Akşam gazetesinin haberine göre, Savcı Zekeriya Öz sorguladığı gazeteci Nedim Şener'e, 'Telefon konuşmalarınızda 'beni aramak cesaret ister' diyorsunuz, neden dinlendiğinizi düşünüyorsunuz' diye sordu.
Nedim Şener'e sorulan sorular
Ergenekon ve medya yapılanması ile ilgili bildiklerinizi anlatın.
Benim Ergenekon'un medya yapılanmasından bilgim yoktur. Medya yapılanması içerisinde yer almadım. Ben takım dahi tutmuyorum. Üye olduğum kuruluş Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'dir.
14 Şubat günü gözaltına alınan H. Soner Yalçın, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu ve Ayhan Bozkurt isimli şahıslar ve 04 Mart 2011'de sizinle birlikte gözaltına alınan Yalçın Küçük, Kaşif Kozinoğlu, Ahmet Şık, Mümtaz İdil, Çoşkun Musluk, Doğan Yurdakul, Müyesser Uğur, Sait Çakır ve İklim Ayfer Kal ile aranızdaki ilişkiyi anlatın?
Bu şahıslardan sadece Ahmet Şık'ı tanırım. Ahmet Şık dürüst bir gazetecidir. Ben Soner Yalçın'la aynı anda bir bina içerisinde bulunmadım, yüz yüze görüşmedim, yüzünü dahi bilmiyorum.
'Haliçte Yaşayan Simonlar' isimli kitabın Ergenekon terör örgütü tarafından dava sürecinin etkilenmesi, davanın kamuoyunda inanılırlığının ortadan kaldırılması ve referandum sürecinin etkilenmesi amacıyla yazdırıldığı, bu kapsamda sizin de aktif olarak görev aldığınız tespit edilmiştir. 'Haliçte Yaşayan Simonlar' isimli kitabın yazılması ile ilgili sizin ne tür çalışmalarınız oldu? Hanefi Avcı ile nasıl bir işbirliği yaptınız?
Benim Ulusal Medya 2010 dokümanından bilgim ve katkım olmamıştır. Hanefi Avcı'nın bu kitabını yazdığından da hiçbir zaman kitap masanın üstüne gelene kadar bilgim olmamıştır. Yayınlandıktan sonra haberim olmuştur, Hanefi Avcı ile hiçbir işbirliğim olmamıştır. Benim en zayıf haber kaynaklarımdan biri de Hanefi Avcı'dır.
Oda TV'de bulunan dosyada 'Sabih üstad da İlhan Cihaner olayı kitapta muhakkak işlenmeli diyor. Cihaner'i bayraklaştıralım. Doğu Hanefi'nin ağzından Ergenekon'un boş bir dava olarak anlatılması sağlanmalı, diyor. Doğu'nun çalışmalarından faydalanılmak... Hanefi'ye güvence verilmeli... Kitapta Ergenekon, Cihaner, Balyoz, Poyrazköy gibi operasyonları poliste ve savcıdaki F tipi yaptı vurgusu iyi kurgulanmak... Hanefi'nin böyle değerlendirmesi kamuoyunda ciddi bir etki bırakır.' şeklinde notların yazıldığı tespit edilmiştir. 'Haliçte Yaşayan Simonlar' kitabı incelendiğinde notta yazan hususların kitapta yer aldığı ve belirtildiği şekilde işlendiği görülmüştür. Kitapta bu konularla ilgili kısımları kimler yazdı? Sizin yazdığınız kısım oldu mu? Bu notlar kim ya da kimlerden geldi? Bu notları size kim iletti?
Bu konudan bilgi sahibi değilim, benim herhangi bir katkım olmamıştır. Ben Ergenekon konusunda Hanefi Avcı gibi düşünüyorum, Dink Cinayetinin de Ergenekon arasındaki bağlantıyı kitabında yazacak kadar da cesaretli bir insanım. Çünkü Ergenekoncular beni tehdit etti.
Haliç'te Yaşayan Simonlar isimli kitabın ikinci bölümünde Hrant Dink'in öldürülmesi olayı ile ilgili olarak, bu olayın her yönüyle en ince teferruatına kadar araştırıldığı, karanlıkta kalan hiçbir yanının olmadığı belirtilmiştir. Siz ise Hrant Dink davası ile ilgili olarak kitapta belirtilenlerin tam aksi yönde hem yazılı ve görsel basındaki açıklamalarınızda hem de yazdığınız köşe yazıları ve kitaplarda fikir beyan etmektesiniz. Kitapta bu konuda yer alan hususlar ile tamamen farklı görüşe sahip olmanıza rağmen, kitabın piyasaya çıkması ve Hanefi Avcı'nın Devrimci Karargah Terör Örgütü soruşturması sebebiyle gözaltına alınıp tutuklanmasının ardından, kaleme aldınız köşe yazılarında ve katıldığınız bir çok televizyon programında, kitabın savunuculuğunu yapan açıklamalar yaptığınız görülmüştür. Dolayısıyla kitabın içerisinde tamamen sizin fikirlerinize aykırı görüşler olduğu halde kitabın şiddetli savunucularından olmanız ODA TV'de ele geçirilen notlarla birlikte değerlendirildiğinde, bu kitabın ikinci kısmının yazımı aşamasında ciddi çalışmalarınızın olduğunu göstermektedir. Bu durumu nasıl açıklıyorsunuz?
Benim herhangi bir çalışmam olmadı, ben Hanefi Avcı'nın kitabını şiddetle savunmadım. Hanefi Avcı'nın kitabıyla alakalı birçok medya kuruluşunda da övücü yazılar çıkmıştır. O zaman bunların da böyle değerlendirilmesi gerekir.
Ergenekon soruşturması kapsamında hakkında işlem yapılan İsmail Yıldız'dan elde edilen 'Kimin hususi yazarı ya da Ahmet KEKEÇ başta olmak üzere tüm Tayyipçi yazarları, entelektüel anlamda düelloya davet ediyorum?!' isimli dokümanın içeriğinde; 'Nedim Şener, Hanefi Avcı'nın, verdiği belgeler üzerinden, kendince bir kitap hazırlatmış. Kitabın içinde de zaten ne kadar başarılı bir istihbaratçı olduğunun altını çizip, Nedim Şener aracılığı ile kendi kendisine övgüler düzdürüyor. (...) Kaldı ki, Nedim Şener daha sonra benim verdiğim 'Elkadı' dosyasını da kitap yaptı...' deniyor. İsmail Yıldız'la aranızdaki ilişki nedir? Notta yazdığı gibi Hanefi Avcı ile birlikte kitap çalışması yaptınız mı? Ya da yolsuzluk eksenli yazdığınız kitaplara Hanefi Avcı'nın bir katkısı oldu mu?
İsmail Yıldız'ı tanımıyorum, aramızda herhangi bir ilişki yoktur. Ben Hanefi Avcı'dan aldığım bilgilerle herhangi bir kitap yazmadım. Bu iddia Hayrullah Mahmut Özyurt tarafından ortaya atılmıştı. Benim Cem Uzan'la alakalı yazmış olduğum kitapla alakalı kendisinin bir husumeti olduğunu düşünüyorum. Ayrıca benimle alakalı bu konuda dava açıldı, benim yazdığım bilgiler 'masak' kaynaklıydı. Emniyetten herhangi bir bilgi ve belge alıp bu kitabı yazmadım. Elkadı dosyası emniyetin yapıp hazırlamış olduğu bir dosya değildi.
İlhan Kesici ile yaptığınız telefon görüşmesinde özetle; Görüşmenin başında Oda TV'de hakkınızda çıkan belgeler ile ilgili bir süre konuştuğunuz ve Soner Yalçın'a dava açacağınızı söylediğiniz, görüşmenin devamında Sizin '...bir gazeteci evinde tek bir CD tutmaz mı bilgisayar bulundurmaz mı? 'Efendim bir hani doküman, çalışma, tutanak' dediğiniz, İ. Kesici'nin 'Hepsini tutar canım olur mu ne gazeteci hepimiz yani' dediği, sizin 'ama bunların hiçbiri hepsini, bakın hepsini çıkardım attım evde bir tane Zeki Müren CD'im bile kalmadı' Bunların hepsini çıkarıp attım bütün bilgisayarları attım efendim, dediğiniz... Şayet örgütsel veya illegal bir faaliyetiniz yok ise evinizdeki tüm dijital verileri yok etmenizin sebebi nedir?
Ben gazetede çalışan bir muhabirim. Bana sürekli polise yakın kaynaklar benim bir operasyon yiyeceğimi, içeri atılacağımı bana söylüyorlardı. Ben zaten evimde çalışmayan bir insanım, iş gereği evime bir şey getirmişsem bile ertesi gün onu iş yerime götürüp bırakırım. Evimde çocuğum olduğu için iş yapmaya fırsatım olmuyor. Ben evimi polis basacak diye temizlemedim, böyle bir endişem yoktur.
Kimler sizi gelip alacaklar dedi?
Bunu isim olarak söyleyemem, ancak polise yakın kaynaklardır.
Sabri Uzun ile yaptığınız telefon görüşmesinde özetle; S.Uzun'un 'Kardeş merhaba Sabri Uzun' dediği, sizin 'A merhaba Sabri Bey nasılsınız? Vallahi bugünlerde beni aramak cesaret ister, öyle herkes arayamaz yani' dediğiniz, S.Uzun'un 'Ne oldu sen de mi sanıksın' dediği, sizin 'Yok sanık manık değilim de hayır beni aramak şey ister, mutlaka izliyorlardır, takip ediyorlardır diye' dediğiniz, tespit edilmiştir. Bu görüşmeye bakıldığında, Sabri Uzun ile aranızda karşılıklı çok samimi bir ilişkinizin olduğu anlaşılmıştır. Aranızdaki bu samimi ve yakın ilişkinin, Haliçte Yaşayan Simonlar kitabına benzer yaptığınız kitap çalışmasının Sabri Uzun ismi ile çıkartılmaya çalışılmasındaki rolü nedir?
Aramızda samimi bir ilişki vardır, görüşme Sabri Uzun'un Hanefi Avcı ve aramızda yapmış olduğu bir yorumdur. Benim şahsımla alakalı değildir. Hanefi Avcı ile bir röportaj yapmıştım, onunla alakalıdır.
Niçin dinlendiğinizi açıklayınız:
Bu benim çevremdeki insanlarda oluşan bir genel kanaattir. Ben de bunun etkisinde yaşadığım için Sabri Uzun'a böyle söyledim.
Yapılan ihbar ve Oda TV'den elde edilen veriler birlikte değerlendirildiğinde, Ergenekon Terör Örgütü üst düzey yöneticilerinin devam eden dava sürecini etkilemek , Ergenekon'un boş bir dava olduğunu göstermek için ciddi çalışmalar yaptığı, bu çalışmaların uygulanmasında sizin de aktif olarak görev aldığınız anlaşılmıştır. Bu durumu açıklayınız.
Ben böyle bir görev aldığımı anlamıyorum. Ergenekon belgelerine Fethullah Gülen ve Cemaat isimli kitabı Dink cinayetiyle, İstihbarat Yalanları isimli kitabı, Kırmızı Cuma isimli kitabım Ergenekonla kitaba konu olan bağlantıları işaret eder.
Ergenekon'un boş bir dava olduğu konusunda ben çalışma yapmadım, hiçbir yazı ve söylemimden böyle bir sonuç çıkmaz. Danıştay davası konusunda iddiaların Mahkemede değerlendirilmesinin bir şans olduğunu söyledim. Son yazdığım kitapta da Ergenekon'da yargılanan bazı sanıklar arasında Dink cinayeti sanıkları arasındaki telefon irtibatını gösteren şemaları kitabıma yer vererek, aynı zamanda 1. Ergenekon iddianamesindeki Dink cinayetiyle ilgili bölümlerine yer verdim. Oda TV'deki bu verilerde belirtildiği gibi bir ilişki içerisinde bulunmadım. Hanefi Avcı'nın kitabıyla ilgili hiçbir bilgim olmadığı açıktır. Asla ve asla Ergenekon terör örgütü sürecini etkilemek için bir süreç içerisinde bulunmadım.
Baki Özilhan ile yaptığınız telefon görüşmesinde özetle; B.Özilhan'ın 'Ya bir takım şeyleri paylaşmak istiyorum benim bir arkadaşım vardı da izlediği konuyla ilgili bir şeyler aktarmak istiyorum ama ne yapsak nasıl yapsak' dediği, sizin 'Şey konuştuğumuz konuyla ilgili mi' dediğiniz, B.Özilhan'ın 'Bilmiyorum yani ben şeylere çok fazla yani hava durumuna falan çok fazla güvenmiyorum çıkarız tatil yaparız şu olur bu olur gideriz ondan sonra da biliyorsun bu dalga malga hikayesi mavi tur zamanı geçiyor galiba. Yani Dalgaya yakalanmayalım diyorum. dediği, sizin 'Anladım peki siz bana bir öneri söyleyin şöyle yapalım deyin' dediğiniz, B.Özilhan'ın 'Yani ben düşüneyim nasıl yapabileceğimizi nereye gidebileceğimizi. Olmazsa konuşuruz ama sonuç olarak zaten turu düzenleyen arkadaş diyor ki ya çok uygun değil koşullar diyor çünkü ben artık diyor turculuk murculuk yapmıyorum diyor' sizin, 'Anladım bilinen adam ya bu mavi turlar konusunda bilinen adam zaten yani' dediğiniz, B.Özilhan'ın 'Bilinen tanınan bir adam yani kendisini sanki o konuda yeniden sınava gelmiş tabi terfi edip işin başına geçen adam olduğu için' '.. .bunu dinle bir de biz dinleyelim bir de bizim için konuş demek biraz uygun olmayabilir neyse biraz daha şey yapalım da uygun bir şekilde konuşalım' dediği, sizin 'Şey yapalım ya bir arkadaş vardı ya hani mavi turda nereleri uğranacak falan diye elinde şey vardı kadrosu vardı' dediğiniz, B.Özilhan'ın 'Zaten o geldi o geldi bana anlattı dedi böyle böyle diyor dedi ben de onun için yani programı da aksatmayalım zaten ben Ankara'ya da döndüm bir kaç gün Ankara'dayım yarın Deniz beyin grup toplantısı var' dediği tespit edilmiştir. Baki Özilhan'la şifreli bir şekilde yaptığınız bu konuşmayı açıklayınız? Görüşmede 'Yani dalgaya yakalanmayalım' diyerek ne ifade edilmektedir? Görüşmede geçen 'dalga' 'tur' 'turist' ve 'hava durumu' kelimeleri ne anlama gelmektedir?
Baki Özilhan CHP Basın Danışmanıdır. Baki Özilhan benim ödül aldığım törene geldi ve orada çok önemli bir yolsuzluk dosyası olduğunu, bir arkadaşının bu konuya vakıf olduğunu söyledi. Ama dosya gelmediği için içeriğinden haberdar olamadım. Burada 'Dalga', 'Tur', 'Turist' ve 'Hava Durumu' kelimeleri şifreli kelimeler değil, Baki Özilhan'ın tatile çıkacağı Mavi Turla ilgili konuşmalardır. Dalgaya yakalanmayalım dediği konu da Mavi Turla ilgili konudur. Böyle kelimelerin geçmesi son derece normaldir. Bu konuları Baki Özilhan'a sorarsanız o da size teyit edecektir zaten.
Ahmet Şık isimli şahısla aranızdaki ilişki nedir? Bu kitap haricinde başka çalışmalar yaptınız mı? Bu kitap çalışması talimatını kim ya da kimler verdi? Bu kitap çalışmasının amacı ne idi?
Ahmet Şık'la herhangi bir ilişkim yoktur. Kendisiyle herhangi bir kitap çalışmasında yer almadım. Hayatım boyunca kitap çalışmalarımı talimatla yapmadım, kimseye de talimat vermedim. Ahmet Şık'ı tanırım dürüst bir gazetecidir.
Yine Oda TV'de yapılan aramalar sonucu el konulan dijital verilerin yapılan incelemesi sonucunda 2009 yılında piyasaya çıkarttığınız 'Ergenekon belgelerinde Fethullah Gülen ve Cemaat' isimli kitabınızın taslak hali olduğu görülmüştür. *Bu kitabınızın taslak halini Oda TV'den kim ya da kimlere verdiniz? Hangi amaçla verdiniz? Bu kitap çalışmanızda Soner Yalçın ya da Oda TV'nin size herhangi bir katkısı oldu mu?
Ben kitabımı kimseye göndermedim, sadece yayınevine gönderdim. Benim kitaplarımda taslak olmaz, bitmiş hali vardır. Bunu da sadece yayınevine gönderirim, Oda TV'ye asla göndermedim.
Uğur Dündar ile yaptığınız telefon görüşmesinde sizin '...ben de şeyle uğraşıyorum şu şey çıkıyor kitap, belki yarın' dediğiniz, Uğur Dündar'ın 'Çıkartmaya karar verdin' dediği, sizin 'Çıktı çıktı abi bitti basıldı yani' dediğiniz, Dündar'ın, 'Allah Allah ulan bize sormadan kitap çıkartıyorsun. Bana sorsan ben çıkartma derim. Ama sen de çok acele ettin yani valla bize bile sormadan' dediği, sizin Abi zaten şey arkadaş da sizin tanıyacağınız, zamanı mıydı falan gibi böyle bir şey yapmış ama içeriğinden falan haberdar tabi... dediğiniz tespit edilmiştir. Görüşmede geçen kitap konusu nedir? Kitabın içeriğinden haberdar olduğunu söylediğiniz şahıs kimdir?
Yukarıdaki soruda geçen kitaptır. Ben yaşadığım şeyleri Uğur Bey'le paylaşıyorum. Aslında o da bana sitem ediyor, yazıyorsun da haber vermiyorsun diyor.
Ahmet Şık'ın Sorgusu
Tutuklanarak Metris Cezaevi'ne gönderilen gazeteci Ahmet Şık'a bir buçuk saatlik savcılık sorgusunda 26 soru yöneltildi. Son dalgada gözaltına alınan Nedim Şener dışındaki isimleri tanımadığını belirten Şık, "Adımın Ergenekon'la anılmasını zul sayarım" dedi. İfade tutanağının girişinde, Şık'ın avukatlarının "Dosyada kısıtlama kararı nedeniyle delilleri göremedik, dosyayı inceleyemedik. Savunma hakkı gereği gibi kullanılamadı" sözleri yer aldı. Savcı Zekeriya Öz'ün Şık'a yönelttiği bazı sorular ve cevapları şöyle:
Gözaltındakilerden kimi tanıyorsunuz?
Nedim dışındakileri bilmiyorum.
Ergenekon terör örgütünün medya yapılanması içerisinde faaliyet gösterdiğiniz tespit edilmiştir... Bu kapsamda çalışmanız oldu mu?
Ergenekon medya yapılanması içinde değilim. Benim bu örgütle adımın anılmasını zul sayarım.
ODA TV'den ele geçirilen belgelerden 2011 Haziran'ında yapılacak genel seçimlerden önce örgütün talimatıyla Nedim Şener'le birlikte 'Haliç'te Yaşayan Simonlar' benzeri kitap çalışması içinde bulunduğunuz, bu kitabın da Emniyet Müdürü Sabri Uzun ismiyle yayınlanması için çalışma yaptığınız tespit edilmiştir. Bu kitabın amacı neydi?
20 yıldır muhabirim. Binlerce habere imza attım. Bugüne kadar kimsenin talimatıyla ne bir haber yazdım ne de haberimi geri çektim... Geçmişte bir çok kayıp, gözaltı ve faili meçhul haberi yaptım. Hiçbiri tekzip edilmedi.
Nedim Şener'le başka çalışma yaptınız mı?
Herhangi bir kitap çalışması yapmadım.
Soner Yalçın tarafından oluşturulduğu belirlenen 000KITAP.docx isimli word dosyasında 'İmamın Ordusu' başlıklı kitap çalışması olduğu tespit edilmiştir. Sabri Uzun'u tanıyor musunuz? İkna etmek için görüşme yaptınız mı?
'000KITAP.docx' kitabıma verdiğim isimdir. Bu kitabın isminin Soner Yalçın'ın bilgisayarında ne aradığını bilmiyorum. Bunu aydınlatmanızı istiyorum.
Nedim Şener'le hazırladığınız 'Haliçte Yaşayan Simonlar' kitabına benzer kitap çalışmasını da Haziran 2011 seçimlerinden önce yayınlatmak için çalışmalar yaptığınız anlaşılmıştır. Ergenekon terör örgütünün talimatıyla hazırlanan kitapların referandum ve seçim öncesi çıkartılmaya çalışılmasının amacı nedir?
Bu, Ergenekonla alakalı bir çalışma değildir.
25.02.2011 günü saat 18.54'te A.Şık ile X şahsın telefon görüşmesinde özetle, A.Şık'ın 'Evi ne zaman basacaklar diye bekliyorum' dediği, X şahsın 'Öyle bir şey mi var' dediği, A.Şık'ın 'Dünyadan haberin yok... Nedim beni bana yazdırıyormuş ama bize de Ergenekon yazdırıyormuş kitabı falan filan anlamına gelen bir sürü ...' dediği, X şahsın 'Senin kitabın notlarının bu adamın bilgisayarından çıkması' dediği, A.Şık'ın 'Not bana ait değil. Sanki Ergenekoncular öyle bir not hazırlamış gibi gözüküyor', 'Orada gözüküyor, yani kitabın yanılmıyorsam üç ay önceki hali filan' dediği tespit edilmiştir. ODA TV'de ele geçirilen kitap taslağının üç ay önceki hali olduğunu nereden biliyorsunuz?
Bunu yukarıdaki soruda yanıtlamıştım.
Hazırladığınız kitabın Sabri Uzun ismiyle çıkartılmaya çalışılmasının amacı nedir?
Sabri Uzun'la kitap çıkarmaya çalışmadım. Aksine Sabri Uzun, kitabın içerisinde Emin Aslan gibi öznelerden biri. Hanefi Avcı, Emin Aslan, Sabri Uzun ve son dönemde görevden alınan bazı emniyet müdürlerinin isimleri var. Bazılarıyla görüştüm, bazıları da görüşmeyi kabul etmedi. Hanefi Avcı'nın işkenceci sicili olduğuna yönelik ilk haber yapan benim. Haber yayınlandıktan sonra beni aradı ve işkence mağduru kişiyle yüzleşmek istediğini söyledi. Mağdur tek gidemeyeceğini söyleyince birlikte gittik ve Hanefi Avcı'yla tanıştık. O tarihten sonra yüz yüze görüşmedik, bayramlarda telefonlaştığım olmuştur. Kitaptan sonra kendisini aradım. Kitabının cemaatla ilgili kısmının doğru olduğunu, içeriden bir sistem eleştirisi olarak gördüğümü, ancak birinci kısmında işkenceci olarak kendisiyle yüzleşemediğini, Danıştay ve Hrant Dink suikastlerini polisiye bir gözle yorumladığını söyledim. Kitabında, emniyetten bir takım komplolarla uzaklaştırıldığını iddia ettiği polis müdürlerinin adı geçiyordu. Ben de bu konuları ayrı bir kitapta araştırmak istediğimi söyledim. 'Bunların hepsini tanımıyorum' dedi. Emin Aslan'ın telefonunu verdi. Emin Aslan'la görüşmeye başladım.
Oda TV'de ele geçen belgelerden, haziran seçimlerinden önce çıkarmaya çalıştığınız kitabı Oda TV'deki aramalardan sonra bir an önce yayınlamak için faaliyetler yürüttüğünüz anlaşılmıştır. Bunun amacı neydi?
Kitabımın çıkış tarihi tahmini nisan ortası olacaktı. Henüz tamamlanmamıştı, tamamlanacak unsurlardan biri polise ağır silah alma yetkisi veren mevzuat değişikliğidir. İkinci kısmı da Hanefi Avcı'nın tutuklu olduğu cezaevine yanıtlaması amacıyla gönderdiğim sorulardır. Bana, yanıtlayacağına dair haber göndermişti. Son Oda TV olayında benim adımın geçmesi hakkımda bir şaibe yarattı. Konu Avukatım Fikret İlkiz'in bilgisi dahilindeydi. Kendisi kitabın bir an önce yayınlanması gerektiğini, hakkında birçok şaibe oluştuğunu söyledi. Yayınlandığında da iddia edildiği gibi bir kitap olmadığı ortaya çıkacaktı.(EKN/EÖ)
* Bu haber Akşam Gazetesi'nden alınmıştır.