Haberin İngilizcesi / Kürtçesi için tıklayın
* Fotoğraf: Nadire Mater
Barış İçin Akademisyenlerin “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisini imzaladıkları için "Terör örgütü propagandası" ile suçlanan üç akademisyen Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde devam etti.
İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesi'nde (ACM), Marmara Üniversitesi'nden emekli Prof. Dr. Büşra Ersanlı'nın 3. duruşması görüldü.
Avukatı Aynur Tuncel-Yazgan esas hakkındaki savunmasına dair yazılı beyanda bulundu. Savcı, geçen duruşmada dile getirdiği Ersanlı'nın TMK 7/2 yönünden cezalandırılmasına dair esas hakkındaki mütalaasını yineledi.
Ertelemesiz ikinci ceza
Ersanlı "Beyanımı tekrarlıyorum. Beraatımı istiyorum" dedi. Avukatı Aynur Tuncel-Yazgan atılı suçun yasal unsurları oluşmadığına dikkat çekerek beraat hükmü verilmesini talep etti. Ersanlı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını istemediğini belirtti.
Heyet, Ersanlı'nın bir yıl üç ay hapis cezasına karar verdi. Ersanlı'nın muvaffakatı olmadığı gerekçesiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını, "pişmanlık göstermeyen kişiliği gözetildiğinde suç işlemekten çekineceğine dair kanaat oluşmadığı" gerekçesiyle erteleme hükmünün uygulanmamasına karar verdi. Karara yedi güç içinde itiraz hakkı var.
İlk ertelemesiz ceza
Galatasaray Üniversitesi'nden Prof. Dr. Zübeyde Füsun Üstel de 4 Nisan 2018'de aynı mahkemede, 32. Ağır Ceza Mahkemesi'nde ertelemesiz 1 yıl üç ay hapis cezasına çarptırıldı.
Prof. Dr. Üstel hakkında da Prof. Dr. Ersanlı gibi "hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını talep etmediği" ve "mahkemede suç işlemeyeceğine dair kanaat oluşmadığı" gerekçeleriyle erteleme uygulanmamıştı. Karara karşı itiraz yolu istinaf istemi hükmüyle açık bırakıldı.
Mahkeme heyeti şu isimlerden oluştu: Başkan Ömer Günaydın, üyeler Habibe Ertuğrul, Özgür Erkan, savcı: Caner Babaloğlu
Akademisyen yargılamaları haberlerinin tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
İmzacı akademisyenlere yönelik davalar, 5 Aralık 2017'de başladı. 5 Haziran itibariyle 242 akademisyenin ilk duruşmaları görülürken içlerinden 15 kişinin davasında karar açıklandı. 15 akademisyen için de 1 yıl 3 ay hapis cezası verildi. Prof. Dr. Üstel ve Prof. Dr. Ersanlı'ının cezası dışında bütün cezalarda hükmün açıklanması geri bırakıldı.
Akademisyen yargılamalarında kararlara buradan ulaşabilirsiniz.
Barış hakkı
Avukatının savunmasında şu ifadeler öne çıktı:
Avukat Aynur Tuncel-Yazgan, esas hakkındaki savunmasını özetledi. Barış hakkından söz eden Yazgan, “bildiri barış ile ilgili” dedi.
“Barışın korunmasında en büyük görev devletlere düşer. Müvekkilimiz barışın bir hak olduğu bilinciyle devletin barışı sağlama ve koruma görevi olduğunu bilerek bildiriye imza atmıştır. Bildirinin yüzü devlete dönüktür. Barışın sağlanması devletten istenmiştir. Örgüt muhatap alınmamıştır. Halka sesini duyurmak isteyen içeriği vardır bildirinin ama yüzü, istemi devlete dönüktür.”
Tuncel-Yazgan, bildirinin yazıldığı dönemdeki sokağa çıkma yasağı altında yaşananları anlattı. “Meslektaşımız Tahir Elçi hepimizin gözü önünde Sur ilçesinde basın açıklaması yaparken polislerin de olduğu yerde garip bir olay sonucu yaşamını yitirdi” dedi. Uluslararası örgütlerin sokağa çıkma yasaklarındaki ihlallere dair raporlarından örnekler verdi.
Valiliklerin sokağa çıkma yasaklarını ilan ederken dayanak gösterdikleri maddenin valiliklere böyle bir yetki vermediğini belirtti. Sokağa çıkma yasakları sırasındaki operasyonlarda TSK’nin emniyet güçlerine refakatine dair TSK’nin konuta girip arama yetkisi olmadığını söyledi.
“Savcı savunmamızı dikkate almamış”
Avukat Tuncel-Yazgan Savcının mütalaasına dair şöyle konuştu:
“Müvekkilimiz sürece bildiriye imza atarak katıldı. Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu savunmasında, siyasal ifade özgürlüğünün toplu kullanımından söz edilebileceğini dile getiriyor.
“Savcı Caner Babaloğlu savunmamızı dikkate almamış, müvekkilimiz ile ilgili kişisel değerlendirme yapmamış. Sanık savunmasıyla verilen desteğin kabul edildiği ifadesini kabul etmiyorum. Bu destek ne desteği anlaşılabilir değil. Müvekkilimizle ilgisi yoktur.
Heyetin mahkumiyet kararları
Avukat Tuncel-Yazgan Heyetin akademisyen yargılamalarındaki ceza verdiği kararlarına dair şöyle konuştu:
“Müvekkil barışçıl isteğini demokratik şekilde dile getirmiş. Vizyonda film var, belli noktalarda izleyiciye olanak sağlıyor, onun seçtiği versiyon üzerinden izlemeye devam ediliyor. Siz iddianameyi kabul ederek çaresizliğe dahil oldunuz. Aynı bildiri, tek eylem, farklı davalar var.
“Siz kararınızda ‘sözde akademisyen’ demişsiniz. Kanaatinizi bilerek karşınıza çıktım ama basacağım buton yok, müvekkilim hakkında bireyselleştirilmiş değerlendirme yapacağınıza inançla savunmamı sürdürmek istiyorum.”
Avukat Tuncel-Yazgan, heyetin akademisyenlere mahkumiyet kararı verdiği önceki kararını paylaşarak “Dileğimiz müvekkilimiz hakkında bu hukuki hatadan dönülmesidir” dedi.
İfade özgürlüğü
İfade özgürlüğüne dair beyanlarda bulunan Tuncel-Yazgan “İfade özgürlüğüyle incitici, şoke edici bilgi ve düşüncelerin dile getirilmesi korunmuştur” dedi.
Tuncel-Yazgan ifade özgürlüğünün sınırlamasının dar alanda tutulması gerektiğine dikkat çekerken, “Kamusal konularla ilgili konularda insanların söz söyleme hakkı daha geniş olarak değerlendiriliyor. Siyasilere de bunlara katlanmak düşüyor. Devlet şeffaf olmalı, hesap verebilmeli” dedi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ifade özgürlüğüne dair kararlarından örnekler verdi.
Propaganda
Yazgan, 6549 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun" terör örgütü propagandası"nı düzenleyen 7/2 maddesinde ifade özgürlüğü lehine yapılan değişikliklere dikkat çekti.
“İddianame, mütalaa, mahkemenizin eski mahkumiyet kararları 6459 sayılı yasanın değiştirildiği eski hale uygun yaklaşımla bezenmiş. 6459 sayılı yasada önemli değişiklik yapıldı.
"Propagandanın, terör örgütünün cebir, şiddet, tehdit içeren yöntemlerini övecek tarzda olması gerekiyor, aksi halde propaganda olsa bile buna tahammül edilmesi gerekiyor. Burada propaganda olmadığını belirtmekle birlikte, propaganda denilse bile şiddeti öven bir içerik barındırmadığını mahkemenizin dikkatine sunuyoruz.
“Kararınızda katliam, kasıtlı, kıyım kelimelerinin belirleyeceği olduğu görülüyor. Ağrı bir söz ama bütünlüklü değerlendirilmeli, bağlamından koparılmamalı, nasıl dile getirildiği dikkate alınmalı. Ağır bir itham ama katliam lafı ağır eleştiri kabul edilemez mi? Çok sayıda kişinin ölmesi insanlarda barış çağrısını dile getirme isteği getirmiş olamaz mı? Bunun olduğu düşüncesindeyiz. Sınırın aşıldığı düşünülüyorsa bu propaganda mıdır, yoksa hakaret midir?
“Kararınızda, örgütün eleştirilmemesinin kabul edildiği görülüyor. Bu yorumunuz 6459 sayılı yasaya aykırı.
“Bildiri, sokağa çıkma yasakları kapsamında temel insan hakları ihlalinin yaşandığını, sivillerin zarar gördüğünü söylemektedir. İhlallere dair adım atılmasını, gözlemcilerin alana girerek düzgün raporlama yapılmasını istemiştir.
“Bu propagandaysa da barışın propagandasıdır. Barış haktır. Devlet de bunu korumakla görevlidir.”
Beraat talebi
Yazgan, beraat hükmü verilmesi talebini şöyle dile getirdi:
“Müvekkilime yüklenen barışı savunmak eylemi suç olarak düzenlenmemiştir. Yüklenen eylem suç olarak düzenlenmediğinde beraat hükmü verilmesini; ya da ifade özgürlüğünün kullanımı hakkın kullanımı olduğundan hakkın kullanımında hukuka uygunluk varken suç oluşmayacağından CMK 223 2/d gereğince beraat hükmü verilmesini talep ediyoruz.”
Ne olmuştu? 10 Ocak 2016'da "Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi"nin (BAK) "Bu Suça Ortak Olmayacağız" bildirisi 1128 akademisyenin imzası ile yayınladı. Sonraki katılımlarla imza sayısı 2212 oldu. Akademisyenler hakkında Savcı İsmet Bozkurt’un hazırladığı iddianame ile 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) “örgüt propogandası” fiilini düzenleyen 7/2 maddesinden dava açıldı. 5 Haziran itibariyle 5 Aralık 2017'den bu yana mahkemeye çıkan akademisyen sayısı 242 oldu. 15 akademisyen 1’er yıl 3’er ay hapis cezasına mahkum oldu. Galatasaray Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Zübeyde Füsun Üstel ve Marmara Üniversitesi'nden Prof. Dr. Büşra Ersanlı'nın cezası hariç cezalarda hükmün açıklanması geri bırakıldı. Üstel’in ve Ersanlı'nın cezalarının ertelememe gerekçesi olarak "hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını talep etmediği" ve "mahkemede suç işlemeyeceğine dair kanaat oluşmadığı" gösterildi. TIKLAYIN - Akademisyen yargılamalarında cezalar Barış akademisyenleri 10 Mart 2016’da “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisi nedeniyle yaşadıklarını basın toplantısında paylaştılar. Toplantıda açıklamaları yapan Yrd. Doç. Dr. Esra Mungan, Yrd. Doç. Dr. Muzaffer Kaya ve Doç. Dr. Kıvanç Ersoy (15 Mart 2016) ile Yrd. Doç. Dr. Meral Camcı (31 Mart 2016) TMK 7/2'de düzenlenen “örgüt propagandası” suçlamasıyla tutuklandılar, 22 Nisan 2016’da serbest bırakıldılar. Savcının talebi üzerine Adalet Bakanlığı “Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama"yı düzenleyen TCK 301. maddeden yargılanma izni verdi. Dava sürüyor. Akademisyen yargılamaları haberlerinin tamamına buradan ulaşabilirsiniz. |
Ersanlı hakkında
Siyaset bilimci (Prof. Dr.), Marmara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü'nde 27 yıl öğretim üyeliği yaptı, Aralık 2016’da emekli oldu.
1978´de Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü´nden mezun oldu ve aynı üniversitenin Siyaset Bilimi Bölümü'nden yüksek lisans (1981) ve doktora (1989) dereceleri aldı.
Doktora tezi İktidar ve Tarih, Türkiye'de "Resmi Tarih" Tezinin Oluşumu (1929-1937) başlığıyla kitap olarak yayımlandı (AFA, 1992; İletişim Yayınları 1996).
Başlıca akademik ilgi alanları olan siyaset kuramları, milliyetçilik, Türk milliyetçiliği, milli tarih yazımı, Orta Asya, Kafkaslar, Rusya Federasyonu, Avrasya çalışmaları ve toplumsal cinsiyet üzerine çok sayıda Türkçe ve yabancı dillerde yayımlanmış makaleleri var.
Bağımsızlığın İlk Yılları: Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan (Kültür Bakanlığı Yayınları, 1994) ve Türk Cumhuriyetleri Kültür Profili: Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan (Kültür Bakanlığı Yayınları, 1995) derleme kitaplarıyla; Orazpolat Ekaev ile Türkmenistan'da Toplum ve Kültür (Kültür Bakanlığı Yayınları, 1998); Hüsamettin Memedov ile Söz'ün Saz'ın, Ateş'in Ülkesi: Azerbaycan ( DA Yayıncılık, 2004) ve İbrahim Mazlum ile Her Yerde Her Zaman Siyaset: Türkiye'de Siyasal Kültür, Siyasal Sistem ve Kadın (KA-DER, 2008) başlıklı eserleri var.
31 Ekim 2011'de Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) operasyonu kapsamında tutuklanarak 13 Temmuz 2012'de tahliye edildiği süreci Bulut Falı (Can Yayınları 2014) başlıklı kitabında anlattı.
Çeşitli insan hakları platformlarına, KA-DER ( Kadın Adayları Destekleme Derneği), AÇEV (Anne ve Çocuk Eğitim Vakfı) gibi birçok derneğin eğitim çalışmalarına destek verdi. Ayrıca Türkiye Ekonomi ve Sosyal Tarih Vakfı (TESEV), Üniversite Profesörleri Derneği, Helsinki Yurttaşlar Derneği, 10 Aralık Hareketi, Barış ve Demokrasi Partisi Parti Meclisi'nde yer alldı. TBMM çatısı altında başlatılan anayasa hazırlık çalışmaları çerçevesinde BDP Anayasa Komisyonu'nda bulundu. (BK)