İstanbul Üniversitesi’nden (İÜ) öğrencilere Emniyet Genel Müdürlüğü’nün düzenlediği çalıştayda görüşülen “üniversitedeki olaylara polis müdahalesi”, “kampüslerde polis kuvvetlerinin olması” ve “toplu çıkışların engellenmesi” gibi konulardaki görüşlerini sorduk.
Milliyet'ten Torga Şardan'ın pazartesi günü çıkan haberinde Emniyet Güvenlik Dairesi'nin düzenlediği çalıştaya 10 büyük kentte görev yapan polis müdürlerinin yanısıra, EGM İstihbarat Dairesi ile Terörle Mücadele Dairesi'nden yetkililer katıldı. Çalıştayda öne çıkan başlıklar: * Polis yöneticilerinin üniversite yönetimleriyle yakın temasta bulunarak olaylara zamanında müdahale edilmesinin sağlanması kararı alındı. * İçişleri Bakanlığı'nın üniversitelerde alınacak güvenlik önemlerini içeren genelge kapsamında, üniversite kampüslerinde 24 saat müdaha edecek biçinde hazır polis kuvvetlerinin tutulması gerektiği tartışıldıç * Protesto eylemleri çerçevesinde öğrencilerin kampüslerden toplu olarak çıkmasına izin verilmemesini sağlamak amacıyla güvenlik önlemleri alınması benimsendi.
|
Öğrencilerin hemen hepsi “üniversite polis” tartışmalarının “Hükümetin Gezi Direnişi etkisinin üniversitelerde devam etmesi kaygısı”yla oluştuğunu söyledi.
İÜ kampüslerinde konuştuğumuz öğrenciler Gezi Direnişi'nde hayatını kaybedenleri de hatırlatarak, polisin kampüsü girmesinin özgürlüklerine ve güvenliklerine zarar vereceğini söyledi, kampüste polis istemediklerini yineledi.
Söz, öğrenciler Hüseyin Şahin, Semih Gökkılıç, Dilan Karaman, Berçim Ekinci, Asuman Şahin, Ayça Ç., Cihat Parıltı ve Buğrahan Özbilgin'de.
"Hükümetin Eylül sendromu"
Öğrencilerin çoğu polisin üniversitede olması hakkındaki yorumlarından once neden bu konunun gündemde olduğuna dair konuşuyor. Ortak nokta; “Gezi etkisi”.
H.Ş.: “Polisin üniversiteye girmesi tartışmaları, hükümetin Gezi direnişi ve ‘eylül sendromu’nun etkisiyle öğrenci hareketlerinin yükseleceği kaygısı nedeniyle oluştu.”
C.P. “Gezi yaşandı, AKP panikledi. Üniversitenin dinamiği, 90’lı kuşak siyasallaşmış olması, öğrencilerin harekete geçmesinden korkuyor."
"Polis varken, faşizm ensemde gibiydi"
Öğrenciler geçtiğimiz yıl İÜ’deki solcu öğrencilere yönelik saldırıların ardından polisin kimi zaman kampüs içinde kimi zamanda kampüs dışında sürekli durduğu 15 günlük dönemi hatırlatıyor:
D.K.: “Geçtiğimiz yıl, polis okuldayken, okul yolunda bir arkadaşımı dövdüler, her çıkışı tuttular. Burada olmaları ortamı geriyor.”
H.Ş.: “Her şeye karışıyor, her konuda söz sahibi gibi davranıyorlardı.”
C.P.: “Okulda polis varken faşizm ensemde nefes alıyor gibiydi.”
"Polis girerse can güvenliğimiz olmaz"
“Kampüsteki polis olması nasıl hissettirir?” sorumuz can güvenliğine dek varan tedirginliklerle cevaplanıyor:
B.G.: “Baskı altında hisseder, özgür olduğumu unutmaya başlarım. ‘Derse git, sınava gir, okula bitir’ denilmeye çalışılıyor. Akademisyen ve öğrencilerin talepleri, toplumsal sorunlar karşısındaki duruşu engellenmeye çalışılıyor. Üniversitelere aynı Gezi Parkı’ndaki gibi büyük müdahalelerin olacağını düşünüyorum.”
A.Ç.: “Polisin koruyucu olması gerekir ancak son zamanlarda gördük ki halkına karşı mücadele ediyor. Polisin kampüste olması tedirgin edici. Olaylara karışmasam da geçerken bir kurşun ya da gaz kapsülü ile vurulabilirim.”
D.K.: “Altı kişi öldükten sonra polis kampüsteyken kendimi güvende hissetmem. Polis okula girerse, öğrenciler arasındaki en basit olayda gaz kapsülünü ateşleyeceğini düşünürsek, ki nasıl attıklarını biliyoruz, can güvenliğimiz olmayacak.”
C.P.: “Polisin olması güvenli hissettirmez. Üniversiteki örgütlerin de gündemleri sadece polis olur ve alanları daralır, öğrencilerin ve üniversitenin sorunlarına dair çalışamazlar. "
"Toplu çıkışlar güvenlik amaçlı"
Öğrenciler, çalıştayda engellenmesi kararı alan toplu çıkışların öncelikli nedeninin “kendi güvenliklerini sağlamak” olduğunu söylüyor.
H.Ş.: “Polislerin ve faşistlerin saldırılarına karşı güvenliğimizi sağlamak ve dikkat çekmek istediğimiz konuya dair tepkimizi basına duyurmak için toplu çıkış yapıyoruz.
“Toplu çıkışların engellenmesi durumunda ise sadece polislerin değil, okul dışındaki sivillerin de saldırılarına açık olacağız. Bir çeşit gövde gösterisi de olan toplu çıkışları engellenmekle öğrenciler arasındaki birlikteliği, coşkuyu da engellenmek istiyorlar.”
B.Ö.: “İÜ’deki eylemlerde Hukuk ve Siyasal Fakülteleri ana kapıya yürür, diğer kampüslerden gelenlerle burada buluşuruz. Açıklama yapıp ya dağılır ya da toplu halde yürürüz. Bu sırada zaten bir grup sivil polis takip eder bizi.”
“Bir arkadaşım geçen yıl, okul çıkışı faşistlerin saldırısına uğradı. Toplu çıkışlar güvenliğimiz için önemli.”
"Polisin okulda olması kışkırtma"
Deneyimler ve kaygılar sıralanırken ifade edilen ortak sonuç, neredeyse her cümlede tekrarlanıyor; öğrenciler kampüste polis istemiyor.
B.E. : Polisin okulda olması kışkırtma. Polisin okulda olma hakkı yok.
A.Ş.: Kampüste polis olması saçma. Okul dışında güvenlik sağlayabilirler ama içeri giremezler. Girmeleri adrenalini yükseltir.”
D.K.: "Kampüse polis sokacaklarına, içerideki satırlıları çıkarsınlar."
H.Ş. “Biz,özel güvenlik biriminin kampüste olmasına da karşıydık, polisin de buraya girmesine karşıyız. Bilim üretilen bir yerde hiçbir baskı aygıtı olmamalı. İÜ geleneğidir, buraya polis giremez. Hele 6 insanın kaybından sonra buna izin vermeyiz.” (BK)