10 Ekim Ankara Katliamı Davası Avukat Komisyonu, bugün yazılı açıklama yaparak Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 30 Kasım, saat 10.00’da görülecek duruşmaya çağırdı.
10 EKİM KATLİAMI DAVASI
“Gübre ihbarının üstü örtülmeseydi, katliam gerçekleşmeyecekti”
10 EKİM KATLİAMI
“Katliam davasında hüküm giyen bazı IŞİD’liler aramızda dolaşıyor”
Avukatlar, katliamın üzerinden 8 yıl geçtiğini ve halen kamu görevlilerinin sorumluluğunu ortaya koyan Mülkiye Müfettişliği Teftiş Kurulu raporlarına erişmelerinin engellendiğini açıkladı:
“Bu raporla katliamın gerçekleşmesinde ‘ihmali olan’ emniyet görevlileri tespit edilmiş, yapılan suç duyurusuna Ankara Valiliği tarafından soruşturma izni verilmemiş ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca da dosyanın işlemden kaldırılması kararı verilmişti.
Katliam faillerinin yargılandığı ceza dosyasına bu raporların bütünüyle getirilmesi talebimiz davanın başından beri reddediliyor.”
Raporlar “kapsam dışı” bırakıldı
Açıklamada, bu raporda yer alan ve o dönem araştırmanın devam etmesi nedeniyle “kapsam dışı bırakılan konular” şeklinde nitelendirilen başlıklardaki raporların dosyaya kazandırılması taleplerinin de aynı şekilde tüm yargılama boyunca reddedildiğini belirttiler.
“Kapsam dışı” bırakılan başlıkları şöyle sıraladılar:
· Ankara’da miting için alınan güvenlik tedbirlerinin yeterli olup olmadığının araştırıldığı disiplin raporu,
· Katliam failleri Yunus Emre Alagöz hakkında Adıyaman; Yunus Durmaz, Yakup Şahin ve Deniz Büyükçelebi hakkında Gaziantep; İlhami Balı hakkında ise Gaziantep ve Hatay il Emniyet Müdürlükleri tarafından yapılan istihbari iletişim ve teknik takip tedbirlerine rağmen katliam ile ilgili önceden bilgi edinilip edinilmediği ve bilgilerin iletilip iletilmediğine ilişkin araştırma raporu,
· Bilinen katliam failleri dışında halen ismi verilmeyen 3 kişi hakkında da istihbari iletişim ve teknik takip tedbiri uygulanıyor olması nedeniyle bu konuda inceleme yetkisinin Emniyet Genel Müdürlüğüne verilmesine ilişkin inceleme raporu.
Raporlar sansürlenerek verildi
Raporları Emniyet Genel Müdürlüğünden de bilgi edinme hakkı kapsamında talep ettiler ancak bu talepleri de reddedildi:
“Bu ret kararına karşı açtığımız davada Ankara 11. İdare Mahkemesi, raporların tümünün tarafımıza verilmesine karar vermiştir. Ne var ki mahkeme kararının uygulanması için yaptığımız başvuruya Emniyet Genel Müdürlüğünce raporlar ve ekleri önemli ölçüde sansür edilmiş ve hatta silinmiş bir şekilde yanıt verildi.
Açık kaynak ile ulaşılabilen emniyet personeli ismi, açıklanması yasak bilgi ya da gizlilik dereceli bilgi mahiyetinde kabul edilemeyeceği gibi il isimlerinin ve kişiler hakkında uygulanmış önleyici tedbirin niteliğinin, cevabi yazı tarihleri dahi sansürlendi. Erişilebilir bilgilere yönelik getirilen kısıtlama özellikle istihbari dinleme ve takip yapılan katliam faillerine yönelik rapor ve eklerinin tamamıyla gizlenmesinin üstünü örtmekle sonuçlandı.”
Nelerin gizleneceğine, kim, hangi kriterlere göre karar verdi?
Avukat komisyonu, Emniyet Genel Müdürlüğünün kendi hazırladığı müfettiş raporunu bizzat kendisinin sansürlediğini ifade etti:
“Müfettiş raporundaki şehir isimlerini dahi gizlemeye varan ve en geniş biçimde uygulanan bu sansür uygulamasında nelerin gizleneceğine, kimin, hangi kriterlere göre karar verdiği ise tarafımızdan anlaşılamadı. Tamamen keyfi biçimde yapılan bu sansür uygulamasından da açıkça anlaşıldığı üzere Emniyet Genel Müdürlüğü’nün ortaya çıkmasını istemediği kendi raporlarına dahi konu olmuş ‘bazı gerçekler’ bulunmakta ve bunlar ısrarla gizlenmeye çalışılmaktadır.”
İstinaf mahkemesinden “ayıklama” kararı
Komisyon, müfettiş raporunun kendilerine verilmesine dair Ankara 11. İdare Mahkemesi kararına karşı Emniyet Genel Müdürlüğünün istinaf yoluna başvurduğunu, Ankara Bölge İdare Mahkemesi 12. İdari Dava Dairesi tarafından bu başvurunun da reddedildiğini açıkladı:
“Her ne kadar davamızda haklı olduğumuz tespit edilmişse de kararda ‘Demokratik ve şeffaf yönetimin gereği olan eşitlik, tarafsızlık ve açıklık ilkelerine uygun olarak kişilerin bilgi edinme hakkını kullanmaları esas olmakla birlikte, talep edilen bilgiler arasında yukarıda sayılan sınırlamaların [yargı denetiminde kalan işlemler, Devlet sırrına ilişkin bilgi veya belgeler, istihbarata ilişkin bilgi belgeler, idari soruşturmaya ilişkin bilgi belgeler, adli soruşturma ve kovuşturmaya ilişkin bilgi ve belgeler, özel hayatın gizliliği] kapsamında olan bilgi belge bulunması halinde, bu bilgilerin ayıklanması suretiyle istenilen bilgi ve belgenin ilgililerine verileceği tabidir’ dendi. Böylece 8 yılın sonunda kamu görevlilerini koruyan fiili zırh, haklarında düzenlenmiş raporların ‘ayıklanması’ kararı gereği yargının takviye kuvveti ile daha da güçlendi.”
“Gerçekler ayıklanamaz”
Komisyon, katliamın failleri ne kadar korunsa, katliamı gerçekleştiren siyasal koşullar ne kadar gizlenmeye çalışılsa da gerçeklerin ‘ayıklanamayacağını’ ekledi: “Boş sanık sandalyelerinden boş sayfalara, gerçek adaletin sağlanmasına engel olan siyasal taktikler, katliamın gerçek faillerine daha da yaklaştığımızı bir kez daha ortaya koydu.” (AS)