Genelkurmay Başkanlığı'nın şikayetiyle Ceza Yasası'nın (TCK) 301. maddesinden dava açılan İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi'nin eski başkanı ve hukukçu Eren Keskin ikinci duruşmada mahkum oldu.
Almanya'da Der Tagesspiegel gazetesinde 24 Haziran 2006 tarihinde yayımlanan demecinde Danıştay saldırısının laik, otoriter ve askeri devlet düzeninin güçlendirilmesine hizmet ettiğini savunan Keskin, dün (20 Mart) görülmeye başlanan davada aldığı hapis cezası paraya çevrildi.
Keskin: Ceza kesinleşirse ödemeyeceğim
Duruşma sonrasında bir açıklama yapan Keskin, "Hakim çok aceleciydi. Son sözümü sordu. 'Beraat mı isteyecek' dedim. Meğer karar hazırmış" dedi. Keskin, kararı temyiz edeceğini, kesinleştiği takdirde de cezayı ödemeyeceğini ifade etti.
Tutuksuz sanık olarak yargılandığı davaya katılan Eren Keskin, son sözü sorulduğunda, kimseye hakaret etmediğini, röportajda düşüncelerini ortaya koyduğunu, Türk Ordusu'nun demokratik bir ülkede engel oluşturduğuna inandığını, yasama-yürütme-yargı organlarına baskı oluşturduğunu söyledi.
Altı yıl 20 gün hapisten para cezası
Keskin'i dinleyen Kartal 3. Sulh Ceza Mahkemesi, "Askeri kuvvetleri alenen aşağıladığı" gerekçesiyle aktivisti 301/2 maddesi uyarınca altı ay hapis cezasıyla cezalandırdı.
Suçun bir Türkiye Cumhuriyet vatandaşı tarafından yurt dışında işlendiğine karar veren mahkeme, cezayı 301. maddenin 3. bendi uyarınca cezayı altı ay 20 güne çıkardı ve cezayı TCK'nın 50/1-a maddesi uyarınca da 4 bin YTL'ye çevirdi. Keskin'den ceza 20 taksitle tahsil edilecek.
Keskin hakkında İstanbul Barosu da 12 Aralık 2007'de disiplin soruşturması başlatmıştı. Keskin, dünkü davanın ilk duruşmasında karar verilmesine çok şaşırdığını belirtti.
"Danıştay saldırısı düzeni pekiştirir" görüşüne dava
Kararı Yargıtay'a götüreceğini, baronun soruşturmasında da ceza beklediğini söyledi.
Keskin, verdiği demeçte, Danıştay saldırısının devlet düzenini bozmaya yönelik olmadığını, tam tersine laik, otoriter ve askeri devlet düzeninin güçlendirilmesine hizmet ettiğini, Türkiye'de hiçbir hükümetin kendi hükümet programını uygulama gücüne sahip olamadığını, Türkiye'nin aslında ordu tarafından hazırlanan "Milli Siyaset Belgesi"yle yönetildiğini, hiçbir hükümetin buna karşı gelemeyeceğini ifade etmişti. (EÖ/GG)