Çizim: Ercan Altuntaş
Kobanî davasının 16. duruşma periyodunun 5. oturumu Sincan Cezaevi Kampüsündeki Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.
TIKLAYIN - “Mahkeme, iktidarın çizdiği sınırdan çıkamıyor”
Davada, Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) önceki dönem Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ile Selahattin Demirtaş, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, HDP Onursal Başkanı Ertuğrul Kürkçü ve HDP MYK üyelerinin de aralarında bulunduğu 21’i tutuklu 108 kişi yargılanıyor.
TIKLAYIN - Sancar: Bu davada adil yargılama yok, acil yargılama var
Sincan Cezaevi'nde tutulan siyasetçiler duruşma salonunda hazır bulunurken, farklı cezaevlerinde bulunan siyasetçiler Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya bağlandı.
“Polis memurlarıyla muhatap olmak istemiyoruz”
Duruşmada ilk olarak Avukat Veysi Eski söz aldı. Mahkeme salonunda ve dışarıda can güvenliklerinin olmadığını söyleyen Eski, çevik kuvvet tarafından etraflarının sarılarak darp edildiklerini belirtti:
“Adliye içerisinde Kenan Maçaoğlu arkadaşımıza bir saldırı gerçekleştirildi. ‘Salonun dışı beni ilgilendirmiyor’ diyeceksiniz ama sizi ilgilendiriyor. Biz buraya mesleğimizi icra etmek için geliyoruz, bir kısım siyasi saiklerle hareket eden polis memurlarıyla muhatap olmak istemiyoruz. Her an her yerde bir provokasyon yaratmak istiyorlar. Ali Bozan arkadaşımız darp edildi, güvenlik şube tarafından elbiseleri yırtıldı.
“Siz bir yargılama yürütüyorsunuz, bu alanın tamamından sorumlusunuz. Adliyenin dışında da anayasal bir hak olan basın açıklamasına bu şekilde müdahale olacaksa bizlerin bu kapının önünde durmamız engellenirken, fotoğraflarımız kim olduğu belli olmayan kişiler tarafından çekilirken biz mesleğimizi nasıl icra edeceğiz.”
“Güvenliğimizi sağlayın” talebi
Güvenlik güçlerinden yana güvenlik kaygısı taşıdıklarına dikkat çeken Eski, avukatlığını yapmaktan gurur duydukları siyasetçilere olan öfkelerinin kedilerinden çıkarıldıklarını kaydetti. Eski, mahkeme heyetine, “Güvenliğimizi sağlayın” talebinde bulunarak, “Yoksa bu yargılama avukatsız devam edecektir. Türkiye’nin çeşitli yerlerinden geliyoruz, bu davanın önemini biliyoruz. Bu kürsüleri boş bırakmayacağız, bu yapılanların karşısında sessiz kalmayacağız. Biz kürsüde oturan savcıyı, hakimi meslektaşımız olarak kabul ediyoruz, siz kabul etmiyor olabilirsiniz ama güvenliğimizi sağlamak zorundasınız” diye belirtti.
“Hangi dosyada TEM duruşmaları takip ediyor?”
Polis müdahalesine değinen Avukat Ali Bozan da öncesinde müşteki vekillerin bulunduğu tarafta TEM’in duruşma salonunda yer aldığını kaydetti.
Terörle Mücadele Şubesi Müdürlüğü (TEM) görevlilerin, ara kararlara cevap yazan kişilerin olduğunu ve duruşma salonundan çıkarılmasını talep ettiğini, mahkemenin de taleplerinin de reddettiğini söyledi:
“Burada bu dosyanın hazırlığında bulunan polisler duruşma salonunda yer alamazlar. TEM tarafından bu dosya düzenli takip ediliyor. Stajyer arkadaşlarımızın yanımızda olması talebini reddettiniz ama TEM’dekiler burada oturuyor. İzin günlerinde gelip izlesinler, TEM bariz bir şekilde bu dosyaya müdahale ediyor. Bu konuda bir görevlendirme var mı yok mu? Böyle bir usul var mı yok mu? Bunlarına araştırılmasını istiyorum.
“Talebimizin hukuki olduğuna heyetiniz de inanıyor. Heyetiniz Kobanî Kumpas Davasının dışında hangi dosyada TEM’in düzenli olarak duruşmaları takip ettiğini gözlemledi?”
Bozan, “Benim başıma herhangi bir şey gelirse bunun yasal sorumlusu güvenlik şube müdürü ve beni açık şekilde tehdit eden polis memuru olur. Siz ‘beni dışarıdaki olay beni ilgilendirmez’ diyebilirsiniz ama Ankara Emniyeti ile görüşüp avukatların güvenliğini sağlanmasını talep edebilirsiniz. TEM’in salondan çıkarılması, Ankara Emniyetine müzekkere yazılması talebini yeniliyorum” dedi.
“Günümüzün zalim Dehakları neden olmasın”
Söz alan Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivisti Ayla Akat Ata, aradan geçen yıllara rağmen avukatlara dönük muamelenin değişmediğini belirtti:
“Aradan 25 yıl geçmesine rağmen 2022 Türkiyesinde hala bunları yaşıyoruz. Avukatlarımızın can güvenliğinin sağlanmasını istiyoruz. Avukatlarımız bu salonlara gelmezse biz de gelmeyeceğiz. İlk duruşmalarda biz bu kapının arkasında hakkımızda atılan sloganları duyduk, nerede can güvenliği? O da yetmedi Deniz Poyraz arkadaşımızı kaybettik, arkasından bu slogan atanların adliyeye gelmeleri engellendi. Bunlar merkezi kararlar, bu kararlar alınırken, hukukun üstünlüğünün yok sayılmayacağına dair karar verin.”
Akat Ata, basın açıklamasının konusunun infaz yakmaları olduğunu söyleyerek, “Benim belediye başkanım neden pişman olsun. Aileler ses çıkarmasınlar mı? Avukatlar yanında durmasınlar mı?” diye konuştu.
Sadece Suriye coğrafyasında değil İran’da Irak’ta da yaşanılan hak ihlallerine de partisinin tepki gösterdiğine vurgu yapan Akat Ata, 6-8 Ekim olaylarının çözüm sürecini hedef alınmasına dair yapılan bir plan olduğunu kaydetti. Akat Ata mahkeme heyetine, “Günümüzün zalim Dehakları neden olmasın” diye sordu.
“İnsanları sokağa çıkarmak anayasal hakkımız”
Mahkemede Kobanî ile ilgili kendilerine soru sorulmadığını dile getiren Akat Ata, IŞİD vahşetine karşı durdukları için yargılandıklarını ifade etti. HDP’ye "Şengal’deki IŞİD vahşetine neden ses çıkardı" diye soru sorulduğuna dikkat çeken Akat Ata, şunları söyledi:
“İnsanları sokağa çıkarmak anayasal hakkımız ama o sokağa silahlı güçleri biz taşımadık. Kimin ne yaptığının farkındayız. Çözüm Süreci bir çeşit kutsalımızdı ama koruyamadık.
“Bu ülkenin içişleri bakanı parantez kapatmaktan söz ediyordu, tarih bilinci olsa bu sözü kullanmaz. Ama değil, tarih bilinci yok, bütün AKP’lilerin bir parantez kapatma sorunu var. Bu kadar basit mi? 30-40 yılın hesabını yapıyorlar. Bu kadar mı insan kendi ülkesinden yaşanılan sıkıntıya arkasını döner.
“2015’te ‘Kürt sorunu vardır’ diyen Başbakan, Cumhurbaşkanı olduktan sonra ‘Kürt sorunu yoktur’ dedi. Bu ülkenin her yerine cenaze gidiyor, her gün ellerine haritalar alıp başında yorum yapıyorlar. Bugün Çözüm Sürecini bitiren ve bizi bu dosyada yargılayan anlayış bir kanat Dehak’a taş çıkarıyor. Gençlerin kanından içen bir Dehak var çünkü onlar kazandılar.”
“Tutuklayarak bir şey kazanamayacaksınız”
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ı ziyaret etmelerinin hükümetin bilgisi dahilinde olduğunu dile getiren Akat Ata, bugün PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın avukatlarıyla ya da herhangi bir heyet ile görüştürülmediğini hatırlattı.
Öcalan'a Özgürlük Platformu'nu 7 kadınla birlikte kurduklarını ifade eden Akat Ata, platformun “Kürtlerden özür dileyin, Kürtleri kazanın, onları kazanmanın yolu önderlerini tanımaktır. Abdullah Öcalan’a özgürlük tanıyın, zamanı geri sarın. Öcalan’la yeniden görüşün, bütün bu zıvanadan çıkmış hak ihlallerinin hepsi Abdullah Öcalan ile görüşmelerin son verilmesiyle başlandı. Tutuklaya tutuklaya, öldüre öldüre bir şey kazanamayacaksınız. Derhal Abdullah Öcalan’ı tanıyın” açıklamasını hatırlatarak, “Ben sadece açıklamalarda Öcalan’ın özgürlüğünü istemedim, Meclis kürsüsünde de bunu dile getirdim. Benim söylediklerimin en az on katını eş başkanlarımız söylemiştir. O zaman devleti de yargılayın, onlar da görüştü ve yeri geldi serbest bırakılmasını belirttiler” şeklinde konuştu.
Akat Ata son olarak şunları ekledi: “Biz kampanya yürütmüştük ‘êdî bes e’. Bize makul, mantıklı ve hukuk açısından ele alabildiğimiz gerekçeler sunun ki ona göre konuşalım. Bu ülkede Çözüm Sürecini baltalayanlar vardı ama onlar yargılanmadılar. O süreçte FETÖ’cüler gizli itiraz ediyordu, MHP açık açık itiraz ediyordu. Çözüm gerçekleşse ekmek yiyemeyecek insanlar bugün iktidardalar, bugün biz buradayız.”
Duruşma yarın saat 10.00’da devam edecek. (AS)