İstanbul Şişli'de 19 Ocak 2007'de Agos gazetesi önünde öldürülen gazeteci Hrant Dink cinayeti davasının gerekçeli kararı açıklandı.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 216 sayfalık gerekçeli kararında "Delil olmadan sadece bir kısım mantıksal yorumla terör örgütü suçundan mahkumiyet kurulması ceza hukukunda mümkün değildir. Örgüt var ise nerede, ne zaman, hangi amaç ile kurulduğu tespit edilememiştir. Örgütü kuranların karşılıklı iradelerinin hangi prensip ve suçlar etrafında oluştuğu tespit edilememiştir. Devamlılık gösteren bir yapı var ise 19 Ocak 2007 tarihinden sonra ne tür eylemler içerisinde olduğu bilgisi elde edilememiştir'' ifadeleri yer aldı.
Karardan bazı satır başları ise şöyle:
* Örgüt yöneticileri ya da üyeleri tespit edilememiştir. Örgütün amaç suçları işlemek üzere gerekli araç ve gereçlere sahip olduğunu gösterir delil elde edilememiştir.
* İddia edilen örgüt üyelerinin gizlilik ilkesine uymadıkları ortadadır. Örgüte yardım ettiği iddia edilen sanıklar Alper Esirgemez, İrfan Özkan, Osman Alpay, Erbil Susaman, Numan Şişman, Şenol Akduman, Veysel Toprak isimli sanıkların örgüte yardım etme suçunu oluşturma ihtimaliyle tartışılması gerekli eylemlerine dahi rastlanmamıştır.
* Ortada yalnızca bu kadar siyasi sonuçları doğuran bir cinayeti, örgüt olmadan sanıkların işlemeye karar vermesi ve işlemesinin hayatın olağan akışına aykırı olması durumu vardır. Bu durum da şüphe oluşturur. Şüphe, sanık lehine yorumlanması gereken bir ceza hukuku kuralıdır.
* Akıl yürütme ve yorum yöntemleri yalnızca 'şüphe' için yeterlidir. 'Şüphe' sanıklar lehine yorumlanır. 'Şüphe' ile 'mahkumiyet' hükmü kurulamaz.
* Tüm bu nedenlerle sanıkların örgüt kurma, yönetme, üye olma, yardım etme suçları dosyadaki deliller ile kesin, net, şüpheden uzak ve duraksamaya yer bırakmayacak somut olgu ve delillerle kanıtlanmadığından sanıkların delil yetersizliği nedeniyle beraatlerine karar verilmesi gerekmiştir.
* Cinayeti, çocuk denilebilecek yaşta olan sanıkların bir örgüt olmadan düşünüp, planlayıp yapmaları akla uzak görünmektedir. Bu düşüncemiz olayın arkasında bir terör örgütü olduğu şüphesini güçlendirmektedir.
* Cinayeti planlayanlar, tetikçileri seçtikten sonra hiç bir zaman tetikçiler ile hukuki ve fiili irtibatlarını sağlayacak delil ortada bırakmamışlardır. Cinayet için ortada tahmin edilenden daha büyük bir terör örgütü olmasaydı delillere daha kolay ulaşılacağı mantıksal olarak çıkarılabilecek bir sonuçtur.