Dönemin Samsun Asayiş Şube Müdürü Yakup Kurtaran (solda) Malatya Emniyet Müdür Yardımcılığı'na kadar terfi etti.
19 Ocak 2007'de öldürülen AGOS Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in katili Ogün Samast'ın 20 Ocak gecesi yakalandıktan sonra götürüldüğü Samsun Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'nde çekilen fotoğrafları Türkiye'nin gündemini karıştırmıştı.
Jandarma ve polis Samast'la birlikte hatıra pozu çektirmişti.Bayrakla çekilen fotoğraf ve video görüntüleri basına sızdırılmıştı.
O fotoğraflarda bulunan dönemin Samsun Asayiş Şube Müdürü Yakup Kurtaran'ın (fotoğrafta solda) fotoğraftan sonra Malatya Emniyet Müdür Yardımcılığı'na kadar terfi ettiği ortaya çıktı. Radikal'in haberine göre, Kurtaran ilk olarak Amasya'ya ardından da trafik tescil şubesinde görevli olarak Malatya'ya tayin edildi.
Kısa süre trafik tescilde çalıştıktan sonra hızla yükseldi. Önce 4. sınıf komiser ardından ikinci sınıf komiserliğe nihayetinde bu yıl da Malatya Emniyet Müdür Yardımcılığı'na getirildi.
Fotoğrafın ortaya çıkması üzerine Yakup Kurtaran ve bir grup polis görevlisi 5 Şubat 2007'de açığa alınmıştı. Polis müfettişleri, yaptıkları araştırma sonunda, Kurtaran için 16 aylık kıdem durdurma cezası verilmesini önerdi. Buna karşın Kurtaran'a yalnızca bir gün maaş kesim cezası verildi.
Kurtaran bu cezayı Samsun 1. İdare Mahkemesi'ne götürüp iptal ettirdi. Hakkında dava açılmasına gerek duyulmayan Kurtaran, önce Amasya'ya, kısa bir süre sonra da Malatya'ya Trafik Tescil Şube Müdürlüğü'ne atandı. Kurtaran, daha sonra da pasaport işlerinden sorumlu oldu.
O resmi çektirdiği dönemde dördüncü sınıf komiser olan Kurtaran, beş yılın ardından ikinci sınıfa terfi etti ve bu yıl da Malatya Emniyet Müdür Yardımcılığı'na getirildi.
Ogün Samast'la birlikte resim çektirmek için birbirleriyle yarışan kamu görevlileri beraat edip terfi alırken bu görüntüleri basına veren, kimliği belirsiz kişi veya kişiler hakkında, "fotoğraf ve kamera görüntülerinin görsel ve yazılı basında yer alması suretiyle soruşturmanın gizliliğini ihlal" iddiasıyla halen 2007/9251 numaralı bir soruşturma dosyasının bulunduğu da ortaya çıktı.
Devlet Denetleme Kurulu (DDK) raporunda da, bu dosyanın 21 Mayıs 2015'e kadar zamanaşımı süresinin olduğu ve "o tarihe kadar evrakın daimi aramaya alındığı" belirtiliyor. Buna karşın, Bayrak Davası'na ilişkin yalnızca iki polise dava açılmış, onlar da beraat etmişlerdi.
DDK raporunda fotoğraf için ne dendi?
"Esasen, Hrant Dink'i hedef haline getiren ve Hrant Dink'i öldüren kişinin eline bayrak vererek resim çektiren marjinal anlayışların ortaya çıkmasına yol açan bazı paradigmalarla yüzleşilmesi; bu tür ortamlardan beslenerek varlığını devam ettiren ve bazı kamu görevlilerinin de dahil olduğu hukuk dışı oluşumlarla ilgili mücadelenin sürdürülebilmesi ve 'demokratik devlet' olgusunun hayata geçirilmesine yönelik son yıllarda ortaya konulan çaba ve gayretlerin güçlendirilmesi açısından, bundan böyle benzeri durumlarda kamu görevlilerinin yargılanmasında izlenmesi gereken yöntem ile ilgili hususların, bu şekilde algılanması ve uygulanması gerekli görülmektedir."
Fotoğraf çekilirken yapılan konuşmalar
Fotoğraf çekilirken ve sonrasında Samsun Emniyet Müdürlüğü'nde katil Samast ile polis ve jandarma arasında geçen konuşmalar şöyleydi:
"Güzel aç bayrağı"
Görevli: (Samast'a sesleniyor) Gel sen şöyle, ikimizi beraber çeksinler. Rahatsız olma samimi söylüyorum. (Bu sırada yanındaki Samast'a sarılıyor)
Samast: Zaten olmuyorum. Olsun bitsin abi.
Görevli: (Samast'la konuşuyor) Ogün, kendi şeyimiz. Kendi arşivimiz deriz ya hani. Dosyaya koyarız. (Eliyle kamera arkasındakileri işaret ederek) Bu abi mesela olay yeri inceleme, bu abi yardımcısı.
Görevli: (Samast'la konuşuyor) Abine güzel bir poz ver lan, hem de gülerek hadi şöyle.
Görevli: Arkadan şeyi de çıkarsın. (Bayrağı kastediyor) Çıkart tut şöyle. Tut tut güzelce aç. Şöyle güzelce indir yüzünü görelim bak bize abi.
Görevli: (Yüzü görünmeyen) Aslanım benim.
Görevli: (Soldaki, kravatlı, cebi çalıyor) Efendim abi, nasıl abi (Bu sırada Ogün Samast, elindeki bayrağı katlamaya başlıyor)
Görevli: O elindekini ne yapacağını biliyorsun değil mi? (Bu söz üzerine Samast bayrağı öpüp tekrar kot montunun cebine koyuyor.)
Görevli: (Cep telefonuyla konuşan) Abi ondan bilgim yok abi... O zaman dur şeyi arayayım... (Bu sırada Samast sigara yakıyor yanına başka biri geçiyor)
Görevli: (Cep telefonuna bakıyor. Sonra Samast'a gösteriyor, veriyor. Sırtını sıvazlıyor, bu sırada çay servisi yapılıyor.) Buraya bak çok kötü bakıyorsun, işte gözleri kaldırıyorsun.
Görevli: Sonunu güzel bağladın ama, gülüyorsun. (Jandarma ve polisle Atatürk'ün sözünün yer aldığı takvimin önünde yan yana fotoğrafı çekiliyor.)
Samast: (Jandarmaya dönüyor.) Bunu çıkartmak istiyorum abi. Çıkartacağım. (Jandarma hiçbir şey söylemiyor ve bayrağı çıkarıp poz veriyor.)
Görevli: (Samast'a sesleniyor.) Duvara bakıyorsun arkadaş. Karşı duvara, bu tarafa şimdi karşı tarafa bakıyosun. (Bir polis diğer tarafa döndürüyor.)
Görevli: Arkadan Salih, sen de geç beraber gideriz.
"Arşiv için çekiyoruz"
(Başka bir mekân, çekyatlı)
Görevli: Sadece bizim kendi arşivimiz için anlatabildim mi, sadece kendi arşivimiz için.
Samast: Ben ne anlatacağım.
Görevli: Hayır hayır... Yani Trabzon'dan biletini alıyorsun, otobüse binip gidişin bizim kendi arşivimiz için yani bu Jandarma ve Emniyet Müdürlüğü'nün kendi arşivine.
Görevli: Söylüyorum sana. Yoksa bir tek gazetede bir tek yayın kuruluşunda geçerse ben o..... çocuğuyum, kendi adıma anladın mı? Sana da onun için söylüyorum kendi arşivimiz için anlatabildim mi yani?
Görevli: Bunları zaten biz verirsek biz sorumluyuz.
Görevli: Seni değil bizi tefe koyarlar.
Görevli: Orasını geçtik Ogün, tatmin oldu. Orasını geçtik, sen şimdi abinin sorduğu soruları tatlı tatlı... He sor abisi. (IC)