Gazeteci Hrant Dink'i ölümünden üç yıl önce önce 24 Şubat 2004'te İstanbul Valiliği'nde tehdit ettiği öne sürülerek haklarında soruşturma açılan iki Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) görevlisi Özel Yılmaz ile Handan Selçuk'u MİT raporları yalanlıyor.
Radikal'in haberine göre, Yılmaz ve Selçuk, Sabiha Gökçen'in Ermeni kökenli olduğuna ilişkin belgeleri Dink'ten almakla görevlendirilmişti. Ancak savcılık ifadelerinin aksine MİT raporlarında Yılmaz ve Selçuk'un Dink'i ikaz ettikleri ortaya çıkıyor.
"Ermenilik faaliyetleri ve Agos gazetesi kapsamında Dink hakkında basına yansıyan haberlerin dışında bir bilgi ve belge bulunmamaktadır. 'Sabiha Gökçen' olayı olarak bilinen haberlerin yayımlanmasından sonra Dink'in valiliğe davet edilmesinden müsteşarlığımızın bilgisi olmuştur. Teşkilat yetkililerince müsteşarlığın şifahi talimatları doğrultusunda, anılan Sabiha Gökçen'le ilgili haberlerin toplum içinde infial uyandırabileceği ve duyum ve söylemlere dayanan bu haberleri yayımlamanın özellikle toplumda bulunan bazı kişi ve çevrelerce çarpıtılarak kullanılabileceği ifade edilmiştir."
Savunmaları neydi?
Ankara Cumhuriyet Savcılığı MİT'çiler hakkında "takipsizlik" kararı vermişti. 2010'da MİT'çiler hakkında 'görevi kötüye kullanmak'tan şikâyetçi olundu. Ankara Başsavcılığı 21 Haziran 2010'da Başbakanlık'tan istediği soruşturma iznini 21 Ocak 2011'de aldı.
Savcı Murat Demir, 9 Mayıs 2011'de Yılmaz ile Selçuk'un ifadelerini aldı.
Yılmaz, MİT Müsteşarlığı'nın emriyle valilikteki görüşmeye katıldıklarını, Dink'ten, Gökçen'e ilişkin belgeleri almak dışında bir görevlerinin olmadığını savundu.
"Neden soruşturma var anlamadım"
Yılmaz, şöyle dedi:
"Toplantıda Dink bizim MİT mensubu olduğumuzu bilmiyordu. Kendisinden habere ilişkin belge ve fotoğrafların birer suretini (Vali Yardımcısı Ergün Güngör) Ergün Bey istedi. Dink gittikten sonra belgeleri alarak MİT'e ilettik. Benim ve Handan hanımın toplantıya katılma sebebimiz habere konu bilgi ve belgelerin birer suretini alıp müsteşarlığa iletmekten ibaretti. "
Selçuk de görüşmede yalnızca Güngör'ün Dink'le konuştuğunu öne sürüyor:
"Ergün Bey bizi bir yakını olarak tanıttı. Vali Bey kendisinden bu tür yazıları yazmanın toplumda bazı grupları rahatsız edebileceğini, bazı olaylara sebebiyet verebileceğini, daha dikkatli yazıların yazılması gerektiğini ve buna benzer sözler söyledi. Bu toplantıya ilişkin Dink 12 Ocak 2007 tarihli Agos'ta haber de yaptı ve yazdığı yazıda aleyhimize herhangi bir cümleden söz etmedi."
MİT'in 19 Temmuz 2010'da Dink davasının görüldüğü İstanbul Özel Yetkili 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdiği yazıda durumun "uyarı" niteliğinde olduğunu ortaya koyuyor.
Ne olmuştu?
Dink, 24 Şubat 2004'te İstanbul Valiliği'ne çağrılmıştı. Vali Yardımcısı Güngör'ün odasında gerçekleştirilen ve iki istihbarat görevlisinin de katıldığı görüşmeyi, Dink "haddini bildirme operasyonunun bir parçası" olarak nitelemiş ve "Artık hedefteyim" diye yazmıştı.
Bu görüşmeye katılan iki kişiden biri olan Yılmaz'ın Ergenekon davasında sanık olmasıyla görüşmeye katılanların üst düzey iki istihbarat görevlisi olduğu ortaya çıktı. MİT Müsteşarlığı, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdiği 19 Temmuz 2010 tarihli yazıyla, görüşmeye katılanların MİT mensubu olduğunu cinayetten üç buçuk yıl sonra kabul etti.
Bu kişilerin görüşmeyi ne amaçla yapmış olurlarsa olsunlar Şubat 2004'ten beri Dink'in hayatının ciddi bir tehlikede altında olduğunu bildikleri de böylece ortaya çıktı.
Böylece, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Başbakanlık izniyle MİT görevlileri hakkında soruşturma başlattı. (IC)