Prof. John Lovering'e göre, bugün kenti yeniden düzenleyeceğini iddia edene ilk sorulacak soru, "İşgücü piyasasını nasıl düzenleyeceksin" olmalı.
Cardiff Üniversitesi'nden Lovering, Mimarlar Odası İstanbul Şubesi'nin yerel yönetimler üzerine sempozyumundaki konuşmasında, neoliberal yolun, dolayısıyla onun yarattığı bölünmüş, küresel sermayeyi çekmek için imajını pazarlayan kentlerin döneminin de sonuna gelindiğini söylüyor. Son ekonomik kriz bunun göstergelerini taşıyor.
Şimdi dönem "alternatif stratejiler, öncelikler, ilkeler" dönemi. Ancak bu dönemin tehlikeler de içerdiğini söylüyor Lovering. "Sorumlu kapitalizm" söylemiyle karşımıza yeniden demokratik olmayan, teknokratların, seçkinler eliyle seçkinlerin yukarıdan aşağıya yönettiği kentlerin çıkabileceğine dikkat çekiyor; "Otelin tepesindeki ekranı veya Boğaziçi'ndeki hava fişeği izleyen 'sanal kentli'den kararlarda söz sahibi olan 'gerçek kentli" olmamız gerektiğini ifade ediyor.
Lovering kent yönetimine katılmanın seçmen olarak oy vermenin ötesinde, karar süreçlerine katılmak olduğunu anımsatırken "Yerel yöneticiler kararlardan etkilenen insanları ikna etmek, yapılanların onların durumunu olumlu etkileyeceğini göstermek zorunda" diyor.
"Dünya bir varoşlar gezegeni oldu"
Lovering'in modeline göre, finansal varlıklar için serbestlik yaratma peşindeki neoliberalizm "piyasa devleti"ni ve "rekabetçi kent"i yarattı. Ama propaganda edildiği gibi istihdam ve büyüme yaratamadı. Uluslararası Çalışma Örgütü'ne göre 2009, 50 milyon yeni işsiz ve 200 milyon yeni "çalışan yoksul" yaratabilir. Dünyanın toplam üretimi, büyümesi düşüyor. Üstelik bu son krizle başlamadı. 90'ların ortasından beri böyle.
Kentte neoliberalizmin izdüşümü, aslında hiç gerçekleşmeyen "konut balonu", hep büyüyen bir emlak pazarı hayali ve uluslararası sermaye fazlasını, özellikle spekülatif sermayeyi çekme ve emlak pazarı yarışına "imaj yönetimi"yle giren kent yönetimleri oldu Lovering'e göre. "Rekabetçi kent" denen de aslında kamu mülkünü özel çıkara devretmek.
BM rakamlarına göre dünyanın şu an 1 milyar insanın yaşadığı, 20 yılda 2 milyar kişinin yaşadığı bir varoşlar gezegenine dönüştüğüne dikkat çeken Lovering, krizle birlikte ev fiyatlarının keskin düşüşünün, dünyanın büyük "yarışmacı kentleri"nin şu an yarıda kalmış yapılarla dolu olduğunu vurguluyor.
Çünkü neoliberal kent yönetimleri bölünmüş kentler yaratıyor: Küresel ölçekte imtiyazlıların yararlandığı "mumyalanmış alanlar", kent dışına açılan banliyöler ve küresel ölçekte yoksunların yaşadığı alanlar.
"Türkiye krizden kaçamayacak"
"Türkiye de krizden kaçamayacak. Çünkü ihracat pazarı olan ülkelerin hepsi düşüşte" diyen Lovering, neoliberalizmin siyasi bir program olduğunu, "alternatif" diye gelenin de böyle olacağını söylüyor. Burada anahtar strateji derslerini sıralıyor.
Kent ekonomisi: İşgücü piyasası nasıl işleyecek? Mevcut durum ne?
Katılımcılık: "Kamu yararı" diye yukarıdan dayatılan kararların değil, katılımın öne çıkması. Farklı toplumsal gruplar için ortak zemin nasıl bulunabilir? Planlama profesyonelleri nasıl katılabilir?
Lovering, bu "alternatif" risklere karşı Aristo'nun "kamu" tanımını anımsatıyor: "Bir araya geldiğimizde yaptıklarımız, ortaklaşa yapmak istediklerimiz"; "Kentin ne olduğunu, anlamını, yapılacakları birlikte tartışmalıyız" diyor. (TK)