Amargi Kitabevi bugün açılıyor. Beyoğlu, Katip Mustafa Çelebi Mahallesi, Tel Sokak'taki kitabevinin açılışı 17:00-20:00 arasında.
bianet Amargi'den sosyolog, yazar, kadın hakları savunucusu Pınar Selek'le söyleşti.
Amargi Kitabevi'nin çıkış noktası nedir?
Amargi feminist analizle feminist politikayı birlikte geliştirmek isteyen bir örgüt. Feminizm anlayışımız ataerkilliği milliyetçilikten, heteroseksizmden, militarizmden bağımsız görmeyen bir anlayış. Yaşamı, yaşadıklarımızı yeniden yorumlamak için feminist analizi geliştirmek istedik. Çünkü genel anlamda teoriden uzaklık durumu var. Günlük politikaların içinde çoğu şey kişiselleşiyor, ya da doğru çözümlenemediği için sahici politikalar üretilemiyor.
Biz de "cebimizdekileri yolda yiyelim" demedik çünkü tükeniyorlar. Yaşamı düşünerek yaşamak, hayatı düşünerek değiştirmek, sonra yeniden düşünmek... Sözün özü düşünmek ve yaşamak ayrı şeyler değil.
Amargi Dergi deneyimi size ne kazandırdı?
Zaten bu işe seminerlerle, atölyelerle, söyleşilerle, feminist derslerle başladık, sonra onları kitaplaştırdık. Kadın hareketinde mücadele deneyimlerini anlatan Özgürlüğü Ararken kitabını çıkardık.
Bir yandan eylem yaparken bir yandan bu işlerle uğraştık. Dergimiz bütün bu birikimlerin ve analiz ihtiyacının üzerine oluştu. Teorik bir dergi dağıtımı olmadan 2 bin satıyorsa hele de bu dergi feministse ve de popüler değilse şaşırmamak elde değil.
Dergi aktif bir okur topluluğuyla karşılaşmamızı sağladı. Okur buluşmaları düzenledik. Çok fazla kadın yazmaya başladı. Çoğunu yayınlayamadık bile. Eylem, kitap, seminer, dergi derken kadınlar bize daha çok değmek istediler ve daha interaktif bir buluşma mekanına ihtiyaç duyduk.
Yani kitabevine?
Feminist kitapların yaygınlaşması ya da bilinen/bilinmeyen kadın yazarların topluma tanıtılması çok önemli. Fakat diğer yandan da feminist gözlükle seçtiğimiz ve dünyayı analiz etmemizi kolaylaştıracak Michel Foucault, Irvin Yalom, Murray Bookchin'den Aras yayınlarının Ermeni Tarihi'ne Belge'nin, Ayrıntı'nın ya da Metis'in bizim için önemli kitapları var.
Sadece bir kitap alışverişi değil bir ihtiyacı da ortaya çıkartmak istiyoruz. Bundan sonra yayınlayacağımız kitapları ya da yapacağımız faaliyetlerimizi yönlendirecek ya da kadın yazarlarla okurların buluşmasını sağlayacağız, metin okumalar yapacağız, daha etkin bir iletişim kurmayı amaçlıyoruz. Birlikte okuyacağız.
Bütün bu kitapları nasıl bir araya getirdiniz?
Üç ay önce karar verdik. Biraz delilikti. Sermaye yoktu. Çevremize amacımızı anlatıp bağış kampanyası başlattığımızı duyurduk. Birisi iki aylık kiramızı üstlendi, diğeri buzdolabını verdi, mesela Şükran Soner ocağını verdi, rafları bir yayınevi verdi, boyayı biz yaptık, komşumuz eşyalarımızı taşıdı, esnaf yardım etti. Durup baktım ve bu "çağdışı" bir durum dedim. Eski gelenekler canlandı.
Kitabevinde yayınevi kitaplarının yanı sıra sahaf bölümü de var
Kadınlar evlerindeki kitapları getirdi. O kitapları biz 3 YTL ya da en fazla 5 YTL'ye satacağız. Ucuz kitapların paylaşıldığı bir yer olacak.
Türkiye de kadın yayıncılığını nasıl görüyorsunuz?
Genel olarak yayıncılık zor durumda. Kapitalizmin de etkisiyle popüler olan satılıyor. Düşündüren, politik, sorgulayan eserlerin durumu vahim. Üzerine kadın sorunlarını tartışan erkek egemen sistemi sorgulayan kitapların kendine yer bulması çok daha zor.
Ama 90'lardan sonra kadın hareketinin kazandığı ivme aslında bu konuda dayanışmayı artırdı. Amargi Derginin başarısı da bir gösterge. Hareketin gelişimiyle analiz gücünün feminist yayıncılığın gelişeceğini de düşünüyorum. Çünkü akademilerde üretim gücü var, varolan tezlerin biraz yaygınlaşması bile aydınlamaya neden olur.
Kadın yazar olmak üzerine ne söylemek istersiniz?
Tüm alanlardaki kadınlar gibi... O kadına çeşitli anlamlar yüklenir ve beklentiler oluşur. O rolleri oynaması beklenir. Onun kendine biçilen misyonu, cinsiyet kalıplarını sorgulayıp bu konuda söz söyleme çabası içinde olduğunda o zaman bir şeyler çatırdamaya başlar, yalnızlaşabilir mesela
Kadının özgün deneyimleri vardır kesinlikle. Bu özgün deneyimlerden süzüp çıkardığı paylaşabileceği çok önemli şeyler vardır. Kimselerin bilmediği özel direniş mekanizmaları vardır. Onları dillendirmesi önemli. Ama biyolojik kaynaklı özel bir kadın dili yoktur.
Aslı Erdoğan ya da Neşe Yaşin örneğinde olduğu gibi kadınların çok çabuk mahvedilmelerine müsait bir durum var. Toplumun karşısına magazin objesi olarak getirilebilirler. Orhan Pamuk'a farklı Yaşin, e, Erdoğan'a ya da bana faklı saldırılabilir. Politik saldırıdan çok cinsiyetçi saldırılar maruz bırakılıyorlar diğer kadınlar gibi.
Ancak feminist yayıncılığın sorunlarının çözümü örgütlenmeden, dayanışmadan geçiyor.
Güçlendiğimizde biz kendi ağımızı örmüş kendi patikamızı çizmiş olacağız. Hem kadın yazarlar hem okurlar hem hareketteki kadınlar ve bütün kadınlar yararlanacak. Ama feminizm herkes için geçerli. Herkesi özgürleştirecek.
Amargi "tekrar tekrar düşünerek" nasıl gelişti?
"Yaşamak en önemli akademik faaliyettir" dedik. Biz aslında akademik faaliyeti olumlu görmüyoruz, politika yapmak istiyoruz. Ama bu sözle ters yüz ettik, ayrıca diplomamız olmasa da Amargi hepimize okul oldu. (EZÖ/TK)