"Kadına yönelik tacizin hiçbir şekilde ve hiçbir zaman kabul edilemez olduğu ve bunun bir yaptırımı olduğu bilincinin yerleşmesi lazım. Bu bireysel değil, toplumsal bir sorun."
Kocaeli Üniversitesi Travma Birimi'nden Doç. Dr. Ufuk Sezgin, bu yıl da Taksim'deki yılbaşı kutlamalarında yaşanan kadınlara yönelik taciz olaylarını önlemek için, kadına bakışın değişmesini sağlayacak uzun soluklu bir mücadele gerektiğini söyledi.
31 Aralık gecesi yaşanan olaylar sırasında beş kişi gözaltına alındı. Tacize uğrayan Avustralyalı kadınlar şikayetçi olmayınca zanlılar 57 YTL para cezasıyla serbest kaldı. İran uyruklu bir zanlıysa sınır dışı edilmek üzere Yabancılar Şube Müdürlüğü'ne sevk edildi.
Geçen yıl da mağdur kadınlar şikayetçi olmadığı için adli işlem yapılmamış; hukukçu Hülya Gülbahar bu durumu eleştirmişti.
"Kadın tacizi hak etti" bakışı
Sezgin, kadına yönelik toplumsal kabullerle ilgili şu tespitleri yaptı:
- Akşam dışarı çıkan, biraz da olsa dekolte giyinen, içki içen kadınların tacizi hak ettiği, isteyen herkesle cinsel ilişkiye gireceği gibi bir bakış var.
- Yabancı kadınlarla ilgili aynı önyargı çok güçlü toplumda.
- Bu önyargılar, kadına yönelik bu bakış, sadece sıradan insanlarda değil, kolluk kuvvetlerinden yargıya kadar her alanda, tüm erkek egemen alanlarda görünüyor. Geçen günlerde bir mahkeme kadının uyruğunu tecavüz iddiasına indirim gerekçesi olarak gösterebildi.
"Erkek korktuğu kadını korkutarak iktidarını gösteriyor"
"Sonuç olarak yılbaşı akşamı Taksim'e insanlar bütün bunları bilerek gidiyor. O yüzden çoğu insan çekiniyor, özellikle kadınlar orada kutlamaya gitmiyor."
Sezgin, toplumsal cinsiyet ayrımcılığının doğumdan itibaren başladığını, eğitim sırasında devam ettiğini, toplumun her alanında göründüğünü söyledi.
"Her erkek bunu yapmıyor ama içten içe varolan durumu meşrulaştırıyorlar. Esprilerle, bahaneler üreterek, suçu kadına iterek. Erkek taciz ettiği kadına güç uyguluyor, iktidarını onun üzerinde bu şekilde yeniden üretiyor. Bilmediği, tanımadığı, korktuğu bir varlık olarak kadını korkutarak iktidarını göstermeye çalışıyor."
Medyaya da sorumluluk düşüyor
Bunu önlemenin yoluysa kadına yönelik toplumsal bakışı değiştirmek ve kadın-erkek eşitliğini toplumsal hayatın her alanında sağlamak.
Sezgin, medyaya da bu anlamda sorunluluk düştüğünü belirtti. "Belki bugün eskisine göre daha duyarlı medya, kadına yönelik şiddetle ilgili kampanyalar düzenleniyor. Ama her gün o gazete sayfalarında kadına yönelik ayrımcı bakış yeniden üretiliyor. Söylediğiyle yaptığı uymuyor medyanın." (EÜ/TK)