice Can da komisyon kararıyla davaya müdahillik talebinde bulunmuştu.
Muğla Barosu Aile İçi Şiddeti Önlenmesi Komisyonu'nun, Muğla Barosu adına davaya müdahil olma talebini baro yönetimi reddettiğinden, Barodan kadın avukatlar, müdahil vekili sıfatıyla tecavüz mağduru kadının yanında yer almıştı.
Duruşmada sanıklar davayı "kadın örgütlerinin komplosu" olarak nitelendirmiş, sanık avukatları da tecavüz mağduru kadının üye olduğu dernek ve örgütlerin araştırılmasını istemişti.
Sanık avukatları ayrıca tecavüz mağduru kadının "parçalanmış bir ailenin çocuğu olduğu" ve "psikolojik durumunun iyi olmadığı" gibi gerekçelerle "psikolojisinin ve ailevi durumunun incelenmesini" talep etmişlerdi. (BB/EÖ)