Dalkıran "Mülteciler ülkeyi kültürleri, çeşitlilikleriyle zenginleştirebilirler. Bu algı çok önemli" diyor. Ama "Tam tersine mültecilere, sığınmacılara düşman gibi, yoklarmış gibi davranılıyor."
Kılıç "Türkiye'de hiçbir partinin mülteci hakları için bir kelime ettiğini duymadım. Bir partinin o ülkedeki yabancılar, sığınmacılar, mülteciler, göçmenler hakkında ne düşündüğünü bilmeliyiz" diyor.
Uluslararası sözleşmeler, korunmadan toplumsal yaşama katılıma, mülkiyet edinmeden dernek kurmaya kadar mültecilerin, sığınmacıların birçok hakkını güvenceye alıyor. Uygulamada, mülteciler ve sığınmacılar en çok dışlanan kesimlerden. Sosyal hakları yok sayılıyor. Dalkıran "Siyasi partiler oy alabileceklerine yönelik çalışıyor. Oy veremedikleri için mülteciler dışlanmışın da dışlanmışı" diyor.
Kılıç'sa "Siyasi partiler mülteci politikalarını insan hakları perspektifinden oluşturmalı. Ayrımcılığa, yabancı düşmanlığına, ırkçılığa fırsat vermemeli" diye konuşuyor.
Parlamenterlerin rolü önemli
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) "Parlamenterler İçin El Kitabı"nda şunları söylüyor:
* Parlamenterler, mültecilerin korunmasında ve sorunlarına çözüm bulunmasında önemli bir rol oynayabilir.
* Seçmenleri arasında mültecilere karşı saygının artırılmasını teşvik edebilir ve mültecilerin korunması yönündeki tartışmaları destekleyebilir.
* Hem ulusal mülteci koruma sistemlerine hem de mültecileri korumak ve sorunlarına kalıcı çözümler bulmakla yetkili tek uluslararası kuruluş olan UNHCR'a düşük maliyetli ve yeterli fon sağlanmasında etkili olabilir.
* Uluslararası hukuk ve standartlarla uyumlu bir ulusal mülteci mevzuatı hazırlayıp kabul edebilir, bunun uygulanmasını denetleyebilir.
İlk adımlar coğrafi şartın kaldırılması ve iltica yasasının çıkarılması
UNHCR Mart 2007 istatistiklerine göre, Türkiye'de sığınma prosedürüne başvuranların 2002-2006 yılları arasındaki sayıları toplam 20.120. 2006'da başvuranların sayısı 4.550.
1951 Mülteci Sözleşmesi'ne çekince koyan ve yalnızca Avrupa'dan gelenleri mülteci olarak kabul eden Türkiye, Türkiye AB üyelik süreci içinde mültecilerle ilgili Ulusal Eylem Planı'nı 2005'te açıkladı. Bu plan, coğrafi şartın kaldırılması için 2012'yi hedefliyor, iki de şart getiriyor:
* Coğrafi şartın AB üyeliği kesinleşince kaldırılması.
* Ekonomik faturasının AB ülkelerince paylaşılması.
Kılıç, düzenlemelerin AB sürecine endekslenmiş olmasından yakınıyor, "Bu süreç sekteye uğrayınca mültecilerle ilgili süreç de zayıflıyor. Hükümetin irade ortaya koyan bir tutum yok; bunun yerine süreci İçişleri Bakanlığı bürokrasisi belirliyor" diyor ve yapılması gerekenleri şöyle sıralıyor:
* Coğrafi sınırlama kaldırılmalı. Belli bölgelerden gelenler dezavantajlı olmamalı.
* İltica yasası çıkarılmalı. Mülteciler için Anayasal koruma sağlanmalı.
* Mültecilere yönelik yeterli uzman ve birikim yok. Bunlar hazırlanmalı.
* Kaynak ülke veritabanı oluşturulmalı. Bu olmazsa, iltica nedenlerinin haklılığına karar verilemez.
* İltica konusunda karar verecek özerk bir birim oluşturulmalı.
* İdari uygulamayı takip edecek özel iltica mahkemeleri kurulmalı. Burada konuyla ilgili eğitimli hakimler çalışmalı. (TK/EÜ)